"Bak ben onun sana gerçekten değer verdiğini düşünüyordum." dedi arabaya binerken Burak."Ne? Ya sen ne dediğinin farkında mısın? Adam resmen bana seninle yola çıkılmaz dedi. Sanki ben kararlarımı keyfi değiştiriyorum. Betül yüzünden oldu her şey. Ayrıldılar da sonunda oh, iyi oldu. Bunun böyle gıcık lafları yüzünden zaten kız ayrılırdı bundan. Gıcık ya gıcık. Adam resmen laf sokma sanatı konusunda doktora yapmış. Bununla zaten var ya ömür geçmez. İyi yönü var tamam da. Tersi o kadar pis ki. Zıt bellediği insanları resmen yerin dibine sokuyor. İnsan bi durup düşünür kırılır mı diye. Asıl onunla bir yola çıkılmaz. Ben sanki keyfimden fikirlerimi değiştiriyorum. Adamın peşinde dolaşmaya yüzüm yok. O kız bana o lafları söyledikten sonra nasıl durayım yanında. Kalkmış bana teklifimi kabul et diyor. Sanki çok kolay bir şey benim için. İkisi de birbirinden beter."
"Hüzzam kemerini tak, kapını kapat" diye araya girdi Burak. Söyleyeceklerim bitmemişti bu yüzden içimden öfkemi atmaya devam ederken arabanın dışına da ayaklarımdaki kumu silkmeye devam ediyordum.
"Bulmuşlar birbirlerini işte"
"sus artık ve kapını kapat da gidelim" diye çıkıştı Burak beni işaret ederek başıyla."Ya ben ona aşığım aşık." Diye çıkıştım lafımı bölmesine izin vermeden.
"Hüzzam sus. Sus. Kapat şu kapıyı" diye çıkıştı Burak. İçimde birikmiş susacak mıydım bir de?"Betül kıskanmakta haklı da diyemiyorum. O bana kalkmış benim içim rahat diyor. Benim değil ama benim düşüncelerim iyi ni..."
"Hüzzam,Atlas orda" diye çıkıştı Burak.
"Ne?" Dedim istemsizce. Başımı korkuyla çevirip o tarafa baktım. Tam motora binecekken, benim dediklerimi duymuş ve kalmış gibiydi. Benim için zaten şuan zaman durmuştu. Hareket etsem de elim ayağım birbirine dolanır, diyecek bir şey bulamazdım. Atlas hoca ne kadarını duymuştu bilmiyorum ama az önce ona duygularımı bağırarak ilan etmiştim."Bi susmadın ki" diye mırıldanınca Burak ona doğru baktım.
"Gidelim hadi" diye mırıldandım.
Başıyla o tarafı işaret edince Atlas hocanın bize doğru geldiğini gördüm. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Mideme kramp girmiş, beynim uyuşmuştu resmen.
"Tansiyonum düşüyor benim" diye mırıldandım zorla. Kulaklarım duymuyordu. Uğultu halinde sesler gelirken gözlerim de kararmıştı.
"Hüzzam" diyip koltuğu hızlıca eğdi Atlas.
"Ayaklarını buraya koy" diyip bir anda tuttuğu bacaklarımı kaldırıp torpidonun üzerindeki boşluğa koydurdu.
İyi hissetmek için beklemeye bile tahammülüm yoktu o başımdayken.
Kendimi iyi hissedince "tamam, iyiyim. Tansiyonum düştü sadece" diye mırıldandım.
Ayaklarımı aşağıya alırken, Atlas hoca da geri çekiliyordu.
"Hüzzam benimle gelsin." Diyince Atlas hoca yine heyecanlanmaya başladım."Yok ben o hataya bir kere düşerim" diyince Burak, rahatladım.
"Hüzzam, biraz konuşalım mı?" Dedi Atlas hoca. Yüzüne bakamıyordum. Utanıyordum. Bana laf söyleyen birinden hala çekinmem de hiç doğru değildi aslında.
"İstemiyor işte. " dedi Burak.
"Ben Hüzzam'dan istemediğini duymadım ama" dedi Atlas hoca sinirle Burak'a bakıp.
"Konuşacak bir şey yok." diyip ayağa kalktım.
"özür dilerim. Sana karşı çok sinirliydim ve sinirimi çıkartmak istedim o anda" dedi. "Sinirlenmeye de hakkım yoktu ama gerçekten istemiştim seninle çalışmayı" dedi.
"Tamam önemli değil artık" dedim ve kapıyı çekip kapattım.
"Çalıştırır mısın arabayı?" Dedim hızlıca Burak'a.
"Hüzzam, konuşmadan bu konuyu halledemeyiz" diyip kapıyı açtım.
"Ya kız konuşmak istemiyor. Neyin ısrarı bu? Çek şu elini kapıdan" dedi.
"Ben onun ciğerini biliyorum." Dedi Atlas. O an gözümden yaş akmaya başladı. Ciğerimi mi biliyordu? O zaman neden beni böyle kırmıştı? Çok gücüme gitmişti. Belki de aşkımı reddetse bu kadar kırılmazdım ama bana güvensizliğini kusmuştu bağırarak.
"Ya ben çok yoruldum artık. Lütfen. İzin verir misin?"diyip elini çektirdim kapıdan ve kapıyı kapattım. Bunun üzerine Burak geri geri çıkmaya başlamıştı. Atlas sinirle yerdeki taşa vururken, Kerem de gelmişti elinde sırt çantasıyla. Neyse ki en azından o duymamıştı ilanı aşkımı.
Onun da bana karşı hisleri olduğu için canının yanmasını istemezdim.