Mete yüzüne vuran su ile kendine geldi. Yüzü kan içindeydi. Bedenini güçsüz hissediyordu. Yamtar'dan yediği tokatlar başını döndürmüştü. Yüzündeki her kemik ağrıyordu. Belki birkaç kemiği ufalanmıştı.
Mete gözlerini iyice açmaya çalıştı. Gözleri bile şişmişti. Önünde duran kısa saçlı kadın gülümseyerek Mete'ye baktı. Mete önünde duran kadına baktı. İçinden "Sonunda iyi birisi çıktı," dedi. Kadın Mete'ye gülümserken elinden tuttu ve Mete'yi çekti. Mete koluna uygulanan güç ile hemen ayağa kalktı. Ayakta durmakta zorlansa da düşmemek için kendini zor tutuyordu. Mete önündeki kadına baktı. İzabella çok tatlı, iyi ve şefkatli bir kadın gibi görünüyordu.
İzabella gülen gözleriyle tekrar Mete'ye baktı ve konuşmaya başladı.
"Sekiz saat suikastçı dersi alacaksın. Senden tek bir ricam var..."
Mete nefes bile almadan karşısındaki kadını dinliyordu. Sesi Mete'ye ninni gibi geliyordu. Mete İzabella'nın son sözünü duyunca kendinden geçti.
"ÖLMEMEYİ DENE!!!"
Mete'nin beyni bir anda terörle doldu. İçinden kaderine lanetler yağdırdı. Bu kadar tatlı bir kadın nasıl böyle şeyler söyleyebilirdi. Mete derin bir nefes aldı. Karşısında duran kadın hâlâ gülümsüyordu. Mete gözlerini kıstı ve cevap verdi.
"Emredersiniz kıdemlim..."
"İyi iyi, çabuk öğreniyorsun. İlk dersin sadece saldırılarımı engellemek. Bir saldırımı bile engellersen bu günkü eğitimini burada sonlandıracağım. Merak etme, senin için tahta kılıç kullanacağım."
Mete'nin gözleri parladı. İçinden, "Sanırım bunu yapabilirim," dedi. İzabella bir şeyi unutmuş gibi araya girdi.
"Yalnız zırhın olmayacak!"
İzabella sinsi bir bakışla Mete'ye baktı. Mete'nin gözleri açılmıştı. Ejder ruhu hariç bedeninin hiçbir özelliği yoktu. İzabella, Mete'den acı çekmesini istiyordu.
Mete buz kılıcını çağırdı ve dikkatlice Izabella'yı izledi. İzabella seslice, "BAŞLIYORUM," dedi. Mete kılıcını göğsüne paralel tuttu ve beklemeye başladı. İzabella elindeki tahta kılıçla doğrudan kendine saldıracağını düşünüyordu. İzabella bir anda ortadan kayboldu. Mete şaşkınlıkla etrafını inceledi. Kılıcını hafifçe yere indirip, "Nerede bu kadı..." Mete sözünü tamamlayamadan suratına sert bir tekme patladı. Mete yediği tekme ile yere düştü. İzabella başında duruyordu. Bir ayağıyla Mete'nin göğsüne bastırdı.
"İLK DERS; GARDINI ASLA İNDİRME!"
Mete zor çıkan sesiyle konuşmaya çalıştı.
"Tahta kılıç ile saldırmayacaktın mı?"
"Ben tahta kılıç kullanacağım dedim. Tahta kılıç ile saldıracağım demedim!"
Mete bir kez daha kaderine lanet etti ve ayağa kalktı. İzabella gülen yüzüyle Mete'ye bakıyordu. Mete tekrar kılıcı eline paralel aldı. İzabella tekrar yok oldu. Mete etrafını dikkatlice izlerken önünde bir karaltı belirdi. Mete kılıcını kaldırsa da kılıç tahta kılıcı birkaç santimetre ile geçmişti. Mete tekrar acıyla yere yığıldı. Tahta kılıç karnına isabet etmişti. Mete yere yığılıp birkaç saniye öyle kaldı. İzabella gülen sesiyle konuştu.
"İKİNCİ DERS; KILICINI BEDENİNE YAKIN TUT. SALDIRACAK DURUMDA DEĞİLSİN, SADECE KENDİNİ SAVUN!"
Mete tekrar ayağa kalktı. Mete'nin ayağa kalkmasıyla İzabella tekrar yok olmuştu. Mete kılıcını bedenine yakın tuttu ve gelecek saldırıyı beklemeye başladı. Etrafını dikkatlice izlerken arkasından bir ses duydu, ama iş işten çoktan geçmişti. İzabella, Mete'nin iki ayağına sertçe vurdu ve Mete sırt üstü yere çakıldı. İzabella tekrar gülen sesiyle konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantasyOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...