8❄️ "Kara leke"

24.1K 1.4K 227
                                    


Alnına kara bir leke sürülmüş de artık bu lekeyle yaşayamazmış gibi bir köşeye kıvrılışının üzerinden ne kadar geçti bilmiyorum. Dizlerini karnına çekip kolları ile sarmış, kara kara düşünüyordu. Öpücükten sonra ben de aynı karaları bağlamam gerekirdi belki ama yapacak bir şey yok oldu işte.

Bir ara "Bu kadar düşünme, Karalar bağlama, bal rengi saçların bile soldu. Bak ben öpücüğün sorumluluğunu alacağım tamam mı? Ne kadar nafaka istiyorsun, çocukları paylaşalım mı?" diye sormayı düşündüm ama hemen sonrasında vazgeçtim. Çocuğumuz mu var lan bizim? Bi de nafaka verecekmiş oğlum adam kitap okumak için İsveç'e gidiyor lan buna nafaka mı yetişir?

O böyle sessizken dışarıyı izledim bir süre. Müsade ettim içine kapanmasına. Kar yağışı durmuş, güneş kendini göstermişti nihayet. İlerideki tepelerin üstünde küçük bir gökkuşağı güzelliğini sergiliyordu. Tek tek saydım renklerini. Ne güzel bir şey bu gökkuşağı ya. Eskiden masal vardı o geldi aklıma.

"Biliyor musun gökkuşaklarının başlangıçlarının altında bir çömlek altın bulunurmuş. Eğer ulaşabilseydim ne güzel olurdu," dedim iç çekerek.

"Niye?" diye sordu beklemediğim bir rahatlık ile. Kara kara düşünüyormuş gibi görünen birine göre sesi gayet iyiydi.

"Zengin olurdum işte," dedim. "Başka ne olacak?"

"Gelecekteki kocan zengin olursa gökkuşağına ihtiyacın kalmaz."

Bakışlarımı aniden ona çevirdim.

"Zengin koca bulmak kim, ben kim," dedim bu sefer de. Tam bir umutsuz vakayım. Başım istemsizce yere eğilmişti. Parmaklarımı inceledim bir süre. Parmaklarım kadar saydım içimden. Sonra aklıma geldi bunun yanlış olduğu. Keşke böyle demeseydim, adam zengin olduğunu söylemedi mi? Zengin koca avcısı gibi konuşmuş oldum. Allah'ım hayır ya. Niye böyle dedin ki şimdi? Eğildikçe eğildim, büküldükçe büküldüm dostlar. Teleferik ikiye bölünse de içinden geçip yere düşsem ve kara gömülseydim keşke.

"Bu da ne demek şimdi?" diye sordu. İşte başlıyor. Rezil olacağım. "Önce öpücük, şimdi de benim senin kaderin olduğumu mu ima etmeye çalışıyorsun?"

Utanacaktım ama komik derecede endişeli görünüyordu. Hani böyle küçücük sinekten korkan devasa bir sumo gibi bir his veriyordu. Başımı kaldırıp gülmek ve telaş arasında ona baktım. Ciddi miydi yoksa yine pireleri üstünde miydi?

Aniden ayağa kalktı ve kapıya iki üç yumruk atarak bağırdı.

"İmdat! Kurtarın beni! Namusum elden gidecek, yardım edin! Ben bu kara leke ile daha fazla yaşayayam, yardım edin, imdat!"

Ciddi değildi. Lakin beni uyandırmıyordu da. Güldüm. Sonra kahkaha attım. Sonra kahkaha attığım için yere düştüm. Sonra yerde gülmeye devam ettim. Yerde otururken, ilk defa gelecekteki evlatlarımın akıbetini düşünmüyordum dostlar. Gözümden yaş geldi. Bir ara baktım, o da gülüyor. Sonra yere oturuyor, benim gülüşümü seyrediyor.

Allah'ım, bir şey daha istersem yüzsüz olurum değil mi? Neyse, sen zaten her şeyi biliyorsun, amin.

