60❄️ "Deveran"

8.5K 632 102
                                    



"Yeter ama kızım valla ağırsın he!"

"Bana ne? Buraya çıkmamız gerektiğini söylemeden önce düşünseydin. Taşı, hiç umurumda değil."

Selim anne ve babamın mezarını buldu, beni oraya getirdi, bir kez daha ve sonsuza dek kalbimi çaldı ama yine de benim işkencelerimden kurtulamaz dostlarım. Bir süredir Selim'in sırtında tepeciği tırmanmaya çalışıyorduk. Selim gitmemiz gereken bir yer daha var deyince ne gelinliği ne damatlığı çıkaramadan yine yola koyulmuştuk. Meğer gelmemiz gereken yer teleferikmiş. Hayır madem onun istediği yere gidiyoruz o halde gidiş masraflarını kendi karşılamalı değil mi? Hayır dediğinizi duyar gibiyim ama şu ağır gelinlikle nasıl tırmanayım o dağı dostlarım bana da acıyın. Burada tanışmışız da bilmem neymiş de ziyaret etmemiz gerekiyormuş da falan filan. Ama koskoca bir engel vardı o da benim gelinliğim. Tepeyi tırmanmakta zorlanınca mecbur Selim'in sırtına binmiştim. Uzun süre taşıdı beni. Tepenin üstüne geldiğimizde sırtından inince kalbini sıktı bir süre. Herhalde bayağı ağırdım. Elli iki kiloyum ama işte uzun süre taşıyınca demek ki.

Nihayet teleferiğin önüne geldiğimizde Selim bilet satış yerine gitti ve satış penceresinden içeri başını uzatarak "İki kişilik bilet verir misiniz?" diye sordu. Bu soru biraz garip gelmişti ikimize de. Sonuçta biz, tek kişilik bilet alıp iki kişi binen iki deliydik.

Bileti veren amca Selim'i tanımış olacak ki "Yine mi sen oğlum? Bak bu sefer sen kendin bilerek iki kişilik alıyorsun ona göre. Sonra yok ben tek kişilik istemiştim niye benim kabinimi başkasına verdiniz durdurun hemen diye söylenme. Teleferik hareket ettikten sonra da binmeye falan kalkma!" diye azarladı Selim'i. Selim her cümlede yüzünü buruşturdu ve yaptığı tüm gaflardan dolayı gözlerini devirdi. İlk ikisinde belki o haklıydı ama şu an amca ikimizi de uyarıyordu.

"Ya tamam Ankaralı amca, tamam ya. Valla yudun yıkadın yani. Evlendik herhalde. Sağolasın sana da teşekkür ediyorum yani. Eğer sen yanlışlıkla başkasına da vermemiş olmasaydın hiç tanışamazdım eşimle. Ankara'ya karşı birazcık sempatik oluştu sayende. Hala daha ismini anınca içim ürperiyor ama sırf eşim hatırına yumuşuyorum oldu mu?"

Göbekli amca kıs kıs güldü.

"Madem işler güzel bir hal almış o halde ben de itiraf edebilirim artık. Yanlışlıkla değil ki bilerek vermiştim o biletleri size. Daha fazla para kazanmak bizim için her zaman en iyisidir. İkinize bilerek aynı teleferiği verdim, iki ayrı para aldım ve diğer boş teleferiği de başka biri kiraladı. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş oldum."

Selim ağzı açık tüm her şeyi dinlerken "Vay yaşlı köstebek vay!" diye mırıldandı. Amca duymamış olacak ki kendi kendine gülmeye devam ediyordu.

"Ulan eğer sonuçları güzel olmamış olsa paramı yeniden isterdim ama neyse şimdi şey olmasın."

Selim hâlâ amcaya söylenmeye devam ediyordu ki teleferiğin kapısını açıp içine girdik. Gelmeyeli daha da genişlemişti sanki. Buz gibi koltuklarına gelinlikle oturduğumda mekanın yarısını kapladım. Selim de karşıma büzüştüğünde tamamdık. Biz biner binmez hareketlendi. Heyecanlanmıştım yine dostlarım. Bu sefer Selim'le evli olarak binmiştik bu güzel kabine. Onunla ilk tanışmam, onu yeniden bulmam ve eşim olarak ilk gezimiz bu kabinde oluyordu. Selim ilk söylediğinde o kadar da umursamamıştım ama şimdi gerçekten de çok güzel bir hisle dolmuştum.

"Oh be, anılarım tazelendi yeminle," dedi Selim koltukta rahatça gevşeyerek. Güldüm. O her zaman oturduğu yerde yayılmayı seven biriydi. Gerçi her zaman değil, sadece benim yanımda.

"Ne tatlı anılardı ama değil mi?" diye sordum gülümseyerek. Benim aklıma gelen geçmiş eminim onun aklına da gelmişti. O birkaç gün bize bir ömre bedel hatıralar bırakıp gitmişti.

TELEFERİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin