Rasa aniden yere düştü. Korku dolu gözleri, hemen önünde iki metre boyunda, zırhla kaplı bir kişiye baktı. Narin, beyaz elleri soğuktan kurumuş ve çatlamış, hafiften siyahla karışmış toprağın üstünde sürünüyordu. Ruhu çoktan kaybolmuştu. Ufak bedeni korkudan titriyordu. Üzerine düşen beyaz ışık, bütün bedenine öyle bir baskı yapmıştı ki bedeni uzun bir süre yerlerde sürünmüş, nefes bile alamamıştı. Bu yüzden hafiften siyaha çalan büyük giysisi yerlerde sürünmesinden dolayı hafiften parçalanmıştı. Rasa böyle bir durumda utanması gerekirken, donuk bir şekilde karşısındaki yüce kişiye bakıyordu. Bedeni böyle soğuk bir günde bile terler içinde kalmıştı. Suskun bir şekilde yerinde hareket etmeden duruyordu. Ölüme ilk kez bu kadar yaklaşmıştı. Dehşetle boşluğa bakar gibi Mete'ye bakan gözleri bunun kanıtıydı.
Yamtar'ın güçlü sesi aniden bütün dünyayı kapladı. Korkudan sessizliğe bürünen Rasa bile böyle bir ses karşısında tepkisiz kalamayıp elleriyle kulaklarını kapatmak zorunda kaldı. Yamtar'ın güçlü sesi direkt kulak zarına etki ediyor gibiydi. Mete bile bir anda ruh halinden çıkıp normal haline döndü.
"APTAL! BÖYLE BİR YERDE NASIL RUH KAPISINI AÇARSIN! YENİ BİR RUH AÇACAĞIN ZAMAN BANA SÖYLEMELİYDİN! HEM BİZİ TEHLİKEYE ATTIN HEM DE BU BOYUTU TEHLİKEYE ATTIN! SENİN YÜZÜNDEN BU GEZEGEN RUH YİYİCİLERLE DOLACAK! APTALL!"
Mete bir anda kapattığı kulaklarını açtı. Yamtar'ın sesi sanki kulağında patlıyordu. Ne kadar kulağını kapatsa da ses direkt beynin içinde yankılanıyordu. Yamtar az daha bağırsa kulağından kan gelmeye başlayacaktı.
Mete derince yutkundu. Sesin baskısından yere çökmüştü. Şimdi Rasa'nın neden böyle bir güç karşısında eğildiğini anlamıştı. Yamtar da aynı baskıyı Mete'ye yapıyordu. Fakat Yamtar'ın yaptığı baskıda güç yoktu. Psikolojik baskısı bile Mete'nin şu anki gücünden daha ileriydi.
Mete ellerini kulağından çekip ayağa kalktı. Yamtar'ın gözleri bir canavarın bakışları gibi korkunç görünüyordu. Mete Yamtar'ın gözlerine bakarken bile korkudan titriyordu. Bir anda ortamın havası iyice ciddileşmişti. İzabella bir anlığına ortadan yok olmuştu. Rasa yarı komada gibi boş boş etrafa bakıyordu. Yamtar her an Mete'nin kellesini bedeninden ayıracak gibi Mete'ye bakıyordu. Bu durumda her zamanki gibi en sakin olan Ghost'u. Oturduğu kayadan zıplayıp başka bir kayanın üzerine geçmişti. Mete'nin sevinci bir anda yok olmuştu. Yeni bir ruh açmanın sevinciyle yanıp tutuşurken bir anda kül olmuş gibiydi. Sadece hem korkmuş hem de boş gözlerle Yamtar'a bakıyordu. Hafif uzun saçları rüzgârda dalgalanırken yeşil gözleri bir anda yaşarmaya başladı. Belki bir hata yapmıştı fakat bir anda bu kadar baskıya maruz kalmak zoruna gitmişti.
"Ben... Ben özür dilerim. Böyle olacağını bilmiyordum. Sadece... Sadece yeni ruhumu göstermek istemiştim. Belki yeni ruh açıldığı için sevineceğinizi düşünmüştüm."
Yamtar burnundan derin bir nefes aldı. Aldığı nefesin sesi çok rahat bir şekilde duyulabiliyordu. Mete'nin sulanmış masum bakışları tam önünde kendisine bakıyordu. Mete'nin daha ufak bir çocuk olduğunu düşününce sinirleri hafiften yatışıyordu. Yine de sinirlerini bastırmak için birkaç kez daha derin nefes aldı. Aldığı her nefeste sinirleri biraz daha yatışıyordu.
Yamtar yavaşça elini açarak yukarı doğru kaldırdı. Mete korkuyla gözlerini kapatarak gelecek tokadı beklemeye başladı. Fakat bunun yerine büyük bir el Mete'nin başının üzerine nazikçe konup birkaç kez ileri geri gidip Mete'nin saçlarını okşadı. Mete bir anda gözlerini açtı. Yamtar bir dizinin üzerine çökmüş, yatışmış gözlerle Mete'nin gözlerinin içine bakıyordu. Mete bir an şaşkınlıktan konuşamadı. Yamtar'ın şefkat göstermesi çok nadir görülen bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantasiOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...