77❄️ "Romantik salyangoz"

5.6K 424 84
                                    


"Böyle hem çok romantik olsun istiyorum hem de etkili. Yani bugün yıl dönümümüz falan değil ama ne bileyim içimden geldi. Onun için farklı bir gün istiyorum. Aklından hiç çıkmasın ve dünya döndükçe hatırlasın dursun."

"Tamam Selim abi, o zaman şey yapalım eee. Tam nerede ayarlamak istiyordun?"

"Evde."

"Güzel. Ben şey yapayım o zaman, Demir ve Doğukan'a haber vereyim de onlar da yardımcı olsun, olur mu?" diye sordu Mine.

"Tamam Mine sana güveniyorum. Hayal'in unutamayacağı bir gece olsun istiyorum. Çok güzel olsun ve aynı zamanda da akılda da kalıcı."

"Tamam abi sen merak etme o iş bende."

Az biraz durumu anlamışsınızdır dostlarım. Selim benim için özel bir şeyler ayarlamak istediğinde Mine'den destek almıştı. Ve sonra...neyse devam edelim.

Üst kattan serpilecek gül yaprakları, terasta harika bir masa, merdiven basamaklarına yerleştirilmiş küçük mumlar, aşk dolu sözlerin yazılı olduğu pankartlar...hepsi hazırlanıyordu. Mine tek tek ilgilendiği hazırlıkta bir de sürpriz yapmıştı. Bu gece için terasta muhteşem bir havai fişek görüntüsü.

Doğukan mumları yakarken söylendi.

"Yeter ama ya, eczacı adamım ben. Neden hep Selim abinin ayak işlerinde köle gibi çalışmak zorundayım ki? Canımdan bezdim valla. Bak bak, gözlerimde morluklar oluştu. Biraz uyku istiyorum uykuuu!"

Demir Doğukan'ın bu haline gülerken, pankartları asmaya devam ediyordu.

"Söylenme len, Selim abi arkadaşlarını yemeğe çıkarttığında Selim abi bir numara diyordun. Ne çabuk unutuyorsun he?"

Doğukan Demir'e dil çıkarırken, gözlerini devirdi.

"Hatırlatmasan olmaz. Anladık Selim abi bir numara. Peki ya Hayal hanımefendi nerde acaba majesteleri? Ben de Selim abiyle evlenmek istiyorum lan, ne şanslı kız çıktı he şu Hayal de. Bir kere şansımı denesem mi acaba? Selim abi sana aşığım, benimle evlenir misin desem ne der?"

"Ağzını yırtar, çamaşır ipine asarım!" diye bağırdı Selim kapıdan girerken.
"Ulan Doğukan, yine boş gezenin boş kalfası mısın iki işin ucundan tut lan!"

"Ne diyon Selim abi uykum var uykum. Yarın sınavım da vardı. Hep senin yüzünden. Yine de herhalde uykum olduğundan kaynaklı gözüme çok çekici görünüyorsun, evlenek mi?"

Selim Doğukan'ın saçını çekerken, Mine'ye seslendi.

"Mine bacı bitti mi işlemler?"

"Tamamdır Selim abi. Biz gizleniyoruz. Gülleri döktükten ve havai fişekten sonra gideceğiz," dedi Mine.

Doğukan saçını Selim'den kurtarırken "Sakın erken davranayım falan deme bak Selim abi. Biz gülleri falan dökelim öyle başlasın merasim. Yoksa üstünüze kusarım ona göre."

Selim Doğukan'ı sırtına alarak iki tur havada çevirdikten sonra pervazlardan sarkıttı.

"Kus lan kus! Kusacaksan şimdi kus. Kusmuk kafalı seni, kussana lan!"

Aradan bir saat geçti geçmedi dostlarım ben geldim.

"Ben geldiim!"

Evin dış kapısından içeri girer girmez Selim'le karşılaştım. Ağzında bir gül vardı ve yarıya kadar açık gözleri ile bana baygın baygın bakıyordu.

Yine ne oluyor bu çocuğa? Acaba ben mi hayal ediyorum ki? Yok canım kendimi de çimdikledim kesinlikle gerçek. Bu sefer gerçekten bir şeyler yapıyor. Yine romantizmli şeyler olacak galiba ben de çok uygunum ya romantizme.

"Selim hayatım, hayırdır, senin o gözler niye yarıda? Tamamı açılmıyor mu?"

Bir fırt hava yapıp saçlarını savurduktan sonra, ağzındaki gülü eline alıp garip yürüyüşüyle bana doğru gelmeye başladı.

Elimi önümde siper edip kaşlarımı büzdüm. "Uzaktan şey etsen. Sen böyle şeyler yapınca ben ister istemez endişeleniyorum da."

"Niye?"

Allah! Kaşları da birbirinden bağımsız hareket ediyor bunun. Kaçacak bir yer ararken çoktan önümde bitmişti bile.

"Bugün unuttuğumuz bir yıldönümü falan mı? Mucize'yi görseydim ben."

"Uyuttum onu. Hem de bir fıçı uyku hapıyla. Gün sadece bize kalsın diye."

Eline aldığı bir tutam saçımı lüle yapa yapa oynarken, içim korkuyla titremişti. Hayır korkmuyorum ama yani Selim böyle olunca tüylerim de ürpermiyor değil.

"Bak şimdi şey yapalım, ben çok yorgunum da biraz uyuyayım. Sonra şey ederiz olmaz mı?"

"Ben senin yorgunluğunu alırım güzelim."

Gergince yutkunduğumda nerden geldiğini anlamadığım elini belime sarınca birlikte yürümeye başladık. Önceden çizilen bir çarpının üstüne geldiğimizde Selim garip sesler çıkarmaya başladı.

"Cik cik! Cik cik!"

O arada fısıltılar geldi.

"Selim abi cikliyor gülleri dökmeliyiz," dedi Demir.

"Hayır ya, cik değil. Kurt gibi uluyacaktı. O zaman dökecektik gülleri," dedi Mine itiraz ederek.

"Kurt mu? Ama ben anıracağım dediğini hatırlıyorum," dedi Doğukan. "Değişik bi şeyler olsun diye tutturmadı mı?"

"Cik cik! Cik diyorum lan!"

"Selim ne cikliyorsun ya, ne oluyor?"

"Bir şey yok bebeğim," dedi yanağımdan bir makas alırken.

Allah'ım sana geliyorum. Sağa sola bakıp hala hayatta olduğumdan emin olduktan sonra yeniden Selim'e baktım.

"Cik değilse şeydir o zaman. Auuuu!"

"İşte uludu. Hadi dökelim gülleri," dedi Mine.

Mine'nin bileğini tutan Doğukan "Selim abi anırmadan kimse bir tutam gül dökemez! Ben anıracağım dediğini hatırlıyorum o kadar."

"Ya geri zekalı, adam unutmuş olabilir," dedi Mine.
"Dökelim gitsin şu gülleri."

"Olmaz! Kural kuraldır. Anırmadan dökmem."

"Auuu diyorum auuu!"

"Hadi Doğukan ya dökelim."

"Lan auuuuu! Aaaauuuu!"

"Ne bağırıyorsun Selim ya, Mucize uyanacak şimdi."

"Tamam sakin ol hayatım. Dur şimdi ben çözüme kavuşturacağım. Hangi hayvandı bu? Miyuv miyuv! Yok bu değil mööö! Bu da değil bık bık bııık! Bu çok basit, kesin zor bir şey bulmuşumdur. Vırrak vırrak!"

Saatler geçti dostlar. Ben yerde merdiven basamaklarında uyuklarken, Selim hâlâ hayvan sesleri çıkarmaya devam ediyordu.

"Gıt gıt gıdak? O zaman şey, tıss. Tıss. Yani yılan demek istiyorum he yanlış anlamayın, hey. O da mı değil? Şey şey buldum, viccuk viccuk viccuk. Şempanze sesi bu da. O da mı değil lan? Hay Allah beni kahretmesin! Hayal uyuma Hayal, buldum tatlım. Hayal? Beni duyuyor musun? Hayal!"

TELEFERİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin