"Nerede kaldın Mete?" diye haykırdı Yamtar. Çatık kaşları Mete'nin kalbini keskin bir kılıç gibi parçalıyordu. Sert gözleriyle düşmana bakar gibi Mete'ye bakıyordu.
Mete titreyen, korkak bakışlarla Yamtar'a baktı. Yamtar ile göz göze gelmemeye çalışsa da bu imkânsız gibi bir şeydi. Yamtar'ın sert gözleri Mete'ye korku salıyordu. Mete'nin üzerinde kurduğu baskı, Mete'nin bedenini ağırlaştırıyor, bedenindeki bütün enerjiyi yok ediyordu.
Mete'nin bütün yüzü ve elleri kan içinde kafasını güçlükle kaldırdı. Ghost'un da Mete'den eksik kalan bir yanı yoktu. Sanki yedikleri yemeği ağızları dahil tüm bedenleriyle yemişlerdi. Yüzlerinden akan kan göğüslerine doğru süzülüyordu. Böyle yemek yemeleri Yamtar'ı iyice sinirlendiriyordu. Çünkü kendisi yemek yerken dudaklarının etrafında bile kan pıhtısı bırakmazdı. Yemekten sonra güzelce silerdi. Sadece elleri hafiften kana bulanırdı.
Mete'ye kıyasen Ghost gayet sakindi. Mete yüzündeki kanı bir şeylere silmeye çalışırken Ghost gayet sakince Yamtar'ı dinliyordu. Ne kadar kaba konuşsa da kendisi için bir sıkıntı yoktu. Ne de olsa fırçayı o yemiyordu.
"SANA DAHA KAÇ KERE SÖYLEMEM GEREK METE! BİR ŞEYİ DE DÜZGÜN YAP! BİR YEMEĞİ BİLE DOĞRU DÜZGÜN YİYEMİYORSUN! BİR DE ÜSTÜNE EĞİTİME GEÇ KALIYORSUN! SANA DEMEDİM Mİ BİR DAHAKİNE AFFETMEYECEĞİM DİYE! EĞİTİMİN BİTER BİTMEZ ARALIKSIZ ÜÇ YÜZ TANE ŞINAV ÇEKECEKSİN... VE GHOST DA SENİN SIRTINA OTURACAK!!"
Ghost'un yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Bu kadar zarara karşılık bir de kârlı çıkmıştı.
Mete çaresizce kaderine lanet etti. Bir nevi Ghost'un yüzünden geç kalmıştı. Gördüğü her canlının peşinden koşuyordu. Mete ona yetişmek isterken yine eğitime geç kalmıştı.
Mete üzgün ve korkak bakışlarla Yamtar'a bahaneler uydurmaya başladı;
"Şey... Yamtar Amca, Ghost ile ava çıkmıştık. Çok güzel bir tavşanın peşine takıldık, ağaçların üzerinde yan koşuyordu. Çok güzel kürkü..."
Yamtar öfkeyle kükredi.
"NEYSE! ŞU AN HİÇBİR MAZERET UMRUMDA DEĞİL!!"
Yamtar derin bir nefes aldı. Biraz da olsa sakinleşmişti.
"Artık silah sanatlarına geçebiliriz. Dövüş sanatlarına tamamen hâkim olamazsan da zamanla tamamen hâkim olabilecek kadar güçleneceksin. Bu tamamen sana kalmış bir şey. Ne kadar dövüş ve silah sanatları öğrenilse de hepsinin gerçek amacı aynıdır; hız, çeviklik ve güç. Bu yüzden istediğin kadar dövüş veya silah sanatı öğren, bu stilleri birbirleri ile harmanlamadığın sürece sadece bir yere kadar seni güçlü kılacaktır...
Silah sanatları dövüş sanatlarından daha kapsamlı ve daha zordur. Dövüş sanatları stillere ayrılırken silah sanatları tarzlara ayrılır. Çoğu dövüşçü kendi tarzını oluşturur ve kendi tarzıyla dövüşür. Arkasından gelen yeni nesil ne kadar onların tarzlarını kullandıkça eksik kalan yerlerini tamamlamak için uğraşırlar. Bu sayede silah sanatları oluşur...
Bugün kılıç sanatlarını öğrenecek ve kendi tarzını oluşturacaksın. Tabii kendi tarzını bir günde oluşturmaya çalışmak imkansızdır. Birçok savaşçının tarzlarını harmanlaması ve üstüne de kendilerinin bir şeyler koyması gerekir. Ancak böylelikle gerçekten güçlü olabilirsin."
Mete iri cüsseli adamı dinlerken nefes almayı bile unutuyordu. Yamtar'ın güçlü sesi sanki Mete ile savaş halindeydi. Sözleri sert ve gür çıkıyordu. Asker sıfatını taşıdığı kadar da iyi bir öğretmendi.Ghost az uzağındaki kayaya narince zıpladı. Havada süzülürken sarı saçları ve narin bedeni yavaş yavaş yok olup iri ve güçlü bir kurda dönüşüyordu. Dört ayağıyla kayaya narince basarken yüzündeki asil ifade kralları kıskandıracak nitelikteydi. Sakin ve yorgun bir tavır ile kuyruğuyla bedenini sarıp uyuma pozisyonu aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantastikOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...