55. Bölüm

306 40 5
                                    

Yamtar, uzun süredir kapalı olan gözlerini son bir depremin ardından açtı. Artık gökyüzünde aşılmaz bir sarsıntı vardı. Çıplak gözle bile çok açık görülebiliyordu. Fakat sarsıntıların arkasına saklanan sessizlik hâlâ dinmemişti. Bu son depremdi. Lakin ortada görünen hiçbir şey yoktu. Buna rağmen Yamtar, yavaşça bağdaş kurduğu ayaklarını çözüp kafasını gökyüzüne kaldırdı. Bir şahinden daha keskin gözleri, gökyüzünü bir bıçak gibi her yanını kesiyordu. Gözleri durmadan bir sağa bir sola dönüyordu. Sanki her detayı inceliyor gibiydi ve gökyüzünde bir şeyler arıyordu. Yamtar dişlerini birbirine sürmeye başladı.

"Geliyorlar... Doksan bin... Evet, o kadar olmalılar."

Yamtar, gözlerini biraz daha keskinleştirip gökyüzündeki küçük siyah noktaya dikti. Siyah nokta ile arasında inanılmaz derecede uzun bir mesafe vardı. Fakat bu normal değildi. Yamtar derin bir nefes alıp elinde uzun siyah kılıcını oluşturdu. Gözleri kapalıydı ve gayet sakindi. Elinde tuttuğu kılıcı bir an iyice sıktı. Yavaş yavaş nefes almaya başladı. Artık nefes seslerini kendi bile duyamıyordu. Bu bir teknik olabilirdi ya da sadece kendini sakinleştiriyordu.

Yamtar, yavaşça elini kaldırdı. Kılıcı sıkarken eli bir yumruk gibi şekil almıştı. Hem eline hem kılıcına bakarken bir anda kılıcıyla birlikte adeta bir rüzgâr gibi arkasına dönüp kılıcını savurdu ve çıkan kıvılcımlar bir havai fişekten bile daha fazlaydı. Adeta iki kılıç birbirini eritmişti. İki güç de devasaydı. Bu bir savaş değildi. Bir yıkımdı. İki devasa gücün yok edişiydi.

Yamtar, metrelerce geri sürüklendi fakat yere düşmemişti. Ölüm saçan sert gözlerini karşısına diktiğinde hemen uzağındaki mavi giysi dikkatini çekti. Adeta bir örtü gibi bütün bedenini kaplamıştı. Fakat yüzü gayet net görünüyordu. Lakin bu yüzü değildi! Yüzünde garip bir maske vardı. Adeta gülen bir yüzü andırıyordu. Bu maskeye rağmen kan kırmızısı gözleri maskenin altından bile parlıyordu.

Yamtar, yavaşça gözlerini aşağı eğdi. Maskeli adamın garip bir pantolon giydiğini fark etti. Dörtgen pantolon, kırmızı, kahverengi ve siyah renklerden oluşuyordu. Çok garip birisine benziyordu. Kırmızı saçları kalın örgülerle süslenmiş, altın renginde tokalarla donatılmıştı. Yine de bir kadından çok erkeği andırıyordu.

Yamtar'ın önünde duran maskeli adamın yüzünde derin bir gülümseme oluştu. Kan ile kaplanmış iri dişleri bir an çok net görünmüştü. Yamtar, dişlerini sıkıp aynı anda elinde ay gibi parlak bir yay oluşturdu. Kirişi çektiği anda güneş gibi parlayan oklar kirişin üzerinde oluşmuştu. Yamtar, oku bıraktığı anda karşısındaki adam bir anda rüzgâr gibi sıyrılmıştı. Yamtar, durmadan çektiği kiriş ile görünmeyecek kadar hızlı oklar fırlatıyordu fakat kırmızı gözlü adam üzerine doğru ustalıkla oklardan sıyrılarak koşuyordu. İnanılmaz bir seviyedeydi.

Yamtar, adamın yaklaşmasıyla birlikte oku bırakıp elinde üç metrelik kendi boyundaki iri bir kılıç oluşturdu. Kılıcı savurmasıyla adamın kılıcı, bu güçte bir kılıca dayanamayıp sürüklenerek metrelerce uçtu. Fakat tam durduğu yerde ayaklarının üzerine düşmüştü. Adam, gözlerini gökyüzüne kaldırdığında Yamtar'ın iri vücudu güneşi kapamış, adamı karanlığa boğmuştu. Yamtar, iri kılıcını bir balyoz gibi adamın üzerine indirdi. Fakat adam, saniyelik bir hareketle ikiye bölünmekten kurtulmuştu. Adam, kurtulduğu anda ceketinin içindeki bıçaklardan üç tanesini Yamtar'a doğru fırlattı. Fakat Yamtar, aynı anda kılıcını bırakıp elinde daha küçük bir kılıç oluşturmuştu. Tek sallayışta üç bıçağı birden etkisiz hale getirdi. Lakin arkasından gelen kılıcı bir anlığına da olsa fark etmemişti. Kılıç darbesinden biraz da olsa kaçabilmişti. Fakat sırtında ince bir çizgi bırakmıştı.

Yamtar, tek adımda metrelerce uzaklaştı. Tekrardan ölüm saçan gözlerini karşısındaki adama kenetleyip, yüzünde ince bir gülümseme belirdi.

"Güçlüsün!"

Adamın yüzündeki gülümseme neredeyse Yamtar'ın gülüşüne denkti, fakat anlamsız bir şekilde içi boştu. Yamtar, gardını bir an bile düşürmeden sessizce adamı izlemeye başladı. Hareketlerini görmek istiyordu, fakat şu anda adam da hareketsiz bir şekilde onu izliyordu.

"SEN NESİN?"

