Okul çıkışı eve geldiğimde yorgunluktan ölüyordum dostlarım. Eczacı olmak iyi hoş da çok zor be. Yani sadece ilaç ismi ezberlemeye benzemiyor. Bi de kimsenin okuyamadığı doktor yazılarını okuma becerisine sahip olmanız lazım. Adam sadece çizgi çekiyor ama bir paragraflık ilaç yazmış meğerse.Elimdeki çantayı sürüyerek odama girdiğimde peşimden Mine geldi.
"Bu sana," dedi elindeki zarfı bana uzatarak.
Gümüş renkli zarf gerçekten acayip kaliteli görünüyordu. Üzerinde bulunan H ve S harflerini görmesem, belki kim diye düşünebilirim ama kesinlikle Selim'dendi. Hayatımda başka S'mi var? Beklemeden açtım zarfı.
Mine sabırsızlıkla sordu.
"Neymiş? Ne diyor?"Sesli bir şekilde okudum.
Sayın Hayal Mutlu, saat 16:45'te Üsküdar sahili'nde bekleniyor olacaksınız. Lütfen saati bir dakika bile geçirmeyiniz, çok önemli! Zaman özellikle önemli dakikası dakikasına orada olunuz teşekkür ederiz.
Mine ile aynı anda baktık birbirimize. Nasıl bir davet, neye davetti bu? Gerçi işin içinde Selim olursa, mantıklı ya da ciddi bir şeyin olması imkansız oluyordu. Dakikası niye bu kadar önemli ki?
"Saat kaç?" diye sordum.
"16:30" dedi Mine. "Çabuk ol, bir dakika bile gecikme yazmış. Çocuğun bir bildiği var demek ki."
"Ya ne olacak, en fazla lahmacuncu kapanmasın diyedir, hem on beş dakikada nasıl hazırlanacağım Allah aşkına," dedim pek de umursamayarak.
Böyle söyledim ama koşarak gardırobun önünde bittim dostlarım. Ne giyeceğim ben şimdi? Selim gösterişi sevmez. Açık kıyafet giysem onu hiç sevmez. Sadece sıradan bir kazak ve ona uygun bir manto mu giysem? Gerçi bu soğukta başka ne giyilir?
Yaklaşık sekiz dakikada hazırlandım dostlar. İki elimi bir çizmeye sokan bu çocuk işte benim çok sevdiğim kişi. Hayatımın her anı böyle geçecekse yandık demektir ama yine de kabul. Razıyım buna.
"Ben çıkıyorum Mine," diye bağırdığımda elinde şemsiye ile koşarak geldi yanıma.
"Hayal fena sağanak var dışarıda. Bazen sormaya çekiniyorum ama bu sefer soracağım, acaba Selim abi cidden saf falan mı? Bu yağmurda parkta buluşup ne yapacaksınız?"
Mine'ye olumsuz anlamda başımı sallayarak acınası bakışlarım ile baktım. Acınacak durumdaydım ama Selim'in S'si yeterdi bana. O isterse her yere giderdim, o kadar yani.
Sahil evimize yakındı bu yüzden herhangi bir araç kullanmadım. Şemsiye ile bir süre yürüdüm ama ayaklarım ıslanmıştı. O kadar çok yağmur vardı ki aslında şemsiyenin de pek işe yaradığı söylenemezdi. Karşıdan mı geliyor nedir her yerim ıslanmıştı beş dakika içinde. İşte tam bunu düşündüğüm an uçtu şemsiyem. Gökyüzüne doğru yükselirken bu anın ıslanmam için bir neden olduğunu düşündüm ve geri almak için uğraşmadım. Kaldım öyle dımdızlak.
Sağanak yağmurda ıslanmak!
Selim'le sahilde buluşmak.
Ve bir soru; Allah'ım bu çocuk cidden saf mı?Parkın tam ortasına geldim dostlar. Kimseler yoktu ve ben tam olarak dış sırılsıklam olmuştum. Titreyen bedenimi zıplayarak dindirmeye çalıştım ama bana mısın demiyordu. Bin bir güçlükle saatime baktım 16:45'i gösteriyordu. Tam vaktinde gelebilmiştim şükür.
Sağa sola baktım hâlâ bir şey yoktu ki etrafıma daire şeklinde dizilmiş olan havai fişekler patlamaya başladı. Zaten üşümüş ve donmuştum, bir de korku sardı ki sormayın. Her yer aydınlandı sonra. Ağaçlardaki onca ışığı kim yerleştirdi bilmiyorum. Parıltı ile doldu her bir yanım. Yağmurdan gözümü açabilsem sevinçle seyredecektim de işte. Bula bula bu günü mü bulmuş bilmiyorum. Bir de dakikası dakikasına dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELEFERİK
RomanceHayal ve Selim tek kişilik ücret ödedikleri teleferikte mahsur kaldıklarında planları alt üst olur. Kurtarma ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen uzun süre aşağı inemeyen ikili için yapılacak pek fazla bir şey yoktur. Yalnız işler ikisinin de umduğ...