11.BÖLÜM

795 89 4
                                    

Mete'nin bedeni bir kez kırmızı ışıkla parladı ve söndü. Havuzda lotus pozisyonunda duran çocuk tanınmayacak haldeydi. Bedeni iyice irileşmiş, boyu uzamış, saçları beline kadar inmişti. Havuzdaki kanın tamamı kurumuştu. Mete boş havuzda lotus pozisyonunda oturuyordu. Yamtar da hemen baş ucundaydı. Mete'nin uyanacağını anlayınca gözlerini yavaşça açtı. Yamtar'ın ardından Mete de gözlerini açtı. Gözlerinin içi parlıyordu. Bedenindeki gücü hissetmişti. Yamtar şaşkınlıkla önündeki çocuğa baktı. Mete'ye şaşırmamıştı, gelişeceğini zaten biliyordu. Yamtar'ı şaşırtan Mete'nin önünde uyuyan iki metre boyundaki kurttu.

Mete uyanır uyanmaz giysilerini alıp giyindi. İri kurt da Mete ile uyanmıştı. Gözleri zümrüt gibi yemyeşildi. Yamtar gururla "Yan ruhunu uyandırmış," dedi.

Mete giysilerini giyindikten sonra Yamtar'a selam verdi ve onun konuşmasını bekledi. Yamtar'ın gözleri keskindi. Sinsi birisi değildi; doğuştan gelen bir özelliğiydi. Her zaman avını parçalamaya hazır aç kurt gibiydi.

Yamtar önünde duran ufak çocuğa baktı. Kendisi üç metre iken önünde duran çocuk bacağına bile ulaşamıyordu. Yamtar'a göre zayıf bedeni vardı. Normal şartlarda böyle kişiler savaşçı eğitimine girmeyi geç, izlemesine bile müsaade edilmezdi. Ak Şaman Krallığında doğan çocuklar dokuz yaşında savaşlarda pişer, on yaşında çoktan yaşıtlarına fark atmış olurlardı. İmparatorluk bile Ak Şaman Krallığından çekinirdi. Savaş meydanlarında çeviklikleri ve kıvrak zekâları ile düşmanlarını ezmekle kalmaz, gururlarını da yerle bir ederlerdi.

Yamtar Ulu Ata'nın emri üzerine gelmişti. Onun için Mete'yi eğitmek zor değildi. Bir seneyi kapatmak için Mete'yi zorlu bir eğitim bekliyordu. Ayrıca suikastçı eğitimi alacaktı. Mete içindeki güce güvense de başına gelecekleri bilmiyordu. Bilse en baştan pes eder, evine dönmek için yalvarırdı. Lakin eğitime başlayınca gururu ve iradesi eğitimi bırakmaya izin vermezdi.

Yamtar gürleyen sesiyle konuşmaya başladı. Mete başı eğik dururken kulağında patlayan sesle irkilmişti. Yamtar'ın umurunda bile değildi.

"Çocuk! Bundan sonraki savaşçı eğitimine ben gireceğim. Kendini hazırlasan iyi edersin çünkü eğitimin sonunda ölmeyi dileyeceksen eğer, eğitimi bırakmayı aklından bile geçirirsen ben seni öldürürüm... ANLAŞILDI MI?!"

Yamtar'ın gözleri iyice kısıldı. Mete yanlış bir şey söylerse hemen orada kellesini alacak gibiydi. Mete'nin çoktan dili tutulmuştu. Ağzından zorla çıkan kelime "Emredersiniz..." olmuştu.

Mete yutkunup deve bakar gibi önündeki adama baktı. Her an boynunu koparacak gibiydi. Mete'nin kalbi hızlandı. Gözlerini yere dikti. Yamtar güçlü sesiyle bir kez daha kükredi.

"Bir senelik eğitime gireceksin. 8 saat savaşçı, 8 saat suikastçı eğitimi alacaksın. 2 saat ise Rasa ile dövüşeceksin. 6 saat dinlenmene izin vereceğim. İki günde bir yemek yiyeceksin ve fazla soru sormayacaksın. ANLAŞILDI MI?"

Mete tekrar titreyen sesiyle cevap verdi.

"Anlaşıldı kıdemlim..."

Yamtar belli etmese de hafif bir tebessüm göstermişti. Tabi Mete bunu görmemişti...

"ŞİMDİ BANA BÜTÜN GÜCÜNLE SALDIR... BEDENİM ÇOĞU ZIRHTAN DAHA GÜÇLÜ OLDUĞU İÇİN RUH ZIRHIMI GİYİNECEĞİM. İLK GÖREVİN ZIRHIMA UFAK BİR ÇİZİK ATMAN..."

Yamtar sinsice Mete'ye baktı. Mete ilk görevinin bu kadar basit olacağını düşünmemişti.

Yamtar hızlıca değişti ve zırhını giyindi. Normal halinden bir farkı yoktu. Yamtar gümüş renkteki zırhı ve sırtındaki üç metreden uzun dev kılıç ile daha güçsüz olduğunu iddia etmişti. Lakin Mete buna inanmakta zorlanıyordu.