Yamtar, bağırarak karşısındaki rakibinin sessizliğine karşılık verdi. Halen konuşacağını düşünmüyordu, fakat adam bir anlığına üstündeki örtünün bir ucundan tutup saygılı bir şekilde eğildi. Giysinin altında birçok silah bulunuyordu. Buna rağmen adam ilk kez sessizliğini bozdu. Sesi görünüşü gibi iğrençti.

"Üzgünüm, kendimi tanıtmadım. Ben Sekiz Şeytan Lordundan biri olan ŞEYTAN LORDU KÂVİR! Şimdi ordumla birlikte bu dünyayı yok edeceğim. Ve sizi..."

Yamtar, aldırış etmeden gülümsemeye başladı. Neredeyse kahkaha atacak gibiydi.

Kâvir, tepki vermeden Yamtar'ı izlemeye başladı. Bu kadar komik olan şeyin ne olduğunu çok merak ediyordu.

Yamtar, sonunda keskin gözlerini bir kez daha Kâvir'in gözlerine dikti.

"Demek Şeytan Lordusun ha! Bak işte bu gerçekten çok komik! Şimdi de rütbelere mi ayrıldınız? Gerçi fark etmez! Fakat gerçekten şeytan olmana sevindim... Ve burada bizden başka hiç kimsenin olmamasına..."

Yamtar, bir anda elindeki kılıcı yere bıraktı. Kâvir, sorgusuzca Yamtar'ı izliyordu. Yamtar garip bir şekilde özgüvenli görünüyordu. Fakat Kâvir, bir süreden sonra dayanamayarak bir anda ileri atıldı. Bedenini saran örtüyü kaldırıp eline gelen ilk kılıcı çekip Yamtar'ın bedenine doğru salladı. Fakat yine güçlü bir kıvılcım çıkmıştı. Lakin Yamtar'ın elinde herhangi bir kılıç yoktu. Kâvir, kan kırmızı gözlerini kaldırıp Yamtar'ın ölüm kokan gözlerine baktı. Gözleri bembeyazdı. Aslan yelesi saçları alev gibi yanıyordu ve dalgalanarak sürekli hareket ediyordu. Kâvir, gözlerini elindeki kılıca çevirdi. Yamtar'ın uzun tırları, Kâvir'in kılıcını tutuyordu. Yamtar, şeytanlaşmış yüzüyle kocaman gülümsedi. Dudakları neredeyse kulaklarına değecekti.

"Bende uzun zamandır gerçekten acıkmıştım!"

Kâvir, bir anda metrelerce geri çekildi. Elimdeki kılıcın çeliği neredeyse çürümüştü. Ortasında kocaman bir çukur oluşmuştu. Kâvir, kılıca aldanmadan Yamtar'ın yüzüne bakmaya başladı. Nedensizce elleri titriyordu.

Yamtar, yavaşça Kâvir'in üzerine yürümeye başladı. Fakat Kâvir, Yamtar'ın her adımında bir adım geri çekiliyordu.

"Demek beni tanıdın Şeytan Lordu. Fakat bunun önemi yok! Önce senin kalbini yiyeceğim!"


Yamtar, kurumuş toprağın üzerinde yürürken, bir anda gökyüzünde uçuşan toz taneleriyle birlikte yok oldu. O kadar sessizdi ki toprak bile oynamamıştı. Kâvir, gözlerini etrafına çevirdi. Yamtar hiçbir yerde görünmüyordu. Kâvir, gözlerini uzaklara diktiği anda ensesinde garip bir ıslaklık hissetti. Kâvir aynı anda kılıcını savurmuştu. Yamtar saldırı karşılamak yerine geri çekildi. Tek adımda metrelerce geri süzülmüştü. Kâvir, bir anda tekrardan hücuma geçti. Elindeki iki kılıçla birden Yamtar'ın üzerine koşarken önceden yüzlerce bıçak yolluyordu. Yamtar, sadece vücudunu birkaç santimetre yana kaydırarak bütün kılıçlardan sıyrıldı. Kâvir, bunu fırsat bilerek bir anda kılıcını Yamtar'ın boynuna salladı. Fakat Yamtar aynı anda eğilip, Kâvir'in bedenine indirdiği yumrukla Kâvir'i yüzlerce metre fırlatmıştı. Kâvir, toprağa sürünerek yerde uçarken kendini durdurmak için kılıcını yere sapladı, fakat Yamtar'ın tonluk ayağı tam yüzünün ortasına belirmişti. Kâvir, kilometrelerce uzağındaki koca dağa değip, dağın içinde metrelerce delik açtı. Kâvir, kollarını sallayıp tek adımda açtığı mağaradan çıktı, fakat tam önünde Yamtar duruyordu. Elinde bir dağ büyüklüğünde siyah bir balyoz tutuyordu. Kâvir'in kırmızı gözleri bir an büyüdü. Bu olamazdı. Bu imkansızdı. Böyle bir silahı kimse kullanamazdı. Yamtar'ın küçümseyici bakışları bir an Kâvir'in yüzüne düştü.

"Demek Şeytan Lordu! Geber!"

Dağ büyüklüğündeki balyoz yavaş yavaş inmeye başladı. Kâvir geri adım atmasına rağmen balyoz tam üzerine geliyordu. Çok sürmeden koca balyoz Kâvir'in üzerine düştü. Yamtar, sakince balyozu elinden bıraktı. Bedeni eski haline dönmüştü. Yamtar, sakince balyozun toz olmasını beklerken, ayaklarını bir şey tuttu. Yamtar, hızlıca kafasını yere çevirdi. Bunlar Kâvir'in elleriydi. Kâvir, bir anda Yamtar'ı yer altına çekti. Yamtar'ın girdiği delikten lavlar fışkırmaya başladı.

Ragnarok (Boyut Kırılması)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin