Merhaba, merhaba, aylar sonra ben. Ehe. Bölüm Özgürlük Günü'nden üç ay sonrasını anlatıyor. Tatmin edici değil. Genel olarak sistemin oturması ile ilgili. Sevgili olayı yok denecek kadar az. Güzel değil ama aylar oldu ve bir bölüm atmam gerek. Yorumları çok özledim. Sizleri de öyle. İyi okumalar.
Altın Piçler Şehri, cıvıltılı bir yaz gününe kapılarını aralamıştı. Şehirdeki tatlı telaş devam ediyordu. Eskiden Dragon gölüne mütevazi bir yol olan köprüden geri kalan yıkıntıda birileri hurda topluyordu. Pek çok bina kül olmuş, camlar parçalanmış ve dükkanlar Özgürlük Savaşı sırasında yağmalanmıştı. Kuşlar birkaç küçük lokma yemek bulabilmek için beton zeminlere inip kalkıyor, Meydan'ın üzerinde uçuyor ve en nihayetinde, küçük cıvıltılarını sunarak kafelerin camlarını pisliyordu.Taehyung, cama yapışan kuş pisliğiyle göz göze gelince gözlerini devirdi.
Pembe Prens'te çıt çıkmıyordu.
Kafenin ortasındaki büyük masanın bir ucunda Seokjin, diğer ucunda da Taehyung oturuyordu. Jungkook, Namjoon, Hoseok ve Yoongi masanın etrafına dizilmişlerdi. Park Jimin ve Song Minho başta olmak üzere, çete üyelerinin liderleri kafenin belirli yerlerine yerleşmişlerdi. Özgürlük Günü'nün üzerinden dört gün geçmişti ve şehir yavaş yavaş yaralarını sarıyordu.
"Ayol geç kaldım!" diyerek kapıdan girdi, Heechul. Elindeki yelpazesini hızla sallıyordu. "Çok sıcak." Gözlerini devirdi. "Bensiz başlamadınız umarım. Ayol, gelirken mahallemdeki bir kızla bir oğlanı köşe başında basıverdim! Yiyişiyorlardı! Tabii beni görünce kıpkırmızı oldular. Ben de biraz dalga geçtim haliyle. O yüzden geciktim." Apansız durdu. Jimin'in yanından geçerken onunla göz göze gelmişti. Yüzünü buruşturdu. "Sarı yelloz! Kazulet! Senin burada ne işin var Şam şeytanı? Yine kötülük tohumlarını saçmaya mı geldin pis yılan? Gerçi o tohumları yıllar önce baban saçmış ama, neyse."
"Heechul." Jungkook sakin kalmaya çalışarak seslendi. "Boş ver. Bir yere kurul da konumuzu konuşalım."
Oğlan güldü. "Haklısın, Kookiii. Lüzumsuz insanlarla ilgilenmemeliyim." Bar taburesine ilerlemeye başladı. "Jackson, Bambam'ın götünü bırak. Sungjae, aaa, bakıyorum da Joy'un dibinden de ayrılmıyorsun, seni çapkın. Momo, kız fondötenini sil de yüz yüze konuşalım. Seulgi, şeytan görsün yüzünü, bir insan hiç mi gülümsemez! Kız Sana, bu ne çirkinlik, üstündekini sopaya giydirsem daha hoş gözükür. Ayol sen kimsin! Burada yabancı var! A dur. Bir bakayım. Hongbin'miş. Git gide çirkinleşiyorsun, tanıyamadım. Devirme bana gözlerini! Çekil şuradan! Yerime geçeceğim."
Nihayet Heechul yerine oturduğunda, Seokjin kısa bir öksürükle boğazını temizledi. "Öncelikle hoş geldiniz." dedi, hafifçe gülümseyerek. "Özgürlük Savaşı'mız neticelendiğine göre onun kadar önemli bir konuyu konuşabiliriz. Konumuz, şehre ne olacağı. İki görüşümüz var: İlki şehri, içimizden birilerinin yönetmesini talep etmek. İkincisi ise, devletten yardım isteyip şehri onlara teslim etmek. İlk görüşünün savunmasını yapmak üzere, Kim Taehyung'a konuşma hakkı veriyorum. Buyurun, Bay Kim."
Taehyung yerinde doğruldu ve o da Seokjin gibi boğazını temizledi. Bu saçma seremoni her ne kadar sinirlerini bozsa da, ayak uydurmaya karar vermişti. "Dostlarım, biliyorsunuz ki, eziyet çektiğimiz onca yıl yanımızda olmayan devletin şimdi kolayca topraklarımızı almasına seyirci kalamayız. İçimizden seçtiğimiz insanlara, artık adı Altın Şehri olan bu şehri yönettirmek, daha olası görünüyor. Özgürlük Savaşı'nı biz yaptık, şehir de bizimdir. Söyleyeceklerim bu kadar."
"Savunmamı yapıyorum öyleyse." Seokjin önündeki birkaç kağıdı eline aldı ve diplerini masaya vurarak boylarını eşitledi. Gözlerini kafede gezdirdi. "Devlet, bizim düşmanımız değil. Devlet bizim dostumuz. Altın Şehri onların kontrolünde olmamasına rağmen yardım etmeye çalıştıklarını biliyorum. Şehre yayılan çoğu gıda Beş Kardeşlerin değil, devletin eseriydi. Bize tümüyle sırtını dönmemişti. Gözü hep üstümüzdeydi." Victory'e baktı. "Ama Taehyung, kardeşleri öldürmek bizim için bile çok zor oldu. Şehri geri almak için çok şey yaptık. Bunu yapabilmelerini nasıl bekleriz? Üstelik bir şehri ele geçirmek için bu çağda halkını da ele geçirmek gerekir, yoksa sürekli karışıklık çıkar. Devlet çıkıp gelseydi ve halk o zamanlar hazır olmasaydı ne olurdu, hiç düşündün mü?"
![](https://img.wattpad.com/cover/115392630-288-k225995.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN PİÇLER ŞEHRİ
FanfictionBurası normal bir şehir değil. Burası acıyla, tehditle ve kanla süslendi. Herkes intikam istiyor. Herkes birbirini suçluyor. Çeteler, hiç olmadıkları kadar öfkeliler. Çeteler, güç istiyorlar. Küçük bir çetenin lideri olan Kim Taehyung, unutamadığı g...