Mete canavara bakıyormuş gibi Yamtar'a baktı. İçinden "SEN NASIL BİR CANAVARSIN?" dedi. Yamtar bedeninin zırhından daha sağlam olduğunu iddia ediyordu. Bir de bunu normal bir şeymiş gibi söylüyordu.

Mete zaman kaybetmeden ejder ruhunu uyandırdı. Boyu uzadı, irileşti ve zırhı bedeninde belirdi. Yeşil Gözlü Kurt sadece Mete'yi ve Yamtar'ı izliyordu. Mete'nin eğitim gördüğünü biliyordu, bu yüzden yerde kıvrılmış bir şekilde bir yandan kuyruğu ile oynuyor, bir yandan Mete'yi izliyordu.

Mete elini havaya kaldırıp kükredi.

"Buz kılıcı!"

Bir buçuk metre boylarında kabzası keçi figürlü, başlangıcı hafif tırtıklı kalanı düz ve kabzasından ucuna kadar mavi yazılarla işlenmiş bir kılıç belirdi. Mete kılıca baktı ve "Neden keçi?" dedi. Buna canı sıkılmıştı. Kurt ya da ejderha desenli bir kılıç bekliyordu. Bu sırada Yamtar güçlü bir kahkaha attı. Mete neye uğradığını şaşırmıştı. Yatarım güleceğini hiç düşünememişti.

"Belki de çok inatçı olduğun içindir. HAHAHAHAHAH"

Mete'nin canı sıkılmıştı. İçinden "Ben inatçı değilim," dedi. Lakin kendini kandırıyordu. Ne kadar inatçı olduğunu kendisi de biliyordu. Yamtar vakit kaybetmeden

"BAŞLA!" dedi.

Mete inanılmaz hızıyla Yamtar'ın önünde belirdi. Yamtar'ın yüzü görünmüyordu lakin en ufak hareket belirtisi bile yoktu. Mete kılıcı sallarken kelimeler ağzından dökülüyordu.

"6 KATMAN BUZ KILICI!"

Mete'nin kılıcı iyice sertleşti ve üzerindeki yazılar parlayıp söndü. Kılıç mavi bir örtü ile kaplandı ve derin soğuk etrafa yayıldı. Bunlar bir saniye içinde olmuştu. Mete bütün gücüyle kılıcı Yamtar'ın göğsüne indirdi. Yatarım zırhı ve Mete'nin kılıcından güçlü bir ses çıktı. Mete başardığından emindi. Gülümseyerek Yamtar'ın zırhına baktı. Üzerindeki buz parçaları dökülürken şaşkınlıkla gözleri açıldı. Gümüş renkteki zırhta en ufak bir çizik bile yoktu. Yamtar sinirle "BECERİKSİZ" dedi ve Mete'ye sert bir tokat attı. Mete bulunduğu noktadan birkaç metre kadar uçup bir ağaca çarptı. Öfkesi ve öldürme isteği bedeninden taştı ve tekrar Yamtar'ın üzerine atıldı. Her denemede başarısız oluyor, Yamtar sinirle sert bir tokat atıyor, Mete metrelerce uçup etraftaki objelere çarpıyordu.

........


Yamtar hiç hareket etmemişti. Mete'nin yüzü görünmese de neredeyse tanınmayacak bir hale gelmişti. Yamtar'ın sekiz saat boyunca attığı her tokat, bir ağacı bile yıkabilecek güçteydi. Yamtar belirtmesine rağmen Mete'nin kararlılığından hoşlanmıştı. Her tokatta biraz daha sinirlenmiş ve güçlenmişti. Yamtar yerde yorgun ve kan içinde yatan Mete'yi görünce tekrar kükredi.

"TAMAMEN İŞE YARAMAZSIN! ULU ATA SENİN GİBİ BİR ÇOCUĞU ÇIRAĞI OLARAK ALMAKLA NE KADAR BÜYÜK BİR HATA YAPMIŞ..."

Ulu Ata'nın ismini duyan Mete bütün yorgunluğunu unutup bir kez daha ayağa kalktı. Öfkesi ulaşılmaz bir boyuttaydı. Kılıcını kaldırıp tekrar kükredi.

"SONSUZLUĞUN BUZ KILICI!"

Kılıcından mavi bir aura yayıldı. Etrafına yaklaşan her şeyi donduruyor gibiydi. Yamtar üzerine atılan Mete'yi izledi. Yamtar'ın kalbi hızlanmıştı. Mete kükreyerek kılıcı Yamtar'ın göğsüne indirdi. Güçlü bir çınlama sesi duyuldu. Mete bitmiş halde dizlerinin üstüne çöktü. Yamtar dikkatlice zırhına baktı, ardından yine kükredi. "BECERİKSİZ! BÖYLE BİR SALDIRIYLA BİLE BİR ÇİZİK ATAMADIN!" Ardından Mete'ye sert bir tokat attı. Mete bu sefer ağaca çarpınca bayılmıştı. Bedenindeki son güce kadar bitirmişti.

Yamtar derin bir nefes aldı. Şaşkınlıkla, "ÇOK GÜÇLÜ NEREDEYSE BAŞARIYORDU..." dedi.

Ragnarok (Boyut Kırılması)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin