Güzelce yemek yedikten sonra, herkes ruhen fazla yorgun olduğu için erken bir saatte yatmaya karar vermişlerdi. Evde Hoseok'un odasından başka yatak odası yoktu. Taehyung ve Jungkook'un salonda yatması gerekecekti.Aynı kanepede.
Jungkook telaşını gizlemeye çalışarak, açılan kanepeye örtü sererken Hoseok ona yardım ediyordu. Jungkook gerginliğini anlayıp anlamadığını kontrol etmek için Hoseok'a baktığında onun, işini yapmaya devam etmesine rağmen dalıp gittiğini gördü. Derin bir nefes aldı.
Hoseok yorganı çekyatın üzerine bırakıp Jungkook'a baktı. "Kolay gelsin." Dedi, omuz silkerek. Sonra da salondan çıktı.
Jungkook ağlar gibi bir ses çıkarttı. Balkona kaçamak bakışlar atıyordu. Taehyung sigara içiyordu. Usulca balkona çıktı. Korkuluklara dayanmış bedeni gördüğünde içinin titrediğini hissetti. Uzun boyuna sıkı bir eşofman ve gri bir kapüşonlu geçirmişti. Saçları asice salınıyordu. Sigarasını uzun ve güzel parmaklarının arasına sıkıştırmıştı, yavaşça dudaklarına buyur ediyordu.
Jungkook kendini tokatlamak istedi. Neden içi titriyordu? Neden bu adam ona fazla güzel görünüyordu? Ondan nefret etmeliydi. Taehyung sürekli laf sokan, ağabeylerini aşağılayan, başta onu yumruklamış bir kabadayıdan başkası değildi.
Senden nefret etmeliyim ama yapamıyorum, çok saçma.
Uzun bir zaman Taehyung'ın dudaklarına temas eden sigaraya odaklandı ve sonunda Taehyung'ın sesiyle kendine geldi. "İçecek misin?"
Jungkook eşikte kaşlarını kaldırdı. "Ha?"
"Sigara, diyorum. İstiyor musun?" Elindekini gösterdi. Normal zamanlarda aksine, daha ciddiydi.
"Hayır, sevmiyorum." Taehyung omuz silkince hızla ekledi: "Ama biraz istiyorum." Taehyung'ın gözlerinde küçük bir kıvılcım gördüğüne yemin edebilirdi. Heyecanlanmamaya çalıştı. Zaten son zamanlarda onun yanındayken hep heyecanlanmamaya çalışıyordu.
Taehyung izmaritin filtresini, baş ve işaret parmağıyla tutarak ona çevirdi ve nazikçe Jungkook'un dudaklarına yerleştirdi.
Jungkook gözlerini ondan ayıramıyordu. Taehyung'ın dudaklarını yerleştirdiği yere kendininkileri yerleştirdi ve derin bir nefes çekti. Sigaranın ucu daha da ışıldadı, zehir ciğerlerine doldu. Tadı acıydı.
"İçmeyi bilmezsin sanmıştım. Ciğerine çekeceğini düşünmedim."
Jungkook dumanı üflemedi. Nefesini dışarıya verirken dumanın salınarak çıkıp gitmesine izin verdi. (Y/n: Yazarın taktiği) "İçen arkadaşlarım vardı. Onlar öğrettiler. Ama hala sigarayı havalı bulmuyorum."
"Havalı olsun diye içmiyorum."
"Neden içiyorsun peki?"
"Pasif bir intihar yöntemi."
Jungkook cevap vermedi. Taehyung'ın Seokjin'e olan aşkı kafasında dönüp duruyordu. Halbuki konuştukları konuyla alakası dahi yoktu. Seokjin'i düşününce tekrar içi titredi. Keşke ölmeseydi.
"Rahatsız olursan ben yerde yatarım." Dedi Jungkook, düşüncelerinden sıkıldığında. Sadece konuşmak istiyordu.
"Olmam." Diyerek kestirip attı Taehyung. İzmaritten geriye kalanı önündeki küllüğe bastırdı -Hoseok'un evine bin bir zorlukla koyabildiği az eşyadan biriydi-. "Sen uzan. Jimin'i arayıp geliyorum." Telefonunu çıkarıp hızla sevgilisini aradı ama çocuk açmadı. Taehyung tek kaşını kaldırıp bu kez Aron'u aradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN PİÇLER ŞEHRİ
FanficBurası normal bir şehir değil. Burası acıyla, tehditle ve kanla süslendi. Herkes intikam istiyor. Herkes birbirini suçluyor. Çeteler, hiç olmadıkları kadar öfkeliler. Çeteler, güç istiyorlar. Küçük bir çetenin lideri olan Kim Taehyung, unutamadığı g...