37. Bölüm

611 77 7
                                    


Günler o kadar hızlı geçiyordu ki farkına varmak bile imkansızdı. Hava çoğunlukla kapalı olduğu için günler birbirine benziyordu. Mete, öğrenmeye çalıştığı tekniği neredeyse kavramıştı. Ruh enerjisini uzun bir süre rüzgâr elementine dönüştürmeyi başaramasa da bir gün esen rüzgârı dinleyerek bunu başarmıştı. Vücudun etrafını yalayarak geçen rüzgârın ahengi Mete'nin kalbine işlemişti. O an gözlerini kapatıp sadece rüzgârı dinlemişti. Bu bir arkadaşlık gibiydi. Rüzgârı dinleyip anlamadan onu kullanmazdı. Bütün bedenini rüzgârın keskin pençeli kollarına bırakmak zorundaydı. Bunu anlaması geç olmamıştı, fakat rüzgâr hemen Mete'nin kollarına atlayacak değildi. Önce tüm bedeninde onu sindirmeliydi. Ardından rüzgâr ile bir olmalıydı. Böylelikle rüzgâr elementi, ruh enerjisi ile birleşerek bütün sınırları yok edecekti. Bunu her ruh kullanıcısı yapmak zorundaydı. Tabii en zor olan diğer elementleri kullanabilmekti. Ruh enerjisi bir kere rüzgâr elementini kabul etti mi, diğer elementleri reddederdi. Çünkü iki zıt insan aynı evde yaşayamazdı. Sürekli birbirleriyle kavga edecekleri için olan eve olurdu. Zamanla ev harap olur, hatta yok olurdu. Bunu başarabilen insanların tek farkı evinin çok sağlam olmasıydı. Yani ruh enerjisi güçlü olan insanlar diğer elementlere boyun eğdirebilirlerdi. Bu tamamen içindeki güce bağlıydı.

....

"Sonunda başardım, Yamtar Amca!"

Mete, mutlulukla Yamtar'ın yanına koştu. Mutluluktan uçuyor gibiydi. Mete'nin yüzündeki gülüş, Yamtar'ın bile içini ısıtmıştı. Bir de Yamtar'a doğru koşarken karla kapanmış çukurlara basıp tökezlemesi yok mu, Yamtar'ın iyice hoşuna gidiyordu.

Yamtar ciddi bir bakışla Mete'ye baktı.

"Hemen sevinme, tekniği tamamlamış değilsin. Şimdi daha zor bir şey öğreneceksin! Dönüştürmeye başardığın rüzgâr elementini kendi vücuduna doğru çekip bedeninin etrafına yayıp içine çekmelisin. Yoğunluğu artan rüzgâr elementi vücuduna zarar verebilir. Ancak rüzgâr elementini kontrol etmeyi başarırsan sağlıklı bir şekilde bu elementi kullanabilirsin..."

Mete, kendinden emin bir şekilde Yamtar'a baktı. Yüzünde kendine güvenen bir ifade vardı. Çünkü içinden hep aynı kelimeler geçiyordu.

"Bende başarabilirim!"

Mete, birkaç adım geri çekilip tekniği uygulamaya başladı. Çizilen çizgi sadece öğrenmek amaçlı olduğu için defalarca çizmek gereksizdi. Bir kere yapabildin mi bir daha çizmeye gerek yoktu. Çizilen çizginin asıl amacı, beyninin çizgiyi algılayıp ona göre ruh enerjini salması içindi fakat bir kere kavradın mı bir daha çizmene gerek yoktu.

Mete, vücudundan ruh enerjisini salmaya başladı. Vücudundan çıkan ruh enerjisi, Yamtar'ın ruh enerjisinden bile yoğundu. Belki zamanla yoğunluğu daha da artabilirdi, lakin Yamtar bu konu hakkında Mete'ye hiçbir şey söylemiyordu. Çünkü bazı şeyleri söylememek en iyisiydi.

Mete'nin bedeninden çıkan sarı renkteki ruh enerjisi gökyüzüne kadar ulaştı. Mete, bedenini zor tutuyordu. Çünkü ruh enerjisi karşıdaki kişiye baskı yaptığı gibi kendisine de baskı yapıyordu ama kendi ruh enerjisine alışınca her şey daha kolay olmaya başlıyordu.

Mete, gökyüzüne ulaşan ruh enerjisini rüzgâr elementine dönüştürmeye başladı. Rüzgâr elementine dönüştürürken hala ufak sorunlar yaşıyordu. Fakat sonuç olarak başarıyordu. Zamanla daha kısa sürede başarabilirdi.

Mete terlemeye başladı. Vücudundan yaydığı ruh enerjisi kısa sürede tükenmeye başlıyordu. Ne kadar hızlı yaparsa o kadar iyiydi. Çünkü ruh enerjisi şu anda musluktan akan su gibi hızlı akıyordu. Dişlerini sıkarak ruh enerjisini rüzgâr elementine dönüştürmeye devam etti. Soğuk kış gününde bile alnında akan terler kirpiklerine doluyor, göz yaşı gibi yere süzülüyordu.

Ragnarok (Boyut Kırılması)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin