-Bölüm smut içermektedir.-
Taehyung Jungkook'un elini tutup onu okuldan çıkarırken bundan önce söylediği tüm iddialı lafları siktir etmişti. Sehun Jungkook'u kullanacaktı. Onu tehdit malzemesi yapacaktı, Namjoon'a emirler verecekti ve Yoongi'nin elini kolunu bağlayacaktı.Seokjin'de de böyle olmuştu, değil mi? O de tehdit aracı olarak kullanılmıştı ve sonunda ölüp gitmişti.
Taehyung bu sefer izin vermeyecekti. Seokjin'i koruyamamıştı ama Jungkook'u kimseye bırakmayacaktı.
"Birazdan burada olurlar." Dedi, elini daha çok sıkarken. "Hemen gitmeliyiz."
"Taehyung." Jungkook dolu gözlerini kırpıştırdı. "Korkuyorum."
"Korkma." Taehyung koşar adım ilerlerken ona kısa, sallapati bir bakış attı ama bu, Jungkook'un korkuları yok etmeye yetti. "Seni bırakmayacağım."
Jungkook ona inandı. Taehyung'ın ne olursa olsun, ne öğrenirse öğrensin ona sırtını dönmeyeceğini düşündü. Kendini güvende hissetti. Kalbi korku ve heyecanla ritmini bulamazken, içinde bir yerlerde farklı bir duygu filizlendi.
Taehyung güvenlik için okulun bahçesinin arka tarafından çıkmaya karar verdi. Orada bir araba bulabilir ve burayı terk edebilirdi.
Arka bahçe bir otoparktı. Arabalar için bir giriş yeri vardı. Taehyung girişin kapalı olduğunu görünce sessiz bir küfür söyledi. Çareyi dışarıda arıyacaktı.
Taehyung, Jungkook'u çekiştirmeye devam ederek ivedi adımlarla bahçeden çıktı. İki şeritli yolun iki yanında arabalar diziliydi. Bunlardan birini çalabilirdi.
Ama sokağın başındaki hareketlilikle telaşlandı. Jungkook'u kendine çekti ve okul duvarındaki küçük, yalnızca ikisinin sığabileceği oyuğa girdi. Tehlike geçene kadar bekleyecekti.
Jungkook'un heyecanla kalkıp inen göğsü, göğsüne değiyordu. Nefesi çenesinde ve dudaklarındaydı. Gözleri dolu doluydu, telaş içindeydi. Taehyung sakinleşmesini istiyordu. Kollarından birini beline doladı, diğeriyle saçlarını okşadı ve çocuğun kafasını boyun girintisine gömdü.
Yola doğru baktı. Oh Sehun'un, adamlarıyla birlikte, birkaç adım ötesinden geçip gittiğini gördü. Rahatlayarak derin bir nefes koyverdi.
Sonra Park Chanyeol ile göz göze geldi.
Adam, iki arabanın arasından onlara bakıyordu. İri gözleri şaşkınlıkla daha da açılmıştı. Taehyung o kovukta Jungkook'u kendine daha çok çekti. Korkuyla iki büklüm olmamak için kendini zor tutuyordu. Jungkook'u alacaklardı.
Jungkook'u alacaklar.
Fakat Chanyeol beklediğinin aksini yaptı. Oh Sehun ona "Bir şey mi var?" Diye bağırdığında, Chanyeol, o güzel gülümsemesiyle cevap verdi: "İki sevimli kedi gördüm, Sehun. Sadece kediler."
"Boş işlerle uğraşıyorsun, dev. Gidelim."
Chanyeol son kez Taehyung'a baktı ve belli belirsiz başını salladı. Taehyung, ona teşekkür etmek istiyordu ama sesini çıkartamadı. O da başını sallamakla yetindi. Ve Chanyeol gitti.
"Bana bak, Jungkook." Taehyung çocuğu kendinden uzaklaştırdı ve yüzünü avuçladı. Fısıldıyordu. "Araba kullanmayı biliyor musun?"
Jungkook olumsuz anlamda başını salladı. Taehyung kararsız görünüyordu. Taksiye bindirmeli miydi? Şoför Kai'dan taraf olabilirdi. Jungkook'u ispiyonlayınca para kazanacağını düşünebilirdi. Lanet olsun! Kimseye güvenemiyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN PİÇLER ŞEHRİ
FanfictionBurası normal bir şehir değil. Burası acıyla, tehditle ve kanla süslendi. Herkes intikam istiyor. Herkes birbirini suçluyor. Çeteler, hiç olmadıkları kadar öfkeliler. Çeteler, güç istiyorlar. Küçük bir çetenin lideri olan Kim Taehyung, unutamadığı g...