❄️

"En sevdiğin film ne?" diye sordu. Artık daha rahat soru soruyorduk birbirimize. İkimiz de sıkılıyor ve bu şekilde gideriyorduk.

Sorusuna gelince bir saniye bile düşünmeden "Yüzüklerin efendisi." dedim. Hatta biraz bağırmış da olabilirim. Ne zaman Yüzüklerin efendisi'nden bahsetsem heyecanlanıyordum. Şöyle karşımda dinlemeye hevesli biri olsa da saatlerce anlatsam keşke.

Ben heyecanlıydım ama o yüzünü buruşturdu, kalbim eridi. Gözlerini kıstı, içim titredi. Dudaklarını topladı, nefesim kesildi. Yav bu çocuğun mimikleri niye beni bu kadar etkiliyor arkadaş? Allah'ım kalbime mukayyet ol, amin.

"Ne tür bir genç kız yüzüklerin efendisi gibi absürt bir filmi sever? Normal olmadığını biliyordum," dedi ve şüphe ile gözlerini kısmaya devam etti.

Ah be kısık göz kapaklarını sevdiğim yakışıklı çocuk, içimde ne orklar besliyorum bir bilsen. Dışarıdan Hobbit görünsem de ruhum Mordor'a ait ne yazık ki.

"Ben bile," dedi olması gerekeni söylercesine. "erkek olmama rağmen Titanik'i seviyorum. En harika film bence."

"Neyi varmış Titanik'in?" diye sordum.

"Gerçek aşkı anlatıyor daha ne olsun?" dedi, kalbim çaptı. Bu çocuk yüzünden kalp çarpıntısına tutulacağım. Lakin gerçek aşkı önemseyen erkek, en iyi erkektir. Siz siz olun, aşka inanan erkeğin peşini asla bırakmayın! Bu şaşmaz bir kuramdır dostlarım. Henüz çürüten olmadı. "Sen de kaçırma kız!" dediğinizi duyar gibiyim. Korkmayın uleyn, zaten bir yere kaçamaz.

"Erkek karakter gerçek aşkı için hayatını feda ediyor," diye devam etti.

Anlat anlat güzel insan. Sen neden sevdin anlat bakalım. O anlatırken ben tepkisiz kaldım. Açıklama yapmak zorunda hissetti kendini sanırım.

"Mesela sen," dedi beni örnek vererek. "aramızda imkansız bir aşk olsa, benim için canını feda eder misin? Tıpkı o filmde olduğu gibi," diye sordu.

"Birbirimize aşık değiliz," dedim. Şu an bu mevzu bahis olamaz değil mi?

"Ya mesela diyorum mesela. Farz et ki aşığız birbirimize ve yine atıyorum teleferikten biri atlamak zorunda. Benim için atlar mıydın?"

"Birbirimize aşık değiliz," dedim yeniden. Misal bile vermesini istemedim.

"Bir şekilde aşık olduk diyelim diyorum," dedi yeniden. Yavaştan ciddileşiyordu. Kabul etmedim ya kalbine indi sanırım.

"Birbirimize aşık değiliz," dedim bir kez daha. Ne kadar sorarsan sor bu sorunun cevabı böyle gelecek bal saçlı bence devam etme.

İlk defa sinirlendi dostlar. Bunu yukarı çıkıp inen adem elmasından anladım. Gergin bir şekilde yutkunmuş, nefesini burnundan vermişti. Sinirlendi ama belli etmemeye çalıştı. Öyle de kibar bi insan. Kendisine has vesselam. Yine de kusura bakmasın, aramızda gerçek bir aşk olsun ama imkansız olmasın. Beni sadece misal verse bile, ona imkansız bir şekilde aşık olmak istemem. Kavuşmak varsa güzeldir aşk!

Sorduğu soruya gelince "Verirdim." dedim içimden. "Senin için canımı, seve seve verirdim."

TELEFERİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin