Burak ile güzel bir akşamüstünden sonra eve gelmiştik. Atlas'ın gelmediğini biliyordum. Evde görmezse arardı çünkü."Bugün için teşekkür ederim." Dedim ona doğru uzanıp. Hızlı bir sarılma ardından "canın sıkılırsa ararsın. Saat kaç olursa olsun çekinme" dedi.
"İşte bunu hiç dememeliydin." Dedim gülerek.
"Görüşürüz" dedim el sallayıp. Eve girmeyi beklediği için "sen git, ben kapıdaki korumaya bir şey soracağım hemen" dedim."Tamam, baybay" dedi giderken.
"İlhan abi" dediğimde "Hüzzam hanım neden yanıma geldiniz? Beni şimdi ifşa ettiniz ama" dedi.
"İlhan abi bunun bir önemi yok. Atlas sana en son ne zaman ulaştı?" Diye sordum.
"En son beş gün önce." dedi.
"E sen acıkınca, uyumak için yada tuvalet ihtiyacı için gidiyor musun?" Dedim.
"Nöbetleşe devam ediyoruz" dedi.
"Anladım abi. Ama gerek yok artık. Sen git istersen" dedim.
"Bu mümkün değil, ben Atlas beye göre hareket ederim" dedi.
"Tamam abi. Nasıl istersen" diyip içeriye girdim.
Merdivenleri çıkıp eve umutla girdim ama o karanlıktaki boşluk beni hayal kırıklığına uğrattı.
Yatağa geçsem de bir türlü uyuyamayınca kendimi balkona attım."Bi kahve?"
Sesi duymamla yerimden sıçramam bir oldu. Kerem'in olduğunu tabii ki anında anlamıştım ama orda olduğunu görmediğim için korkmuştum."Bence ben önce bi su içeyim" dedim gülerek.
"Hadi gelin bana müsaitseniz. Yeni demledim kahveyi" dedi.
"Atlas yok" dedim.
"Ara söyle o zaman. Bundan da problem çıkarmaz herhalde. O da gelir gelince " diyince "yok öyle değil. Onu işten çağırdılar" dedim.
"Ne zaman geleceğini söyledi mi?" Diye sorunca da "hayır, beş gündür yok." Dedim. Umutsuzca bakış atınca "ov" dedi.
"Demek ki iş ağır bir iş" dedi."Demek ki" diyip gözlerimi kaçırdım.
"Hadi gel. Açıyorum kapıyı" demesiyle ayağa kalktım. Yan tarafa geçtim direk anahtarı ve telefonumu alıp.
"Hoşgeldin" diyip elindeki kahve fincanını uzattı. Elinden fincanı alıp salon kısmına geçtim. Onun karşısına gelecek şekilde oturmaya çalıştım.
"Geçende sana çok büyük ayıp oldu" dedim.
"Biz bu konuyu konuşup hallettik sanıyordum" diyince gülümsedim. "Sinir olduysan haklısın. Atlas'a boyun eğmek değildi aslında yaptığım ama elimden geldiğince sözünde durmaya çalışıyorum. Borç gibi" dedim gözlerim dolu doluyken.
"Borç" dedi gözlerini kısıp.
"Bilmiyorum. Yaptığı fedakarlık çok ağır. Karşılığını veremem. Ben de böyle şeylerde sabır göstermeye çalışıyorum işte" dedim. İçimdeki his başkaydı. Tamamen istemsizce hareket ediyordum. Yapmak zorundaymış gibi.
"Bu konu başka. Hayır demek istediğinde hayır deme özgürlüğüne sahipsin. Bu boyun eğmek zorunda kalacağın bir mesele değil" dedi işaret parmağını aşağı yukarıya sallayıp.
"Öyle ama" diyip sustum. Neden gözlerim doluyordu ki şimdi benim?
"Aması falan yok Hüzzam." Dedi kafasını sallayıp Kerem.
"Biliyor musun beni ailesiyle tanıştırdı" dedim.
"Valla mı?" Dedi kaşlarını kaldırıp öne doğru eğilirken.
"Evet. Gerçekten bir güzel dayısıyla teyzesiyle yengesiyle tanıştım" dedim.