Mete'nin gözleri korkuyla büyüdü. Bütün bedeni titremeye başlamıştı. Böyle bir ölüm isteyeceği en son şey olurdu. Böyle bir şeye kalkışmak bile deliliğin en büyük örneğiydi. Böyle bir enerjinin var olması bile yutkunmasına neden oluyordu. Bu soğuk kış gününde bile bedeninden damla damla terler dökülüyordu. Üzerinde bulunduğu buz tabakası çoktan erimişti. Alnındaki terleri ne kadar silmeye kalkışsa da durmadan deri gözeneklerinden damla damla terler oluşuyordu.
İzabella Mete'nin bu halini gördüğü anda konuşmayı bıraktı. Mete'nin deli gibi korktuğu açıktı. Bu konuyu fazla uzatmasının anlamı yoktu.
"Öhöm... Neyse... anladın galiba... Bugün toprak enerjisini çekmeyi öğreneceksin. Çünkü Altın Beden tekniğini uygulayabilmen için Toprak enerjisini ve Rüzgâr enerjisini eksiksiz bir şekilde toplamasını öğrenmelisin. Eğer bu teknikte ustalaşırsan enerji çekmeden bedeninde küçük değişiklikler yapabilirsin. Fakat büyük değişiklikler için iki enerjiyi de bedenine eksiksiz bir şekilde ekmen gerekiyor. İnsanların doğasında toprak elementi büyük rol oynar. Hatta bazı belgelerde insanların yaratılışında kullanıldığı bile söylenir. Senin yapacağın şey bedenini toprak elementi ile kaplayıp rüzgâr elementi ile şekil vermek... Fakat tıpkı bir heykeltraş gibi olmalısın. Dönüşeceğin şekli aklında bütün ayrıntılarını çizip ona göre şekil vermelisin, yoksa asla istediğin kişiye veya şekle dönüşemezsin."
İzabella cümlesini bitirdiği anda yavaşça gözlerini kapattı. Mete İzabella'nın ne dediğini az çok anlamıştı. Fakat yine de çok karışıktı. Yeni bir beden oluşturmak için bedenini tekrar oluşturması gerekiyordu. Bu cidden çok karışıktı. Tam olarak ne yapması gerekiyordu ki?
"Bu zor gibi görünüyor," dedi Mete kendi kendine. Vücut geliştirmek bir aptalın bile yapabileceği bir şeydi. Dövüş ve silah teknikleri tamamen yeteneğe bağlıydı, fakat bu teknik hem yetenek hem de akıl istiyordu. Sağlam bir hayal gücü olmadan bunu başarmak imkânsız gibi bir şeydi.
Mete düşünürken İzabella'nın etrafında kahverengi toz tanelerine benzeyen enerji tabakası sarmaya başladı. Yerden hortum gibi yükselen kahverengi enerji tabakası kısa süre içinde İzabella'nın bütün bedenini sardı. Bütün bedenini saran kahverengi enerjinin ardından küçük bir esinti oluştu. Mete kafasını esintiye doğru çevirmek istedi fakat bir anda esinti bütün yönlerden gelmeye başladı. Mete hızlıca elini gözlerine siper etti. Esinti bir anda büyümüştü ve kahverengi enerji gibi İzabella'nın bedenini sarmıştı. İzabella'nın bedenini saran rüzgâr enerjisi saydam beyaz renkteydi ve giderek bütün bedenini sarıyordu.
Bir anda bütün enerji yok oldu. Mete'nin gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Karşısında kendisi gibi küçük bir çocuk vardı. Kahverengi saçları uzun ve dağınıktı. Neredeyse saçları çenesine kadar geliyordu. Bunun yanında çok hafif çekik olan yeşil gözleri çok dikkat çekiyordu. Vücudundaki kaslar hafiften belli olmaya başlamıştı. Mete dikkatli gözlerle bu kişiyi incelemeye devam etti. Yerinden aniden kalkıp bu kişinin yanına yaklaştığında boylarının santimi santimine aynı olduğunu fark etti. Üstündeki kıyafetler bile aynıydı.
"Bu... ben miyim?"
"Evet, sensin..."
Mete'nin şaşkınlığı bir anda ikiye katlandı. Sesi bile aynıydı. Şu an kendi varlığından bile şüphe duymaya başlamıştı. Aynı yerde iki Mete vardı. Bu, aynı aynaya bakmak gibi bir şeydi. Fakat aynadaki yansıma seninle konuşamazdı. Bu tamamen ayrı bir olaydı. Mete'nin içinden vücudunu incelemek geçiyordu. Lakin bunu yapmasında sorun olur muydu?
"Dokunabilir miyim?"
İzabella gülümsedi. Gülümserken bile Mete'nin gülüşünün aynısını taklit edebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantasyOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...