16 ve 17. FİNAL BÖLÜMLERİ

43.9K 1.8K 433
                                    



16.BÖLÜM:

“Gözyaşı”

Her şey ayarlanmıştı; şatoya giden yol, şatonun etrafındaki güvenlik ordusu, konuşma yapacağım kule… Her şey tastamamdı.

Ateş’in kullandığı arabanın ön koltuğunda şatoya doğru giderken, önümüzde Sezgin ve Derin, arkamızda ise Alya ile ağabeyim vardı. Yapacağım konuşmayı kafamda tasarlamamıştım. İçimden gelenleri söyleyecektim. Kendimi anlatabileceğimi düşünüyordum ama üstümdeki gerginliği bir türlü atamıyordum.

“Elinden gelenin en iyisini yapacaksın, sadece buna inan.” Bakışlarını yoldan almadığı için gözlerinde bahsettiği inancı göremedim ama sesinde vardı. Sesinde fazlasıyla vardı.

“Ben elimden geleni yapacağım ama ikinci ihtimali göz ardı edemeyiz. Ateş, ya bana inanmazlarsa?”

“Kendileri bilir. Sana inanmayanlar kaybedenler tarafında olacak.”

“Kaybedenler tarafı?”

Bakışları etrafında bir keskin nişancı edasıyla gezindi. Şatoya yaklaşmıştık. Temkinli ve tetikteydi. “Evet, sana inanmayanı bu şehirde huzur içinde barındırmam.”

Bu söylediğine verecek bir karşılığım yoktu. “Yasemin ve Alya’nın gelmeleri doğru mu sence? Tüm ruhlar iyisiyle kötüsüyle orada olacak. Güvenli olduğunu düşünmüyorum. Hele de şu durumda.”

“Gelmelerini ben de istemedim. Kendileri ısrar etti. Karar onların.”

“Bir tek ben kendi başıma karar veremiyorum sanırım. Bir konuşma için bile oylama yapıldığına göre...”

Sitemimi anlamamasının imkanı yoktu. “Senin durumun başka. Onların…”

Bulmaya çalıştığı doğru kelimeyi ondan önce davranarak söyledim. “... başı durmadan belaya girmiyor. Haklısınız.”

“Hare,” Mavileri kısa bir an için bile olsa beni buldu. “Bu söylediğine ne doğru ne de yanlış, diyebilirim. Senin hatan değil, hiçbiri senin hatan değildi.”

“Hepiniz benim için uğraşıyorsunuz. Bilmelisin, karşı çıkışlarım size zorluk çıkarmak için değil… Bana yardım ederken birinize bir şey olacak diye çok korkuyorum. En büyük korkum bu.”

“Korkma.” dedi aynı güven veren tonla. “Ama tüm bunlar bittikten sonra şifacı kadından seni okuyup üflemesini istersem, bana kızmayacaksın.”

Güldüm. Hatta kahkaha attım. Tam da o an dudağının kenarında gördüğüm belli belirsiz kıvrılma, amacına ulaştığı için gururlandığını fısıldadı kulağıma…

Beni kuleye ulaştıracak merdivenleri çıkarken heyecan ve panik denen o iki duyguyu had safhada hissediyordum. Ateş  şatoya girdikten sonra bir noktaya kadar bana eşlik etmişti. Sonrasını Derin ve Alya ile tamamlamıştım ama biraz sonra, kulenin kapısından içeri adım attığım an yalnız kalacaktım. Görüş açılarından çıkmadan evvel onlara döndüm;  Derin bana yapabilirsin, der gibi baktı. Alya ise yap da görelim, der gibi…

Kulenin balkonuna ayak bastığımda, bulunduğum noktadan birer karınca kadar küçük görünen insanların dört bir yanı sardığını gördüm. Ateş söylediği gibi ruhların önüne adam yığarak şatoya yaklaşmalarını önlemişti. Öte yandan şatonun etrafı onlarca adamla çevrilmişti. Kuleye çıkan merdivenler ise ağabeyim ve Sezgin tarafından tutuyordu.

Elimi boğazıma götürdüm, başını kaldırmış metrelerce yükseklikteki varlığımı izleyen onca insana kendimi anlatmak hiç de kolay olmayacaktı.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin