Ani gelişme

159 7 0
                                    

Önden önden giderken gizlice akıttığım göz yaşlarımı sildim. Hislerim beni yoruyordu. Atlas hocaya aşık olmak çok aptalcaydı.
Dipsiz bir kuyuya inmekten başka bir şey değildi ve bu gerçek esintiyle birlikte yüzüme çarpıyordu.

Kalbimde imkansız bir aşk, aklımda ailem vardı. Sırtımda ki bu yük zihnimi allak bullak yapıyordu. En kötüsü de bile bile duygularımı bastıramamaktı. Neden zordu bu kadar? Çekip gitsem bu duygulardan, arkamda bıraksam ne olurdu sanki? Ama yok. İlla acı çekecek, boş boş hisler besleyecektim.

Masaya oturduğumda o da çok geçmeden gelmişti. Hiç konuşmuyordu. Ne diyebilirdi ki? Çocukça davranan bana, iyilik yaptığına pişman olan biri olarak ne diyebilirdi ki?

Masada binbir çeşit kahvaltılık vardı. Adam çaylarımızı da doldurunca gülümseyerek teşekkür ettim. Atlas hoca da "sağolasın" dedi.

Hala konuşmuyor, sessizce bir şeyler yiyorduk.
"Özür dilerim" dedim. "Yeni yeni kendime geliyorum"

Sadece hafifçe gözlerini kapatıp açtı. Zeytin dalı uzatanda suç zaten. Şimdi bana eziyet eder dururdu laflarıyla.

"Kalkalım mı? Yolumuz uzun" diyince hızlıca kalan çayı fondipledim.

"Bu sefer ben ödeyim. Mahçup oluyorum" dedim kasaya geldiğimizde.

"Hayır tabii ki" diyip yine önüme geçti.

"Hocam ama hep siz hep siz olmaz" dedim.

"Saçmalama Hüzzam" dedi ve kartını uzattı adama hemen.

"Ayrı olcak" dediğimde adama, adam bana doğru baktı. Sonra gözlük üstünden Atlas hocaya bakınca Atlas hoca hafifçe başını salladı.

"Hadi Hüzzam" diyip elini belime doğru attı. Adama başını sallayınca dediğimi onaylamış sanmıştım.

Arabaya bindiğimizde biraz olsun daha iyi hissediyordum. Radyoyu açtı ışıklarda dururken ama yine konuşmuyorduk.

"İçkinin de etkisi geçti. Bu kadar fark ederdi" dedi tekrar ışıklarda durunca bana bakıp. Ters bir ifadeyle baktım. "Bu anı unutmanız için ne yapabilirim?" Diye sordum.

"Unutmam gereken olayların sayısı giderek artıyor ama Hüzzam" dedi bana doğru bakıp.

"Ufuk hocanın çaldığım halde çalamıyorum gibi davranması yüzünden tedirgin olup çalamadım sizin yanınızda da. O içkiyi de..." dediğimde bana doğru baktı "su mu zannettin?" Diye sordu.

"O bahanenin arkasına sığınmam" dedim sinirle.

"Bu beni ilgilendirmez. Sadece seninle uğraşmak hoşuma gidiyor" dedi ve ışıklarda dururken göz kırptı.

Güneş yüzüne vurunca nasıl da tatlı gözüküyordu. Sarı sakalları güneşte parlıyordu. Dudaklarının rengi ne kadar da koyuydu böyle.
Onu uykusundan uyanır uyanmaz görmeyi dilerdim.

"Hüzzam uyuma bak sakın" dedi gülerek. Gözlerimin gitmesi uykudan değildi. Hayallerdendi.

"Uyumuyorum" dedim.

"Eve mi bırakayım? Yoksa kursa mı?" Diye sordu.

"Kursa kursa" dedim.

* YALNIZ KUŞ *        Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin