Tahir

65 4 0
                                    

Yarın akşam büyük balo için kuralar çekildikten sonra provalar için ayarlanmış mekana gidiyordum. Çaktırmamaya çalışsam da çok heyecanlıydım çünkü Onunla ilk defa dans edecektim. Derin nefesler aldım ve kapıdan içeri girdim. Dilyar hariç kimse yoktu. "Erkencisiniz." dedim. "Dakik bir insanım desek daha doğru olur sanırım. Saat 5'i 3 geçiyor, buda demek oluyor ki 3 dakika geciktiniz." Hafiften alaycı gülerek "Benimle dans etmeye bu kadar meraklı olduğunuzu tahmin etmiyordum." dedim. Köşeye sıkıştırmıştım, şimdi nasıl kaçacaktı? "Merakım da heyecanım da sizinle dans etmeye değil, layıkıyla dans edebilmek için. Bilhassa hemen bitsin de odama döneyim diye acelem." Kararlıydı. Koreografiyi hazırlayan hoca ile birlikte figürlere çalıştık. "Sürekli şaşırıyorsunuz, kursa gitmemeye kararlısınız." dedim. Hırçın bir bakış attı ve prova bittikten sonra hiç konuşmadan çıktı. Arkasından "Yarın sabah yine prova var, bari ona güzel hazırlanın!" dedim ve güldüm. Yapamayacaktı ve ben buna emindim. Yapamayışı bile güzeldi. Her fırsatta nasıl bu kadar güzel olmayı başarıyordu, bilemiyordum. Gönlümdeki duruşu güzel olduğundan, her yaşattığı acının yerinde çiçekler hissediyordum. Biliyordum gözlerine bir sonraki bakışımda hemen eskisi gibi olacağımı. Ve yine mağlup olmuştum gözlerine. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra provaya gittik. "Hala vazgeçmek, rezil olmamak için fırsat var." dedim eğlenerek. Keyfim Onunla çok yerindeydi. Uzun süredir olmadığı kadar huzurluydum. Benimle olmasa da yanımda olması bile huzur vericiydi. Mutluluk kaynağımdı ve hiç batmasını istemediğim bir güneş gibi parlıyor, gözlerimi kamaştırıyordu. Bir kere gülerken görmek için neler vermezdim. Prova yine hüsranla sonuçlanmıştı. "Tüh, bugün inanmıştım oysa." dedim. 'Sen görürsün' bakışı atıp bir sinirle odadan çıktı.

Akşam yemeğinde Dilyar yoktu. Abim "Eksiğiz sanki, Dilyar nerede?" dedi. Arkadaşı "Odaya istedi, morali biraz bozuktu da." Morali bozuk olduğunda mutlaka hastalanırdı. İçim hiç rahat değildi ve yemeği yedikten sonra odasına gittim. Kapısını tıklattım ama ses yoktu. Birkaç defa çaldıktan sonra vazgeçtim ve odama döndüm. Akşam için hazırlanmış kıyafetlerimiz, yatağın üstündeydi. Benim için, siyah gömlek ve siyah kruvaze modelli bir smokin hazırlanmıştı. Partnerimle dansım iyi olmasa da baş çifttik ve dört ayrı şarkıda vals yapacaktık. İki şarkı toplu olarak, iki şarkıda da yalnız olacaktık. Bütün gözler üstümüzde olacaktı ve içimden rezil olmaması için dua edecektim. Dans partneri olduğum için hazırlanıp, odasına Onu almak için gittiğimde kapıyı arkadaşı açmıştı. "İyi akşamlar, Dilyar Hanım'ı almaya geldim. Çağırabilir misiniz?" "Üzgünüm, daha hazır değil. Siz gidin Dilyar gelir, bende birazdan çıkacağım çünkü." Dans edemiyorsam bari güzelliğimle büyüleyim insanları diyordu sanırım. Ona her bakanın gözlerini oymak istediğimi nereden bilsin tabi. Baloya yalnız gittim. Canlı müzik, büyük abartılı masalar... 30'lardan caz partisinden fırlamış gibiydiler. Çello, piyano, keman vs. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Devlet büyüklerinden insanlar bile gelmişti. Herkes toplanmıştı ve arkadaşının bile gelmesine rağmen kendisi hala ortada yoktu. Herkes yerini almış şarkıyı daha fazla bekletemeyip çalmaya başlamışlardı. 

Son bir defa merdivenlere baktığımda, bir ışıltıyla duruyordu. Aşağıya süzülerek iniyordu bir kuş misali. Hayatımda gördüğüm en güzel kuş olabilirdi. Bembeyaz, upuzun bir elbiseyle gönlüme konmak için geliyordu. Beklememe her seferinde değiyordu bu bakışına aşık olduğum kadın. Merdivenlerin yarısına kadar çıkıp Ona eşlik ettim. Gülümsedi, her an o küçücük gamzesine düşebilirdim. Kendimizi müziğin ritmine bırakmıştık. Su gibiydi. Çok güzel dans ediyordu. Dilim lal olmuş, hayranlıkla Onu izliyordum. Tek kelam edemeden..

Kollarımdaydı kolları,
Ellerimdeydi elleri..
Bakmasa da bana gözleri,
Karşımdaydı ya eskisi gibi..

Hiç şaşırmadan şarkı bitene kadar dans etmiştik. Hayatımın en güzel dakikalarıydı ve bitsin istemiyordum.

İkinci şarkı başlamıştı. Sözleri Ona söylemek isteyip, sustuklarımı kapsıyordu. İlk dansımı hayatımı adamak istediğim kadına ayırmıştım ve hayalimin ötesinde bir ilk danstı bu. Dans etmeyi sevsem de kimseyle dans etmemiştim öncesinde. Bütün ilkleri Onunla yaşamak istiyordum. 

Şarkı bitmiş, herkes yerlerine geçmişti. Büyük bir salonun ortasında ikimiz vardık. Bütün ışıklar sönmüş, tek bir ışık yanmıştı bizi takip eden. Ruhlarımız gözlerimizde birleşmişti. Bana bakmıştı ve beni kendimden etmişti. Biranda müzik ve biz kalmıştık. İnsanlar yok olmuştu sanki. Şarkıyı çalmaya başlamışlardı ve müziğin ritmine bıraktık tekrar kendimizi. Mükemmel dans ediyordu.

Şarkı bitsin istemiyordum. Ellerimden kaysın gitsin istemiyordum elleri. 'Ona sevdiğini söyle' diye çarpıyordu kalbim ama dilim susmayı tercih ediyordu. Ahenk içinde dans ediyorduk. "İncesaz, bunu onlarda söylemişti." dedi. Gülümseyerek başımı eğdim. Tanıştığımızda da İncesaz bizimleydi. Bir İncesaz'dı sevgim.

Son şarkıydı. 'Sensiz saadet neymiş, tatmadım bilemem ki?' dedim içimden. 'Alıştım hasretine, gel desen gelemem ki.' dercesine bakmıştı gözlerime. Büyülenmiştim. Onu böylesine severken söyleyememek, içimdekileri yüzüne, gözlerine bakarak söyleyememek yakıyordu beni. "Şaşırttınız beni. Bu hünerinizi keşke provalarda da gösterseydiniz. Ayaklarım morluklar içerisinde." dedim. "O zaman sizi şaşırtamazdım, öyle değil mi? Bana bilmiyor muamelesi yapılması nefret ettiğim şeylerin içinde." Ona hayran olmamak elde değildi. Muhteşemdi. Dansımız bitti ve ışıklar yandı. Dünya'ya geri dönmüştük ve selamımızı verdikten sonra ellerimiz ayrılmıştı. Ellerinin ellerimden ayrılmasından nefret ediyordum.

Sahilde Bir BankHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin