~SERSERİ~15

2.1K 72 1
                                    

Dün ki olaylar başımı yeterince ağrıtmıyormuş gibi bir de uyuyamıyorum. Sahi ben ne zaman doğru düzgün uyumuştum ki? Düşünmekten, kafamın ağrısından, midemin deli gibi ağrımasından dolayı sürekli zaten uykusuzdum.

Dün Ateş ile hastanede gördüğümüz polisler hepimizin ifadesini aldı. Onur'u bulacaklarını ümit ediyordum. Onlardan başka zaten bulabilecek biri yoktu. Bir yandan da o adamı nasıl elimizden kaçırdığımızı düşünüyordum. Sahi nasıl kaçmıştı elimizden? Bize doğru bir anda gelmişti. Dilara tutmaya çalışırken bir anda zaten yerle buluşmuştu. O kadar emindim oysa ki yakalayacağımızdan, nerden bilebilirdik ki birine haber verip onu kurtaracağını?

Anneme olan biteni tabiki anlatmıştım, genelde anne kız hep dertleşirdik. Geçen gün annem nöbette olduğundan dolayı dün evde dinlenmekteydi. O yüzden onunla hastanede karşılaşmamıştık.

Masada duran boş şişemi gördüm, susamıştım. Elime boş şişeyi alıp mutfağa ilerledim. Işığı açıp etrafa göz attım. Sanki biri varmış gibi bir de kontrol ediyordum. Suyu doldurduktan sonra yine annemin bağırışma sesi geldi. Bu ikinci defa olmaktaydı. Kafam artık ikinci bir darbeyi kaldırmıyordu ve kafam fazlasıyla doluydu. Anneme yarın bu konuyu sorardım fakat şuan deli gibi uyumaya ihtiyacım vardı.

~~
Lanet olsun ki okula geç kalmıştım. 8,40 geçe ders başlıyordu ve saat 8.28'di. Okula uçarak bile gitsem yetişemezdim. Hala pijamalarımlaydım, kenara fırlatıp okul kıyafetlerimi giydim. Normalde olsa toplardım da hiç vaktim yoktu.

Çantamı ve telefonu alıp ceketi giyip evden ayrıldım. Ekim ayının sonlarına gelmiş olsakta hala hava soğuk değildi, hafif rüzgarlar esiyordu. Bazen de yağmurlar falan yağıyordu, klasik bildiğimiz havalar yani.

8.35 geçiyordu ve ben otobüs bekliyordum. Hala otobüs gelmemişti. Gelse bile en az 10-15 dakikada varırdım. Yani yine ilk ders fos diye gidiyordu.

"Şey 277 ve 289 numaralı otobüs burdan geçti mi?"

"277 az önce geçtiğini hatırlıyorum ama 289 numara geçti mi bilmiyorum."

Kafamı tamam anlamında sallayıp önüme döndüm. Ah nerde o şarkı dinleye dinleye geldiğim zamanlar.

Otobüs yaklaşıyordu, şükür geldi diyerek otobüse bindim. 8.39 geçiyordu. Bende ikinci derse girerim diyerek kafamı cama koydum. Amma havasızdı bu otobüs ya? Okul zamanı özellikle dönüşte deli gibi kalabalık olmasından nefret ediyordum. Geç gittiğim için pek kalabalık değildi.

"Kimyacı girdi derse"

Dilara'dan gelmişti, herneyse diyerek kafamı tekrar yola çevirdim. Yolu izlemeyi severdim ama kafam biraz kalabalıktı. Kafamı kurcalayan düşünceler amma çoktu ya? İzmir'de  bile bu kadar bir şeye kafa yormuyordum.

^^
8.53

Sonunda okula varabilmiştim, zor bela geldik işte. Birinci derse girmeyi planlamıyordum. Kantinde bekler teneffüs çaldıktan sonra girerdim.

Kantine geçip tost ayran ikilisini alıp yerime geçtim. Evden yemek yemeden çıkmıştım ve yemek yemeliydim. Akıllı olan kafam yemek yemeden almıyordu çünkü.

Zil sesini duyduktan sonra kantinden ayrıldım. Zaman ne çabuk geçmişti öyle. Sınıfa ilerledim. Dilara bana monoton gözlerle bakıyordu, ilerleyip yanına geçtim.

~SERSERİ~ YENİDEN YAZILIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin