"Sana ne anlattı?" diye sordu, Taehyung.
Jungkook bir süre ona baktı. Çocuk yola odaklanmıştı ama ondan hevesle bir cevap beklediği belliydi. Derin bir nefes almak zorunda kaldı. Sonuçta Jimin onun sevgilisiydi. "Omuzunda bir Wang harfi var. Çakıyla sen çizmişsin. Öyle dedi."
Taehyung huysuz bir kıkırtı bıraktı. "Bugün mü gördün?"
"Hayır, dün."
"Tamam." V başını hafif bir öfkeyle salladı. "Tamam, kurabiye."
"Neden bana kurabiye diyorsun?"
"Çünkü..." Taehyung Jungkook'un yüzüne bakıp bir neden aradı. Sonra saçma bir neden bulduğunda kanaat getirdiğinde dudakları büktü. "Kurabiye severim." Durdu ve omuz silkti. "Kurabiye canavarı sayılırım."
"Anlıyorum." Diye mırıldandı, Jungkook. Elini kalbine yavaşça bastırdı. Daha yavaş atmasını ummaktan başka bir şey yapamıyordu. "Jimin'le çıkmaya nasıl karar verdin?" Gereksiz bir soruydu ama Taehyung sussun istemiyordu.
"Hızlı oldu. Partide tanıştık. Biliyorsun, o çok ilgi çekici. Herkes dağılana kadar, tüm gece oturup sohbet ettik. Tatile girmek üzereydik, bu yüzden o gece birlikte tatile çıkmaya karar verdik. Dediğim gibi, hızlı oldu."
"Ona aşık mısın?" Jungkook fısıldadı.
Taehyung bir süre sadece yola odaklandı. O kadar tepkisiz kaldı ki, Jungkook sorusunu duymadığını düşündü. "Bilmiyorum." Diye fısıldadı, sonunda. "Bilmiyorum, kurabiye." İki katlı bir evin önünde durdu. "Geldik."
Jungkook bir şey demeden hızla arabadan indi. Taehyung aşkla ilgili her konuştuğunda Jungkook'un canının bu kadar yanması saçmaydı. Çete lideri kolunu yakalayıp onu durdurana dek yürümeye devam etti. "Sen hemen gözükme." Dedi Taehyung. Jungkook birkaç saniye sonra başıyla onaylayınca, çocuk nazikçe onu kapının yanına itti.
Taehyung kapıyı tıklarken ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Jimin ona iftira atmıştı. Lanet olsun! Sevgilisi onun bir sadist olduğunu söylemeye çalışıyordu ve bu, Taehyung'ın kaldırabileceği türden bir şey değildi.
Kapı deliğinde bir karartı belirip kayboldu ve hızla kapı açıldı. Jimin Taehyung'ın üzerine atlarken "Sevgilim!" diye bağırdı. "Seni çok özledim!" Onu içeriye doğru kendiyle birlikte sürükledi ve duvara yasladı. Sarılmaktan vazgeçip dudaklarıyla dudakları örttü, onları neredeyse okşarken bir yandan da Taehyung'ın nefesini içine çekiyordu. Şefkatli bir öpücüktü. Jimin ayrılınca fısıldadı. "Seni özlüyorum, Taehyung." Burnunu burnuna sürterken gözleri hala kapalıydı. "Benden gitme, tamam mı? Ben... Seni kaybetmek için fazla yorgunum."
"Jimin..." Taehyung çocuğun dudaklarına doğru fısıldarken Jimin'in tekrar dudaklarını emmesine izin verdi. Gözleri bir an kapıya kaydı ve Jungkook'u onları bakarken gördü.
Saçma bir dürtüydü ama Taehyung'ı çoktan ele geçirmişti. Jimin'in beline sarılıp bedenini daha çok kendine çekti. Şefkatli öpücük yok oldu ve yerini hırçın dudaklar aldı. Jimin onun yüzünü okşamaya devam ediyordu. Taehyung dudaklarını dişlediğinde Jimin'den kısa, genizden bir inleme çıktı. Taehyung Jimin'in beline dokunmak için tişörtünü, sıkıştırdığı pantolonundan çıkardı ve pürüzsüz tene soğuk parmaklarını değdirdi. Jimin iç çekti, belini ona doğru oynattı. Öpüşmeyi kesip gözleri hala kapalıyken dudaklarını sadece Taehyung'ın dudaklarına dokundurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN PİÇLER ŞEHRİ
FanficBurası normal bir şehir değil. Burası acıyla, tehditle ve kanla süslendi. Herkes intikam istiyor. Herkes birbirini suçluyor. Çeteler, hiç olmadıkları kadar öfkeliler. Çeteler, güç istiyorlar. Küçük bir çetenin lideri olan Kim Taehyung, unutamadığı g...