Gelir gelmez eve, kendimi yatağa atmıştım. Depresyon moduna bürünmek istemiyordum ama canım çok sıkkındı. Müzik dinlesem de, film izlesem de bir türlü geçmiyordu. Çünkü sürekli aklım ona kayıyordu.
Kerem'den gelen nasılsın mesajını hızlıca sildim.
Yataktan çıkıp Ece'yi aradım. "Ece müsaitsen buluşalım mı?" Diye sordum."Buluşalım kuzum" diyince "tamam, hazırlan sen, ben seni gelip alırım yine" diyip kapattım telefonu. Elimden geldiğince özenerek hazırlanmaya çalıştım. Kendimi salmak istemiyordum. Dışarı çıkarken -ki bu kursa gideceğim zamanlardı- Atlas hocayı göreceğim için giyimime çok dikkat ediyordum.
Burak'a söylediğimde beni Ece'nin evine doğru götürdü. Ece çoktan aşağıya inmiş beni bekliyordu. Bu sefer ikimizin sık sık gittiği kafeye gelmiştik. Olan biteni kabaca anlattım ona da. Bir anda eski zamanlarıma dönmüştüm sanki. Her şeyin yolunda olduğu, tek derdimin boş vaktimi nasıl dolduracağım zamanlar burnumda tütüyordu.
Telefonuma mesaj gelince baktım hemen.
"Yiğit" dedim sessizce."Ne diyor?" Diye sordu.
"Belleği Atlas'a bir an önce vermemi söylüyor" dedim.
"Şimdi siz Atlas yüzünden görüşmemezlik yapmazsınız herhalde. Söyle de direk sen ver ona" dedi Ece.
"Acaba Yiğit'i bu olaya karıştırmasam mı? Atlas ayarlamışken onu devre dışı bırakıp sadece Yiğit ile görüşmek doğru olmaz gibi" dedim kaşlarımı çatıp.
"Hayır canım, Atlas anlattığına göre öyle birisi değil. O sadece çok gergin birisi. Bir anlık patlamalarını laf sokmalarını görmezsek özünde iyi birisi" dedi omuzlarını silkip. "Gerçi bu devirde kimseye güven kalmadı ama" dedi sonradan.
"Evet. Herkese karşı bir yanım hep uzak artık. Annem babamdan sonra özellikle. Bana yaptıkları psikolojik baskıya bak Ece ya. Kesin Atlas da annesinin olayları yüzünden bu halde." Dedim.
"Kızım o yine iyi seninle konuşuyor. Ben yaşasaydım umrumda olmazdın. Bak açık açık söyleyeyim. Yıllar sonra annemin katiliyle ilgili bir mesele çıkmış ortaya. Topuklardım korkudan yada belki o anki düşüncelerimle seninle intikamımı alırdım bir şekilde. " diyip buz dolu sudan bir yudum aldı.
"Belki de annesine olan şeylerin benim başıma gelmesinden korkuyor" dedim iyi ihtimali düşünerek. Bir kaç yudum daha aldı buzlu sudan.
"Boğazların şişer. Yavaş iç" dediğimde gülmeye başladı.
"Hüzzam'ım ya" diyip gözlerini kısıp gülümsedi. "Sen beni boşver de şu avukat meselesini düşün. Hiç olmadı Kerem var. Onunla ulaştır" dedi.
"Bir işim de yolunda gitse zaten şaşırırdım. Ya ben Atlas ile oyalanıyordum. Kursa kaçması iyi geliyordu. Hiç istemiyorum kaydımı sildirmek ordan" dedim.
"Ben olsam inadına giderdim. Hem ayrıca Atlas öğrenince uzaklaşmamış senden. Yanına gelmiş. Kocaman adam, böyle şeyleri mi sorun edecek? O parti gecesinde benim bile ilgimi çekmişti. Kaç tane öğrencisi sarkmıştır ona kim bilir? Senin gibi masum seven birini bulsun da öpsün başına koysun" dedi.
"Ya Ece şöyle konuşma" dedim. Bazen konuşurken kendinden geçiyordu. Ne dediğini bilmediği zamanlar geriyordu beni Ece.
"Neyse hadi kalkalım. Yarın benim ehliyet kursum var. Erken kalkacağım" diyince "iyi tamam. Kalkalım" diyip hesabı istedim. Evde tıkılıp düşüncelere boğulmaktansa bir kaç saat oyalanıp akşam üstünü getirmiştim. Akşama kadar film izler, uykum gelince de uyurdum. Yok film olmaz. Çünkü düşüncelere dalmam kolay oluyordu. Benim düşünmemem gerekiyordu.