Koşar adımlarla uzaklaşmıştım. Ne yapmaya çalışıyordum, ne olmuştu? Az önce belkide hayatımın tek mutluluk kaynağını geri çevirmiştim. Acıdan kıvranıyordum. Bu kadar mutsuzluk bünyeme fazla geliyordu. Taşıyamaz olmuştum. Belim bükülmüştü, bir kez daha yetim kalmıştım. O bana her şey olmaya hazırken, ben ona bir eş olmayı çok görmüştüm. Onu hep huzurlu görmüştüm ve öyle kalmasını istiyordum. Bencil davranıp kendi menfaatlerim için onu mutsuz edemezdim. Bu onu kullanmak olurdu ve ben, bana çok değerli olduğumu hissettiren bir insana bunu yapamazdım. Geçerdi, unuturdu. Nede olsa çok bir şey paylaşmamıştık ve bağlanmamıştır diye düşünüyordum. Otele gidip yorganı üstüme çekerek hıçkırarak ağlamaya başladım. Yüreğimi söküyorlardı. Bende onunla çok bir şey paylaşmamıştım ama nasıl bu kadar bağlanabilmiştim? Yaptığımdan bin pişman olsam da onun için en iyisi buydu. Kalbim mezarlıktı ve bir mezarı daha elbette kaldırabilirdi. En çok acı çekerek defnettiğim kişi olmuştu. Diğerlerinde bu kadar zorlanmamıştım. Onun ayrıcalığı neydi? Annem sesime kalkıp yorganı araladığında şaşkına dönmüştü. Ona Tahir'i tabiki anlatmıştım. Ondan gizli hiçbi şeyim olmamıştı hayatta. Yalan dahi söylemezdim çünkü yalan söylenmeyi hakeden bir kadın değildi. Zaten beni de kendinden korkutarak değil sevgisiyle büyüttüğü için yalan söylemeyi beceremezdim ona. Onunla dertleşmeyi bırak sarılmak bile çok ferahlatıyordu beni. Annem böyle zamanlarda kelamların değil sarılmanın daha rahatlatacağını düşündüğü için sarılmakla yetindi. Sadece hasta olmayayım diye kendimi bu kadar harap etmememi söylemişti. İki saat boyunca durmadan ağlamıştım. En sonunda uyuyakalmışım.
Sabah kan ter içinde uyanmıştım ve karnıma bıçaklar saplanıyordu, kalbim göğüs kafesime fazla geliyordu. Çok fazla üzüldüğümde böyle olurdum. Ruhum bedenimden ayrılmak istiyor gibiydi. Annem başımda, alnımdan bir bezi kaldırıp bir bezi indiriyordu. Bunu yıllarca her hasta olduğumda uyumadan yapmıştı. Onun hakkını ödeyemezdim. Aklıma dünki yaptıklarım gelmişti ve ben bir kere daha kahrolmuştum. Artık arkadaş olarak bile yüzüme bakmayacaktı. Kendi elimle ne yapıyorsam yapıyordum. Zaten yıllarca da bu yüzden yalnız kalmıştım. Bir insan eğer çoğunluk tarafından dışlanırsa, bir zaman sonra kendine bir duvar örüyor ve içine kapanıyor. Ve kolay kolay kimseyi içeriye almıyor. Acaba arasam açar mıydı? Merak ediyordum onu ama ya telefonu açıp 'Arkanda neler bıraktığını mı, ne enkazlar bıraktığını mı merak ediyorsun?' derse ne diyecektim? Yüzüm yoktu ama çok merak ediyordum. Kendine bir şey yapmazdı değil mi? Hayır canım, doktordu o. Onun işi hayat sonlandırmak değil, hayata döndürmekti. Hastaneye gidip bakmak istiyordum. Gizlice giderdim ve onu görünce içim rahatlardı. Yataktan perişan bir halde kalktım ve üstümü değiştirdim. Bir taksi çevirdim ve hastaneye gitmek istediğimi söyledim. Hastaneye geldiğimde büyük siyah arabalar vardı ve neler olduğunu anlayamadım. İçeri girdim ve personeller bile ağlıyordu. Birine sordum "Bakar mısınız? Afedersiniz ama herkes neden ağlıyor?" kızın gözünden yaşlar akarak "Çok iyi biriydi, bunu ona kim, neden yaptı? Nasıl kıydı? Kimseyi incitmez, herkesle iyi anlaşmaya çalışır ve herkese yardım ederdi." Kimden bahsettiğini anlayamamıştım. Birkaç kişiye daha sordum ve herkes anlaşmış gibi buna benzer şeyler söylemişti. Kimseden bilgi alamadım. İleride bir kadın ağlıyordu ve yanındaki kocası onu teskin etmeye çalışsa da kendide mahvolmuştu. Yanlarında yaşlı bir çift daha vardı ve onlarda ağlıyordu. Birisi ölmüştü ama kimdi? Burası ameliyathane koridoruydu ve içeriden bir doktor çıkıp ailenin yanına yaklaştı. Ben Tahir'i arıyordum ama gele gele nerelere gelmiştim. Doktoru duyamıyordum ama yarım yamalak duyduğum kadarıyla biri feci kaza geçirmişti. Ölüm riskinin yüksek olduğunu söylüyordu doktor. Kadın feryat etti ve "Tahiiiiiir! Oğluuuuum!" diye bağırdı. Bu Tahir O Tahir miydi gerçekten? Dizlerimin bağı çözülmüş, kendimi yerde bulmuştum. "Benim yüzümden. Benim yüzümdenn. Benim yüzümdeeeeen! Aaahahah! Tahir. Ölemezsin Tahir! Beni bırakıp gidemezsin Tahir." Başım dönüyordu ve gözlerim kararmıştı. Artık acıyı hissedemez olmuştum ama dişlerim köklerinden ayrılıyormuşçasına sızlıyordu. Çenem birbirine kenetlenmişti ve vücudum biranda soğumuştu. Kanım çekiliyor gibi hissediyordum. Hissizleştim ve kendimden geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahilde Bir Bank
RomanceDilyar, hayatı boyunca annesi ve teyzesi tarafından sevgi görüp, dışlanmış bir genç kız. Tahir, hayatı boyunca tek bir kadına kendini adamak için beklemiş yetenekli, yakışıklı bir doktor. Geriye dönüp baktığında çokta güzel anısı olmayan bir genç kı...