Lee Taemin'in katlinin üzerinden iki gün geçmişti. Bir okul sabahı, Victory'in emriyle derse girmeyenler okulun müştemilatında toplanmaya başlamışlardı. Özgürlük savaşı için genel kararlar almayı hedefliyorlardı. Bir yol haritası çizecek, kardeşleri tek tek düşüreceklerdi.
En azından Taehyung'ın amacı buydu.
Küçük müştemilatta Taehyung bir sandalyeye oturmuş ve bacak bacak üstüne atmıştı. Hoseok, Baekho ve Luhan etrafında gergince dolaşıyorlardı. Taehyung bir sigara yaktı ve onlara ters bir bakış attı.
"Bu kadar gergin olmayın."
Hoseok öfkeyle sırıttı. "Keşke senin kadar rahat olabilseydim."
Luhan Taehyung'ın önüne geçip ona beklentiyle baktı. "Kimi öldürmeliyim? Bana bir isim ver artık."
Baekho kaşlarını çattı. "Bu senin için bir ihtiyaç mı, Luhan? Kardeş elçisi oldun ama aklın hala kan dökmekte."
"Elbette ihtiyaç! Çocukluğumdan beri istiyorum bunu!" Durup boğazını temizledi. "Ama masum olan kimseyi öldürmedim."
Hoseok hala bu iki çocuğun elçi olmasına bozuk atıyordu. "Planın ne, Victory?"
Taehyung zehri solurken biraz düşündü. "En sevdiğin yemeği sona mı saklarsın, Hoseok? Yoksa ilk onu mu yersin?"
Hoseok bu alakasız soruyla birkaç saniye cebelleşti. "İlk yerim."
"Ben sona bırakırım." Kardeşlerin en küçüğü, tepkisizce sigarasını içmeye devam etti. "Ama Kai ve Sehun'u sona bırakmak beni tedirgin ediyor."
"Bu akşam Dara'yı öldürelim. Yarın Cl'i. Sonraki gün de Kai ve Sehun'u."
Hoseok gözlerini devirdi. "Bir çocuktan farksızsın, Luhan. O işler öyle kolay değil, biliyorsun."
"Tabii ki biliyorum! Kardeşlerden biri ölürken orada olan bendim, sen değil!"
Taehyung herkesteki gerginliği görüp işe el attı. "Birbirinize böyle laflar etmeyin. Hepimiz aynı amaç için çalışıyoruz. Eğer makam konusunda üstünlük elde etmek istiyorsanız Kardeşleri destekleyin ve bu savaşı bırakın."
Luhan üzüntüyle ona baktı. "Victory, benden şüphe mi ediyorsun?"
"Etsem, yanımda duramazdın." Hoseok'a manidar bir bakış attı. "Güvenmediğim kimseyi yanımda tutmam."
Hoseok burukça gülümsedi. Taehyung onu kabul mü ediyordu yani?
Joy, tam da bu konuşmanın üzerine açık olan kapıdan girdi. "Ey kutsal Victory! Emirlerin nedir?" Kıkırdadı ve kendi etrafında döndü. "Beni de çağırmandan onur duydum."
"İşime yaramayacağını düşünürsem kovarım."
"Çok kabasın." Kız dudak büktü. "Üstelik Jisoo'yu çağırdığın halde sana şirinlik yapıyorum, kıymetimi bilmiyorsun. O kız tam bir orospu. Ona nasıl güvenirsin."
Heechul yelpazesini sallayarak eski müştemilata girerken etrafına iğrenerek bir bakış attı. "Ay kimden bahsediyorsun yine bensiz?"
"Jisoo'dan, Heechul."
Heechul kusacak gibi oldu. "Ay orospu o!" Victory'e baktı. "Yahu yadırgadığımdan değil de, daha elit bir yerlerde yapsana anacım şu toplantını. Gören de hala dördüncü nesil, basit bir çete liderisin sanır."
Taehyung sigara izmaritini öylesine bir yere fırlattı. "Kardeşlerden olmam bir şeyleri değiştiriyor ama değişen bu olmamalı. Ben hala sizdenim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN PİÇLER ŞEHRİ
FanfictionBurası normal bir şehir değil. Burası acıyla, tehditle ve kanla süslendi. Herkes intikam istiyor. Herkes birbirini suçluyor. Çeteler, hiç olmadıkları kadar öfkeliler. Çeteler, güç istiyorlar. Küçük bir çetenin lideri olan Kim Taehyung, unutamadığı g...