~SERSERİ~9

3.2K 96 0
                                    


Saat:05.56
"Onur'u da alsa mıydık konuşmaya?"
"Geç oldu çoktan yatmıştır, hem bu hafıza işine ne diyorsun?"
"Valla hiçbir fikrim yok, nasıl olacak nasıl düzelecek? Onur'un ailesi var mı Dilara?"
"Bir babası ve kız kardeşi var bildiğim kadarıyla."
"Hastaneye gelen o adamla yanında ki kardeşi olabilir mi?"
"Hiç yüz yüze denk gelmedik bilmiyorum."
"Görüntülü konuştuğumuz iyi oldu, ara sıra bunu yapmamız gerekiyor."
"Kesinlikle." dedim ve etrafıma bakındım. Sürahi de ki su bitmişti, deli gibi susamıştım. O sırada Dilara aldığı elbiseyi gösteriyordu. Lacivert , askılı beyaz işlemeleri olan güzel bir elbiseydi.
"Harika gözüküyor."dedim ve yataktan çıktım. Mutfağa ilerledim, sürahiyi doldurmak yerine bir şişe alıp odama yönelecektim.
"Bir de bu ayakkabıları aldım, baloya hazırlık gibi düşünebiliriz."
"Daha 11 sınıfız? Daha çok var baloya?"
"Olsun dolapta bulunsun, ha bu arada ben artık kapatıyorum malum Cenk ile buluşacağım"
"Hey sabah 6 olmak üzere ve sen dışarı mı çıkacaksın?
"Cenk ile güneşin doğuşunu izleme kararı aldık, ondan bu kadar erken gidiyorum."
"Ha bende sabah sabah sapıttı sandım."
"Görüşürüz"dedik ve kapadık. Gerçekten deliydi. Güneşin doğuşunu izlemek için bu saate kadar benimle konuşmuştu. Dilara gerçekten tuhaftı. Ayrıca sevgilileri daha da bir tuhaf da denilebilirdi. Kendimi odama atmayı planlarken annemin odasından sesler duydum.  Daha çok bağırış sesiydi. Hey neler oluyordu?

Kapıya yaklaştığımda annem biriyle konuşuyor gibiydi, sesi yüksek ve sinirli çıkıyordu. Ya telefonla konuşuyordu ya da karşısında biri vardı. Ki bana göre birinci ihtimal daha yüksekti. Hangi deli bizim eve bu saatte gelirdi ki?

"Anne?"
Annem aniden bana döndü, ışık açıktı ve annemin gözleri kıpkırmızıydı. Ağlamış mıydı? Hey yine ne olmuştu?

"Seni sonra arayacağım"

Hemen telefonu kapayıp bana döndü, göz yaşlarını silmiş ama halen belli oluyordu. Ne olmuştu yine? Deli gibi merak ediyordum.

"Anne yine ne oldu?" Annem bana gülümsedi, ama bu gülümseme diğerlerine göre daha farklıydı. Sanki acı gülüşüydü bu. Her şeyi bilmesine rağmen zoraki bir gülümsemeydi. Eliyle yatağı işaret etti. Sırtını yatağın başlığına dayadı, yanına ilerledim. Bana sıkı sıkı sarıldı, bende ona. Sanki hiç bırakmayacak umuduyla. Annem sorumu cevaplamamıştı, sanırım anlatmak pek istemiyordu ya da şuan da bu anı bozmak istemiyordu. Bazen isteriz ya sonuna kadar hep böyle kalsa, işte o günde öyle dedim. Soruların cevapları kalsın bir süreliğine ve ben bu anın tadını çıkartmak üzere uykuya dalmak istedim. Annemin mırıldanışı kulaklarıma ilişti.

Sen hep benimle kalacaksın, seni asla bırakmayacağım."

^^^
Duş almış olmanın verdiği rahatlığıyla yatağa attım kendimi. Tek sorun okula hazırlanmak zorunda olduğum gerçekti. Aynanın karşısında beklediğim görüntü yoktu, dün gece uyumadığım için göz altlarım bana ordan göz kırpıyordu, gardroptan klasik siyah üst ve siyah pantolon aldıktan sonra direk üzerime geçirdim. Siyah şeyler, her zaman favoriydi. Bir kapatıcı ve maskarayla tüm günüm şenlenebilirdi. Dudak parlatıcısını da sürüp odadan çıktım. Annem evden çoktan çıkmış olmalıydı, bana bıraktığı böreklerden atıştırıp evden ayrıldım. Kulaklığı takıp şarkıyı dinlemeye koyuldum.

K-391-Ignite

Fireflies, a million little pieces
Feeds the dying light, and brings me back to life
In your eyes, I see something to believe in
Your hands are like a flame, your palms' the sweetest pain

Let the darkness lead us into the light
Let our dreams get lost, feel the temperature rise
Baby, tell me one more beautiful lie
One touch and I ignite
Like a starship speeding into the night
You and I get lost in the infinite lights
Baby, tell me one more beautiful lie
One touch and I ignite

~SERSERİ~ YENİDEN YAZILIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin