"Sanırım senin Ruh Hayvanını hatırlıyorum... tanıştığımız ilk gün görmüştüm. Demek o senin Ruh Hayvanındı."
İzabella kafasını sallamakla yetindi. Bu zamana kadar Şila Mete'yi eğitirken o da bulunduğu bu dünyayı keşfetmeye başlamıştı. Tabii her zaman Şila Mete'nin derslerine girmiyordu, fakat çoğunlukla İzabella'nın yerine Şila Mete'yi eğitmişti. Şila ve İzabella'nın arasında hiçbir fark yoktu. Şila da Ghost gibi insan şekline girebiliyordu fakat Şila, İzabella'nın Kimliksizler Örgütüne katılmasını sağlayan en önemli faktörlerden birisi olmuştu. Çünkü Şila sadece güç ve görünüş anlamında Izabella'ya eşit değildi, aynı zamanda düşünceleri ve hareketler de İzabella'nın kopyasıydı. Şila, İzabella'nın en büyük silahı gibiydi; hem hayvan hem de insan şeklindeyken çok güçlüydü. Çevikliği ve gücüyle Ghost'un ilerisindeydi. Aralarında zamanla kapanamayacağı düşünülen büyük bir uçurum vardı. Lakin bu normal insanlar için geçerliydi. Mete'nin mükemmel potansiyeli ve doğuştan gelen gücüyle hem kendisini hem de Ghost'u zirveye taşıyabilirdi. Tabii bunun olması için belirli bir süre ve gerçek bir eğitim gerekiyordu.
"Neyse Mete bu konuyu sonra da konuşabiliriz, şu an derse geçme zamanı!"
Mete parlayan gözlerle Izabella'ya baktı. Bugün ne gibi yetenekler öğreneceğini çok merak ediyordu.
"Evet, Usta!"
İzabella gülümseyerek yürümeye başladı. Mete, İzabella'nın arkasına takılarak onun arkasından yürümeye başladı. İzabella düşünüyor gibi görünüyordu, fakat ne düşündüğünü anlamak neredeyse imkansızdı. Yürürken bazen gülümsüyor sonra yüzü asılıyordu. Sanki duygu karmaşası yaşıyor gibiydi.
İzabella kısa bir yürüyüşün ardından durdu. İzabella'nın durmasıyla birlikte ilk kez Mete yavaşça kafasını çevirip etrafına baktı. Birkaç dağ aşıp devasa bir kayanın yanına gelmişlerdi. Devasa kayanın üst tarafı tamamen kar ve buz ile kaplanmıştı. Üst tarafın büyük bir kısmı alt tarafları koruduğu için kayanın orta kısımlarında fazla kar birikmemişti. Aynı şey kayanın en alt bölümü içinde geçerliydi. Kayanın dibindeki kar çizme boyunu geçmeyecek kadar azdı. Ormanın içinde bazı bölgelerde de bu kadar düşük seviyede kar birikintisi bulmak kolaydı. Uzun ağaçlar yağan karı dallarında toplayarak yere düşmesini engelliyordu. Fakat İzabella özel olarak bu kayayı seçmişti. Bunun bir nedeni olmalıydı.
İzabella kayanın yanına yaklaşınca durdu. Mete de Izabella'ya bekler gibi hemen kayanın altına doğru yöneldi.
"Burada ne yapmayı planlıyorsun?"
Mete, İzabella'nın yaptığında bir şey anlamamıştı. Bu yüzden sorma isteği duymuştu.
İzabella eğildiği yerden doğrulup elini çırptı. Elini çırparken elindeki bütün karlar dökülüyordu.
"Burada toprak tamamen donmamış ve tamamen sessiz bir yer, hiçbir hayvan bizi rahatsız edemez."
Mete etrafı bir kez daha gözden geçirdi. Gerçekten de bu yerde yaşam belirtisi yoktu. Gökyüzünde kuş bile uçmuyordu. Engebeli dağların hepsi bembeyaz kar örtüsü ile örtülmüştü. Bu örtüyü bozacak bir ayak izi bile görünmüyordu. Etrafta yaşanacak bir yer olmadığı için hayvanlar daha kapalı alanları ve çoğunluğun bulunduğu yerlerde yaşamayı seçiyordu. Böylelikle hem aç kalmıyorlardı hem de sert kış mevsimi atlatmaları daha da kolaylaşıyordu.
"Bugün ne öğreneceğim?"
Mete, sevinçle Izabella'yı soru yağmuruna tutmaya başladı. İzabella'nın da keyfi yerinde gibi görünüyordu. Mete'nin hırslı olması hoşuna gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantasyOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...