Mete ayağına gelen bir taşa sertçe vurarak bir küfür daha savurdu. Yüzünden adeta öfke akıyordu. Çoktan gece olmuştu. Karanlıkta yürürken Mete'nin sesi hayvan sesleriyle karışıyordu.
"LANET OLASI KADIN YİNE BENİ KANDIRDI. DUYGU YOKSUNU İĞRENÇ KADIN. BÖYLE BİR VARLIK NASIL DÜNYAYA GELMİŞ OLABİLİR!"
Mete kısa bir süre daha küfrederek yürüdükten sonra az uzağındaki meşalelerle çevrelenmiş dövüş alanını gördü. Ringin etrafı mavi renkte yanan meşalelerle çevrilmişti. Oldukça büyük bir alandı. Buna rağmen gerçek dövüşler için oldukça küçük bir alan sayılırdı.
Mete meraklı ve yavaş adımlarla meşalelere doğru yürümeye başladı. Ringin hemen yanında büyük bir kayanın üzerinde sol ayağını büyük kayadan yere doğru bırakmış bir ayağını kayaya dayayıp elini de dizine dayamış Yamtar görünüyordu. Gayet sakin görünüyordu. Gökyüzünde parlayan dolunay hafifte olsa Yamtar'ın sert yüzünü gösteriyordu.
Mete yavaş adımlarla ringe yaklaştı. Ringin içinde bir kız yerde lotus pozisyonunda oturmuş meditasyon yapıyordu. Kırmızı uzun saçları bir gözünü kapatmış, diğer gözünü iyice ortaya çıkarmıştı. Yüzü gayet huzurlu ve bir o kadar da sevimli görünüyordu. Bedeni ince ve narin. Bembeyaz bedeni yanan meşalenin mavi ateşinde bile hâlâ bembeyaz görünüyordu.
Rasa yeni uyanmış gibi o narin gözlerini açtı. Mete Rasa'yı izlerken nerede olduğunu bile unutmuştu. Sadece gözlerini dört açmış Rasa'nın ihtişamını izliyordu.
Rasa elini yere koyup destek alarak oturduğu yerden kalktı. Sanki gözlerinin içinde kırmızı güller açmıştı. Mete'nin yüzüne gülümserken Mete'nin yüzü giderek kızarıyordu.
Yamtar kalın sesiyle Mete'nin en savunmasız olduğu anda kükredi.
"RİNGE GİR!"
Mete o kadar dalmıştı ki kulağının içinde patlayan sesle korkudan yerinde zıplamıştı. Rasa Mete'ye bakarken gizlice kıkırdıyordu.
Mete kaşlarını çatarak ringe girdi. Rasa'nın nasıl bir canavar olduğunu biliyordu. Büyücü olmasına rağmen fiziksel saldırıları bile güçlüydü. Mete'yi sadece bir eliyle engelleyip tek vuruşla yenmişti. Bu mağlubiyet Mete'nin kalbinde büyük bir yara açmıştı. Bu kadar güçsüz olmak duygularını yerle bir etmiş, gururunu yıkmıştı.
Mete önceden olanları düşünürken beynine yavaş yavaş ağrılar giriyordu. Öfkesi sanki beynini yakıyordu. Buna rağmen Rasa'nın bir suçu olmadığına inanıyordu. En büyük suç kendisinindi. En çok kendine kızıyordu. Güçsüzlüğüne kızıyordu.
Mete yavaş adımlarla Rasa'ya yaklaşmaya başladı. Rasa da aynı eylemi uygulayıp Mete'ye yaklaşmaya başladı. Bu savaş başka olacaktı. Bu kez güç toplamak yasaktı. Dönüşüm geçirildiği gibi savaş başlayacaktı.
Mete ve Rasa aralarında bir metre kalana kadar yürüdüler. Mete rakibine sert gözlerle bakıyordu. Buna rağmen Rasa hâlâ gülümsüyordu. Bu rakibini küçümsediği anlamına geliyordu.
Mete iyice sinirlenmişti ama savaşın başlamasını bekliyordu. Rasa'nın ne kadar güçlü olduğunu bildiği için kazanma gibi bir amacı yoktu ama ona bütün gücünü gösterecekti. Gerekirse ölene kadar direnecekti.
Yanan meşalenin ışığında ring gereği kadar aydınlıktı. Mete ve Rasa nefeslerini tutmuş, Yamtar'ın dövüşü başlatmasını bekliyorlardı.
Yamtar'ın sesi bu sefer gayet doğal ve sakin çıkmıştı. Hatta sözlerinde herhangi bir duygu belirtisi bile yoktu.
"Başlayın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantasiaOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...