Burak'tan Ege'nin yanına götürmesini istemiştim beni. Ege durumu öğrenince buluşabileceğimiz yakın bir yer söylemişti ve biz oraya gidesiye kadar Ege gelmişti bile. Onun arabasına binip kemeri takarken geri geri çıkıyordu. "Buralarda mıydın?" Diye sordum."Evet bir işim yoktu zaten. Ee nereye gidiyoruz bakalım?" derken pencereleri açtı.
"Ya şöyle güzel bir yere gidelim. Eğlenmek istiyorum biraz. Hatta insan içine karışmak istiyorum. Beni arkadaşlarınla tanıştırır mısın?" Diye sordum. Ve o anda yüzümden gülümseyen ifade silindi.
"Yada eve mi gitsek ya? Yoruldum sanki ben. Sabahtan beri bir sürü olay yaşadım zaten" dedim."Bu kadar hızlı fikir değiştireni de hiç görmedim. Bak eğer fiziki olarak kötü hissediyorsan eve gidelim ama moralini düzeltmek istiyorsan bugün bendesin" dedi.
"Tamam patron. O zaman sen nereye götürürsen" dedim.
Arabayı durdurunca marinaya geldiğimizi anladım. Sanırım buradaki klüplerin birisine girecektik. Daha önce buranın önünden geçmiştim ama hiç içeriye girmemiştim. Zaten nasıl girebilirdim ki? Sadece aylık ücreti iki bin tlydi bu klüplerin."Arkadaşlarımla buluşma noktam." Diyip gülümsedi. "Barış'ın teknesi var. Hemen hemen her gün burdayız. Sana da üyelik yaptıralım" diyip gişelere ilerledi.
"Merhaba Ege bey, hoşgeldiniz" dedi güvenlik.
"Hoşbuldum." Diyip kimliğini verdi Ege. Sonra da bana dönüp "kimliğin yanında mı?" Diye sordu.
"Akrabanız mı yoksa arkadaşınız mı Ege bey?" Diye sordu güvenlik ben kimliği çıkartırken.
"Arkadaşım" derken Ege, ben de kimliği güvenliğe uzatırken "artık akraba" dedim Ege'ye imalı bakışlarımla. Kimliği çok az kullanacağımı düşünürken daha elime alır almaz siftahını yapmıştım. Zaten ne planladıysam hayatım öyle bir oyun oynuyordu ki tepetaklak oluyordum.
"Siz Fırat beyin kızı mısınız?" Diye sordu güvenlik kimliğe bakarak.
"Evet, bilmiyor muydunuz?" Diyip kimliği aldım. Onun kızı falan değildim. Şu kart parçası büyük bir yalandı.
"Nasıl yani?" Diye sordu Ege elimdeki kimliğimi alırken. Öylece çekip alması yüzünden elim havada kalmıştı.
"Bu bir tesadüf mü yoksa doğru mu Ege bey? Ona göre geçiş izni çıkartacağım" diyince güvenlik "doğru doğru" diye mırıldandı Ege.
"Bana baksana sen. Ben de burdayım." Dedim güvenliğe. "Benimle bu şekilde konuşamazsın. Ben yalancı mıyım?" Diye çıkıştım. Sadece kağıt üzerindeki soyadımın ne kadar güçlü olduğunu merak ediyordum. "Babam böyle bir hatayı kabul etmez. Eğer söylersem olacakları tahmin ediyor musun?"Diye sordum. Ege öylece bakakalmış, güvenlik ise kızarmıştı. Adamın bu hale geleceğini tahmin ediyordum. Soyadı gerçekten etkiliydi, bunu şuan kesinlikle anlamıştım.
"Hüzzam" Diye uyardı Ege beni. Gözlerini pörtletmiş bana bakıyordu.
"Kusura bakmayın ben sadece şaşırdım. Fırat beyin kızı olduğunuzu biliyordum" diye açıklamaya başlayınca gülümseyip, "asıl siz kusura bakmayın. Zaten ben de bugün itibari ile kızıyım. Sadece şaka yapmak istemiştim" diyip gülmeye devam ettim. Gülmemin sebebi insanları bu derece korkutan bir soyadını taşıyor olmanın verdiği utançtı.
Adam da rahatlamanın verdiği etkiyle birlikte gülmeye başladı
"Biz gidelim artık" diyince Ege, yanından ilerledim."Bu soyadın verdiği huzursuzluğu ben taşıyamam. Az önce ne duruma geldiğini gördün mü Ege, adamın?" Diye sordum sinirle.
"Bir an beni şaşırttın. Bu sen misin diye düşünürken donup kaldım" dedi başını iki yana sallayıp. Yanından ilerlerken "farkettim" diyip burnumdan nefes verdim.