Sabah kurs binasına gelirken Burak ile hiç konuşmamıştım. Zaten ne diyebilirdi ki. Hiçbir şey anlatmıyordu.
"İyi dersler" dedi arabadan inerken. Kurs binasına giderken dünkü tartışmadan sonra burada olmak biraz can sıkıcıymış onu fark ettim. Bana olan tavrından sonra hala kendimi anlatmak için parçalamayacaktım bu sefer. Ama haksız olmak da istemiyordum. Sırf bu yüzden son kez konuşmaya çalışacaktım. Sadece bir kez daha. Ve bunu elimden geldiğince kurs binasının dışında yapacaktım.
Aşağıya inip diğerlerinin yanına oturdum. "Abi çok zor çok zor" dedi Çağrı. "Nasıl bir ders saatinde o parçayı çözebildin?" Diye sordu Mısra'ya.
"Ben Atlas hocanın peşinde dolaşıyorum buraya geldiğim her gün. Senin gibi derse beş on dakika varken gelip ders biter bitmez eve gitmiyorum" dedi Mısra.
"Ben de burda vakit geçiririm onda problem yok" dedi Çağrı. "Evde de piyano var. Atlas hocanın vakti çok yok ki" dedi.
"Diğer hocalara sor" dedi Mısra. Konuştukları muhabbetten sıkılıp soğuk bir şişe su alıp dışarı çıktım. Bahçenin orta yeri güneş olduğu için sağ taraftan arka bahçeye geçtim. Burda diğer kurs atölyelerinin kapıları vardı. Yavaş yavaş hepsini gezip hangi atölyede ne yaptıklarına baktım. Dikiş nakış, ebru, yağlı boya, telkari ve pastacılık...
Atlas hocanın motoru da burdaydı. Herhalde otopark güneş aldığı için buraya park etmişti.
Motoruna bakarken "merhaba" sesi gelince atölyeye doğru baktım. Ağzımda da kocaman bir su yudumu vardı. İçime gönderip kadına "merhaba" dedim. Pastacılık atölyesinden birisiydi."Bir kaç pasta pişirdik de burdan geçen bir iki kişiye birinciyi seçtirelim diyorduk. Yardımcı olur musunuz?" Diye sordu.
"A hocam merhaba" dedi kadın aniden. Arkama doğru baktım. Gerçekten motorundan bir şey alacak bu vakti mi bulmuştu? Beni görünce hızını azaltmıştı. Cebinden anahtarı çıkartırken "merhaba Asena" dedi.
"Hocam birinciyi seçiyoruz, yardımcı olur musunuz" dedi kadın. Yani Asena.
"O tabi" dedi. "Hüzzam senin ne işin var burda?" diye sordu. Ona doğru bakıp içeriye girdim. "Hayret bir şey" dedi arkamdan bağırıp. Yasak mıydı? Her yerde gezebilirdim.
Arkamdan ikisi de girdi. Tezgahta birbirinden güzel pastalar vardı.
"Sadece tadına mı puan vereceğiz?" Diye sordum."Hem tat hem de görünüş" dedi içerdeki ablalardan birisi.
"Atlas hoca da gelsin de bakalım birinci olarak kimin pastasını seçeceksiniz?" Dedi kadın bana tabak uzatıp.
"Kesin ikimiz de farklı birisini seçeriz" dedim Asena ve Atlas yanıma yaklaşırken.
"İki kazanan olur o zaman" dedi kadın gülerek. Etine dolgun, oldukça güzel bir kadındı Asena.
"Başka çatala gerek yok, kirletmeyelim" dedi Atlas.
"O zaman ilk ben bakayım" dedim yüzüne bile bakmadan. Atlas'ın kestiği küçük dilimden aldım. Arkadan da Ersay Üner'in selam şarkısı çalıyordu. Ve şarkıda da dediği gibi "ne ara olduk kanlı bıçaklı" diye geçirdim içimden.
Atlas diğer pastayı kesti bu sefer. Ondan da bir parça alıp sonuncusunun da tadına baktım. Bana göre meyve parçaları yerine çikolatalı olan daha güzeldi. Ortadakinde ise ful krema yiyor gibiydim.
"Ben seçtim birisini. " dedim Atlas'a çatalı uzatıp.
"Hım bu kadar çabuk seçebildin yani" dedi çatalda kalan kremayı yerken. Nasıl tiksinmiyordu? Bu hareketi istemsizce gülmeme neden oldu.