ALTIN SUİKAST

2.2K 224 265
                                    




Kim Kai, kahkaha atmaya başladı.

O kadar çok güldüki, insanlar huzursuz olup birbirlerine bakmaktan kendilerini alamadılar. Ortadaki espriyi Kai'den başka kimse fark etmemiş gibiydi. Güldü, güldü ve güldü.

Gerginlik, Cl'i de bir girdap gibi içine çekti. Bu çocukların bu halde olmaları korkunçtu ve hepsi onların suçuydu. Babasından miras kalan sistem yüzünden insanlar ölüyor, katil oluyor ve onurlarını kaybediyordu. Ama Cl, gerginliğine rağmen vücut diliyle içindeki huzursuzluğu yalanlıyordu. Fazlasıyla rahat, asil ve kendinden emindi.

Dara ise, yazdığı hikayelerde geçen bir olaya benzettiği bu müphem durum karşısında, yaratıcı ve gerçekçi aklına övgü dizmekten kendini alamıyordu. Geleceği tahmin edebilecek kadar mükemmel olmayı nasıl başarabiliyordu?

Kim Kai, gülüşlerine son verebildiğinde ve durulup gözyaşlarını silebildiğinde esefle Victory'e baktı, cıkladı. "Ne yaptığını görüyorsun, değil mi? Dediklerinin sonucunu görüyorsun... Küçük çocukları ne hale getirdiğini görüyorsun."

Victory iç çekti. "Sen bir melek kadar masumsun halbuki." İçinde, Jimin için peyda olan vicdan azabını görmezden gelmeye çalışıyordu. Kai'nin suçlaması doğruydu. Jimin Taehyung'ın dedikleri yüzünden bir katil olmuştu. Ama bu üzüntüsünü Kai'ye gösterecek değildi. "Söylediğim her şeyin hala arkasındayım. Özgürlük için dediklerim hala geçerli. Yine olsa yine derdim." Uzanıp masadaki silahı aldı. Elinde bir iki kez çevirirken Jungkook ve Jimin'in aynı anda omuzunu sıktıklarını hissetti. İkisine de bakamadı. "Hadi şu saçmalığı bitirelim artık." Silahı şakağına dayadı. Çünkü yapmazsa, kaybederdi. Kardeşlerle yaptığı bu ölüm dansında ölümden korkmak, herkesin gözünde küçülüp kalması demekti. Kalbi son sürat atarken tetiği çekti.

Yavan bir klik sesi...

Rahatlamayla derin bir nefes almamak için kendiyle cebelleşti. "Sanırım ölüm meleği bu akşam benim için mesaide değil." Silahı masaya bıraktı.

Kai, Victory silahı alırken bir alışkanlık olarak gülüşünü sürdürmüş, alnına dayadığında alayla sırıtmış ve tetik sesini duyunca yüzündeki tüm mimikleri susturmuştu. Taehyung'ın ölmemesi onda, en sevdiği şekeri zorla arkadaşlarına pay edilen bir çocuğun öfkesini uyandırıyordu, evet ama daha üzücü olan, ölmeye cesaret edebilmesiydi.

"Şanslısın." dedi basitçe. Daha fazla yorum yapamayacak kadar morali bozulmuştu. "Şimdi kim sıkmak ister?"

Cl ortadaki silaha uzandı, eline alıp parlak metali inceledi ve Kai'ye döndü. "Sen sıkmaya ne dersin?"

Kai yalandan gülümsedi. "Sana mı?"

Dara gözlerini devirdi, Cl ise hıhladı. "Esprilerin beni dehşete düşürüyor." Silahı kendi şakağına dayayıp derin bir nefes aldı. Bu saçmalığı neden yaptığını sorgularken buldu kendini. Buna mecbur değildi. Kai'ye küfredebilir, içinden geçen her şeyi söyleyebilir ve buradan siktir olup gidebilirdi.

Fakat korkaklıktan attığı bu adım, buradaki herkes tarafından esefle karşılanırdı. Demir yumruğunu kaybederdi ve o zaman, adının bir önemi kalmaz, Ölü Jin'in adı gibi, kof bir solukla anılırdı. 

Ölse dahi, en azından Dara hayattaydı. Dara ve Victory... Onlar Kai'yle başa çıkabilirlerdi, değil mi?

"Eğer ölürsem," diye yavaşça konuşmaya başladı. "Tüm mal varlığımı Dara'ya bırakıyorum." Dara'nın gözlerindeki duvarların yıkıldığını, gözbebeklerinin korkuyla titrediğini gördü. Bu onu şaşırttı. Kız kardeşinin duygusuz olduğunu sanırdı. Cl ölecek diye üzülüyor muydu? "Ve Dara'yı Victory'e emanet ediyorum. Kai'nin öleceği güne kadar, miras olarak kalan malı kardeşimi korumak karşılığında kullanabilir."

ALTIN PİÇLER ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin