Parçalanma anı

66 4 0
                                    

Evin içinde bir o yana bir bu yana yürüyordum ve ara ara duvara kulağımı dayıyordum. Merakımı giderecek bir şey duyamayınca tekrar tekrar evin içinde dönüyordum.

"Daha ne kadar sürecek?" Diye sordum.

"Hiçbir fikrim yok" dedi Kerem.

"Neden tekrar görüşmek istiyorlar?" Diye sordum bu sefer.

"Ben neler olduğunu bile tam bilmiyorum" dedi Kerem.

"Sen Burak ile Atlas'ın kardeş olduğunu biliyor muydun?" Diye sordum dizlerimi kendime çekip.

Kafasını sallayınca evet anlamında başımı çevirdim başka yana. Etrafımda dönüp biten her şeyden habersizdim. Titreyen vücudumla yine ileri geri hareket etmeye başladım.

"Hüzzam, otur hadi biraz. Tam bir saattir yürüyorsun" diyip bana yaklaşınca ani bir irkilmeyle geri çekildim.

"Benden sana zarar gelmeyecek" dediğinde ona bakıp kaldım.

"Benim için bu cümlenin hiçbir değeri kalmadı artık" dedim. Elimi tutup kalbinin üzerine koydu. Elimin altında deli gibi atan kalbini hissettiğimde gözlerine baktım. "Tam burası sana aitken senin canını yakabilir miyim?" Dedi.

Elimi çektirip arkamı döndüm ona. Bunun sırası değildi. Benim şu an tek düşünebildiğim Ece'ydi.
Beklemekten yorulup koltuğa uzandım. Uykunun gelişinden epey habersizdim. Uyandığımda evin içini karanlık basmıştı. Ama baş ucumda oturan Kerem'in gözleri parıl parıl parlıyordu. Hızlıca oturur pozisyona geçip "noldu? Gittiler mi?" Diye sordum. Kalbim belirsizlik içinde deli gibi atıyordu.

"Gittiler. Ece hala burda ve iyi. Merak etme" dedi Kerem.

"Ne olmuş neden gelmişler?" Diye sordum korkuyla.

"Konuşmak için. Videolardan izlediklerinde kalp masajı yaptığı için Atlas'tan şüphe etmemişler. " dediğinde gülmeye başladım.

"Adamı öldürüp bir de geri kurtarmaya mı çalışmış?" Diye sordum.

"İkna etmek için çok güzel bir yol" dedi Kerem tek kaşını havaya kaldırıp.

"Ece peki? Artık serbest mi?" diye sordum.

"Adamların işi Ece ile değil ki. Atlas ile. Atlas zaten Ece'yi satın aldı." Dedi. Sonra "şey yani"

"Anladım. Neyse şuan Ece'nin güvende olması önemli olan. Atlas ile olan meselelerini aralarında halletsinler" dedim yüzümü kapatıp elimle.

Kerem'in etrafa garip bakışlarını fark edince "ne? Başka ne var söylemediğin?" Diye sordum.

"Büyük patronun yerine geçecek kişi olmayı teklif etmişler" diyince ona doğru garip bir ifadeyle baktım.

"Atlas'ın devlet için çalıştığını biliyorlar değil mi?" Dedim.

"Evet. Devletin kirli işlerini yapmak için hazır bir ekip olacak işte" dedi Kerem.

"Kabul mü etti beni kaçırmaya çalışan, Ece'ye bu cezayı veren kişilerle birlik olmayı?" Dedim yere yanına çöküp.

"Bu onlar için bir fırsat. Atlas tek başına karar veremez. Ama çok yakında onaylayacaklardır teklifi" dedi.

"Atlas'tan şüphelenmeleri gerekirken nasıl böyle bir teklif yapabilirler?" dedim.

"Şüpheye tek bir mahal verilmemiş ki Hüzzam. İnce ince işlenmiş her detay. Dokunma yok temas yok. İçecekler kontrolden geçmiş, yiyecekler kontrolden geçmiş. Her an kameralarla izlenmiş. O gittiğiniz yer dünyanın en güvenli noktası. Kurucu üyelerin içeriye almak istemediği tek bir kişi giremez. Uğur denilen adam olmasaymış siz de giremezdiniz." Dedi Kerem.

"Keşke tanık olmasaydım öyle bir yere. Keşke hayatımın son aylarını geriye alabilseydim. Keşke o kursa hiç kayıt olmasaydım. Keşke Atlas ile hiç tanışmasaydım" dedim.

"Atlas'ın canını yakma sebebi sen değil, damarındaki kan olmalı" dedi sessizce.

Elimi yere vurdurmaya başladım öfkeyle. "Keşke kurtulabilsem bu pis kandan" dedim. Gücüm çok üzülmüştü. Artık yorulmuştum. Kurtulmak istiyordum.

"Hüzzam" diyip elimi tutunca diğer elimle bandajı çektirdim. Taze yara olduğu için hemen kanamaya başlamıştı. Canım acımıyordu. O kadar çok hissizleşmiştim ki fiziki yaralar beni etkilemiyordu. Vücudum zaten alışmıştı artık. Her yanım morluklarla yaralarla dolmuştu.

"Hüzzam sakin ol" dedi Kerem kolumu sıkıca tutup. "Yaranı neden açıyorsun?"

"Kurtulmak istiyorum Kerem." Dediğimde beni çekiştirip gözlerimin içine baktı.

"Kurtulamazsın. Ölsen de kurtulamazsın" dedi.
Ben biraz duraksayınca "kendini öldürdüğünde ne olacak sanıyorsun? Burası daha iyi bir yer mi olacak sence?" Diye sordu. Sargımı düzeltirken "sen kurtulmak istiyorsan en az Atlas kadar bu pisliğin içine dalacaksın. Kendini, vücudunu yok sayacaksın. Benliğini yok sayacaksın. Madem kurtulmak istiyorsun, ölüm çare değil. Tek kurtuluş yolu onlar gibi olmak" diyince yutkundum.

"Atlas kendini bu yolla mı kurtardı? Daha doğrusu Atlas kurtulmuş mu oldu şimdi?" Diye sordum.

"Eminim ki kamera kayıtlarını izlediklerinde Atlas'ın öldürdüğüne emin oldular. Ama hiçbir şekilde kanıtları yoktu. Ben de izledim sen uyurken. Karda yürüdü, izi ise asla belli olmadı. Buraya gelen adamların tek hissettikleri korku olmasaydı bu teklifi yaparlar mıydı? Atlas ortaya çıkacak kadar cesur olmasa kendini gösterecek kadar cesur olmasa adamlar korkar mıydı? Hem görüldü hem de asla nasıl yaptığı belli olmayacak bir şekilde öldürdü." Dedi Kerem.

"Kerem anlamıyorum. Adam madem büyük patron diyecekleri kadar önemliydi neden en yüksek parayı vermedi Ece için?" Diye sordum.

"Geçen iki yılda da başka bir adamla girmiş odaya. Yine en yüksek teklif veren kişilerle. Bilerek en yüksek teklifi vermiyor olmalı. Yanında birini istiyor olmalı" Dedi Kerem.

"Atlas her şeyi planlamış" dedim. "Her şeyi düşünmüş"

"Hiçbir adımı tesadüf hiçbir yaptığı rastgele değil ki onun" dediğinde elimle boğazımı tuttum.

"Bu kadar ince düşünen insan beni neden kurtaracak plan yapmadı neden benim doğruluğuma güvenirliğime inanamadı?" dedim.

"Basit. İntikamını alevlendirmen ve birliğinden ayrı hareket edememe zorunluluğu" diyince Kerem'e doğru eğildim. Ona yaslandım ve içimden gelen ağlama dürtüsüne yenik düştüm.

* YALNIZ KUŞ *        Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin