Mete'nin hafif esen meltemde ağzına kadar uzamış, kirli saçları yavaşça dağılıyordu. Bütün vücudu kan ve toprak içindeydi. Yüzü tanınmayacak haldeydi. Yeşil gözleri çoktan kapanmıştı. Göğsünde ve bacaklarında kocaman iki yanık izi vardı. Adeta o bölgeler kömür gibi kararmıştı. Yere düşerken sırtının ve kollarının etleri parçalanmış, dört tırnağı kopmuş, kopan yerlerden kanlar akıyordu.
Buna rağmen Mete'nin yüzünde hafifte olsa bir gülümseme vardı. Sanki ne olacağını biliyor gibiydi.
Rasa gökyüzüne korkuyla bakarak, "Bu da ne?" dedi. Gökyüzündeki karanlık bütün dünyayı kaplıyordu. Şu an bulundukları gezegenin yüz ölçümü Mete'nin doğduğu gezenler birkaç kat daha büyüktü. İçinde sonsuz ormanlar ve bozkırlar bulunduruyordu. Gökyüzündeki siyah zırhla kaplanmış gibi kalın deriye sahip, boynundan başlayarak kuyruğuna kadar koyu kırmızı lavlar görünen ejderha cehennemden çıkmış gibi görünüyordu.
Karanlık Lord güçlü bir çığlık attı. Rasa kulaklarını kapatıp yere çöktü. Karanlık Lordun güçlü çığlığı dört bir yana yayılıyordu. Bütün hayvanlar bir bir yere düşüyor, bütün canlı varlıklar bir bir kuruyordu.
Bütün dünya karanlığa gömülmeye başladı. Karanlık Lordun öfkeli çığlıkları kuruyan dünyanın dört bir yanında yankılanıyordu.
Rasa korkuyla titrerken kuruyan ormanın içinden güçlü bir uluma sesi duyuldu. Kurttan gelen güçlü ses gittikçe uzuyordu. Sesin şiddeti azalmak yerine iyice artıyordu. Rasa korkuyla kafasını ormana doğru çevirdi. Gördüğü manzara karşısında neredeyse küçük dilini yutacaktı.
Kafasını çevirdiğinde bir kurt Mete'nin yanı başında duruyordu. Ulama sesinden sonra daha bir saniye bile geçmemişti.
Kurt, Mete'nin yüzünü yalarken gözlerinden sürekli küçük yaşlar düşüyordu. Mete'nin tepkisiz kaldığını görünce burnuyla Mete'nin kafasını oynatmaya başladı. Yine Mete herhangi bir tepki vermedi.
Yeşil gözlü kurt başını gökyüzüne kaldırarak Karanlık Lorda baktı ve uzunca uludu. Ardından yavaşça kafasını Rasa'ya çevirdi. Sert gözleri Rasa ile kesişmişti. Rasa'nın çoktan yüzü beyazlamaya, rengi atmaya başlamıştı. Ghost'un gözleri bıçak gibi keskindi. Adeta Rasa'nın kalbine saplanıyordu.
Ghost'un kahverengi tüyleri giderek siyaha dönmeye başladı. Boyu uzamaya, dişleri büyümeye başladı. Etrafında dalgalanan karanlık enerji gözle görülecek kadar fazlaydı.
Rasa kaçmak için hareketlense de Ghost, Rasa adımını bile atmadan Rasa'ya ulaştı. Gözlerinde ölüm ve nefretin korkunç birleşimi vardı.
Rasa kürklü olan güçlü ve uzun elini Ghost'a doğru salladı. Ghost beklemeden Rasa'nın kürklü elini bir vuruşta dört pençesiyle dört parçaya ayırdı. Rasa kolundan kalanları tutmaya çalışıyordu. Durmadan acı ile inliyordu.
Dünyayı saran karanlık enerjinin bir parçası Mete'nin bedenine doğru akmaya başladı. Karanlık, Mete'nin bedeninin etrafında yarı saydam siyah bir bariyer oluşturuyordu.
Rasa diğer eliyle Ghost'a durmadan ateş topları atıyordu, ama Ghost'un hızına yetişmek imkansızdı. Rasa giderek terliyor, bedeni güçsüzleşiyordu. Buna rağmen Ghost, Rasa ile oyun oynar gibi sürekli onun etrafında dönüyordu.
Rasa son ateş topunu attıktan sonra önünde bir silüet belirdi. Ghost, keskin bakışlarıyla bir kere daha Rasa'ya bakıp Rasa'nın üzerine atıldı. Rasa'nın bitmeyen çığlıkları durmadan yankılanırken Ghost, kocaman ağzını açtı. Ağzı, Rasa'nın kafasını kolayca ağzına alabilecek kapasiteye sahipti.
Rasa korkudan kendi sesini bile duyamaz olmuştu. Uzun ve ince çığlıkları kurumuş ovada yankılanırken bir zaman sonra bağırdığını bile unutmuştu. Rasa çığlıklara devam ederken ufak bir ok, Ghost'a saplandı. Ghost'un gözleri yavaştan kapanmaya başladı ve yere düştü. Rasa bir anda çığlığı kesti ve korkuyla dev cüsseli Ghost'un altından çıkmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ragnarok (Boyut Kırılması)
FantasyOn yaşında, Ulu Ata tarafından farklı bir boyuta ışınlanan Mete, kendi isteğiyle Ulu Ata'nın eğitimini kabul eder. Bu dünyada, en büyük eğiticilerden biri olan ve aynı zamanda Ulu Ata'nın öğrencisi olan Yamtar ve İzabella, Mete'nin eğitimini üstlen...