Sadece yorum ve beğeni istiyorum. Zor olmamalı :/
Taehyung'ın, çete ile bir yılı devirmesinin üzerinden çok geçmemişti. Öylesine bir günde, aslında her şey olağan giderken, Taehyung bir anda ondan bir şeyler saklandığını anladı. Bu duyguyu hissettiği an, aslında günlerinin eskisi gibi o kadar da olağan gitmediğini, Namjoon'un ona karşı daha öfkeli, Seokjin'in ise korumacı olduğunu fark etmişti. Yoongi ise ona çoğu zaman acıyan bakışlar atıyordu. Taehyung, bir şeylerin yolunda gitmediğini bilmesine rağmen, kaçmak istemedi ve korkması gerekirken saçma bir sakinliğin esiri oluverdi.
"Suga, o silahla ne yapacaksın?"
Yine deponun üst katındaki ofislerindeydiler. Yoongi çekmeceden bir silah çıkartırken sormuştu Taehyung. Adam soruyla derin bir iç çekmişti. Yerinden usulca kalkmış, silahla başını kaşımış ve Taehyung'a yaklaşmıştı.
"Ayrıntılar sıkıcıdır." Yoongi aniden gülümsedi. Elini kaldırırken bir gözünü kırptı, diğerini işaret ve orta parmağının arasına aldı. "Hep böyle poz veriyorsun. Sana bir lakap zamanı geldi." Elini indirdi. "V. V olsun. Victory'i hatırlatsın. Hiç kullanamayacaksın ama yine de vermek istedim. Benim küçük kardeşim. Bizim küçük kardeşimiz. Hata yapmamam için çok uğraştık ama sen güvenimizi zedeledin." Sesi hayal kırıklığı doluydu. Durumdan memnun değildi. Öfkeli de sayılmazdı. Taehyung'ın büyüyen gözlerini görünce silahın kulpunu ona uzattı. "Bunu Namjoon'a götür." Dedi ve masasına yöneldi.
Taehyung silahı elinde tartarken her şeyin farkındaydı. Bir an, ona bir nam verdiği için teşekkür etmek istedi ama belli ki yeri değildi. "Tamam, Suga." Usulca odadan çıkarken her şeyi biliyordu. Güven zedelemekten kast edilenin Seokjin olduğunu biliyordu. Bu onu korkutmalıydı ama daha çok, mutlu etti. Hiçbir şeyden pişman değildi. Yaptığı hiçbir şeyden üzüntü duymuyordu. Geçen bir senesinden çok şey öğrenmişti ve öğrendiği en önemli şey, Namjoon'un sık sık dediği gibi "Korktuğun şey, seni öldürür." İdi.
Deponun zemin katına gelince, Namjoon'u elleri arkasında, açık kapıdan, dışarıdaki çöplüğü izlerken buldu. Seokjin onun yanında, dolu gözlerle bekliyordu.
"Monster. Suga sana bunu vermemi istedi." Sesinde tereddüt yoktu. Seokjin kaçması için yalvaran gözlerle ona bakıyordu.
Namjoon ona döndü. Korkutucu bir sakinliği vardı. "Bu silahla ne yapacağım, Taehyung?"
Taehyung iki üç adım ötesinde bekleyen adama baktı ve mırıldandı. "Beni öldüreceksin."
Namjoon gülümsedi. Öfkeli bir gülüştü. "Zekisin ama aptalsın da. Benim olana göz diktin." Hemen ilerisindeki bir masayı devirdi. Motor malzemeleriyle dolu masa büyük bir gürültüyle yeri boyladı. "Benim olana göz diktin!"
Taehyung anlamasına sevindi. Sonunda, diye düşündü. Sonunda bakışlarımı çözdü. Seokjin'in elini tuttuğumda titrediğimi anladı. Onunla birlikte bir şeyler yapabilmek için çırpındığımı fark etti. Ama biraz geç oldu, Monster. Bir sene geciktin.
"Seokjin'e aşık mısın?" Namjoon yine tehlikeli sakinliğiyle sormuştu.
Seokjin, başını hayır anlamında sallarken Taehyung "Evet." Dedi. "Onu seviyorum."
Namjoon bir öfke çığlığı attı. Ellerini saçlarına geçirdi ve çekiştirdi. Sonra Taehyung'a hızla yaklaşıp elinden silahı aldı. Çocuk zaten karşı çıkmayacaktı. Bu iş burada bitsin istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN PİÇLER ŞEHRİ
Hayran KurguBurası normal bir şehir değil. Burası acıyla, tehditle ve kanla süslendi. Herkes intikam istiyor. Herkes birbirini suçluyor. Çeteler, hiç olmadıkları kadar öfkeliler. Çeteler, güç istiyorlar. Küçük bir çetenin lideri olan Kim Taehyung, unutamadığı g...