'Onur'un yanında oturan kadın ile adamın konuşması temsili resim'
"Çay bana gerçekten çok iyi geldi, valla rahatladım." Bugün ki aşk acısını çeken Dilara şimdi ne hallerdeydi.
"Valla öyle, sizinle de sohbet ediliyormuş meğer."diyen Kaan'a dönüp baktım. Ne çabuk kaynaşmıştı bunlar. Bir de döndüm Ateş'e baktım. Tam bir sopsoğuk duran çay gibiydi, ne içerdiniz ne de keyif alırdınız. Telefondan başını kaldıramamıştı ki. Bende mal gibi etrafı süzüyor, bazen telefonumla ilgileniyor bazen de Dilara ve Kaan'ın konuşmalarına kulak asıyor gibi yapıyordum. En iyisi Onur'un yanında oturmaktı gerçekten, böyle bir ortam da kalacağıma gider Onur'un yanında kös kös otururdum.
"Ben Onur'un yanına geçiyorum."dedim ve kalktım. Kafa sallayıp birazdan kendilerinin de geleceğini söylediler. He diyip ilerledim. Kesin gelirlerdi, sohbetlerinden başlarını kaldırabilirlerse gelirlerdi.Onur'un odasının önüne gelmiştim. İçeride ki kadın yoktu. Onur da telefonuyla ilgileniyordu. Tam zamanı diye düşünerek içeri girdim. Onur beni gördükten sonra telefonu yanında ki çekmecenin üstüne koyup bana gülümsedi. Yanına yaklaşıp oturdum, daha iyi görünüyordu. En azından yüzünde ki bir kaç morluk daha iyiydi.
"Nasılsın?"
"İyiyim."
"Burdan ne zaman çıkacağım?"
"Bunu bende bilmiyorum Onur ama en yakın zamanda sen buradan çıkacaksın." Sonda ki kelimeleri söylerken sanki biraz mırıldanarak söylemiştim. Onur'un bir an önce kendine gelmesi gerekiyordu. Hala kazanın nasıl olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştı. Sadece tahmin yapıyorlardı."Kısa süreli olsa da seni görmek için geldim, buraya girmek için izin almadım. O yüzden gitmem gerekiyor."
"Görüşürüz."dedi ve elini salladı. Bende gülümsedim ve çıktım. Onur gerçekten çok iyi bir çocuktu ben onun kalbini görebiliyordum. Sadece onun başına gelenler şanstan ibaret olması bana tuhaf geliyordu.
Lovaboya ilerledim, tam girecekken bir kadın dikkatimi çekti. Bu kadın Onur'un odasında ki kadındı. Fakat bu kadın tek değildi. Yanında esmer yaşı 30-32 gibi duran adamla konuşuyordu. Fakat sesleri pek duyulmuyordu.
"Sen niye geldin?"
"Bizim ki tamamen merak."
Aklıma telefonla fotoğraflarını çekmek gelmişti, belki işe yarardı. Çantamı karıştırırken telefonu bulmuştum, telefonu bulurken bir şey yere düşmüştü. Gürültülü bir ses çıkartmıştı. "Hay şansıma ya"
Sesten dolayı adam ve kadın bir yöne ayrılırken ikisinin de fotoğrafını çektim. Gözden kaybolana denk arkalarından baktım, bir şeyler döndüğü kesindi ama bundan hiçbirimizin haberi yoktu belki de hiç olmayacaktı.
Yerde düşen eşyamı arıyordum. Fakat ne düştüğünü bile anlayamamıştım. Umarım çok değerli bir şeyim düşmemiştir umuduyla etrafa baktım. Hiçbir şey gözükmüyordu. "Bende ki de şans olsa."
"Hey burda ne arıyorsun?"
Bir anda kafamı kaldırdım ve kafama dank eden pencere ile tekrardan eğilmek zorunda kaldım. Kafam zonklamaya başlamıştı o nasıl pencere Allah aşkına? Kafam kırıldı.
"Niye bu kadar aptalsın?"
Bir yandan gülüyor bir yanda da söyleniyordu. Kafam parçalandı gülüyor vicdansız."Aptal değilim sadece bir şey arıyordum, sen bağırmasan bunların hiçbiri olmaz. Ayrıca senin yanında hep bana bir şey oluyor, gitsene yanımdan ya?"
"Sakarım demiyor da." Gülerek uzaklaştığında kendimde bir gülümseme ihtiyacı hissettim,ya da tebessüm ettim diyelim şuna.
Galiba salaktım harbi, çocuk bana aptal diyor ve ben gülümsüyorum. Gerçekten Onur'un hafızası mı problemliydi yoksa benim ki mi emin de değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~SERSERİ~ YENİDEN YAZILIYOR
ChickLitBaşlama tarihi:26.06.2018 (20.Bölüme kadar düzenlenmiştir, hikaye eskisine göre değiştiriliyor. 20.bölümden sonrası garip gelebilir)