Diğer kabinler kurtarılmaya devam ederken hem sıramızı bekliyor hem de bizi en son kurtarmalarının rahatlığını yaşarcasına yeniden oyun oynamaya ve keyifle konuşmaya devam ediyorduk. Dronla servis edilen öğle yemeğimizden sonra ikimiz de yere oturmuş ayaklarımızı uzatmıştık."Bal sarısı saçlar, keskin bir çene, koyu gözler, dolgun dudaklar, uzun boy ve geniş omuzlar..."
Saydığım tüm bu şeylerden sonra yüzüme anlamamışça baktı ve derin bir nefes alarak sordu.
"Şu an tam olarak ne yapıyorsun Hayal?"
O bana bakınca ben de ona baktım ve gülümsedim.
"Gelecekteki eşinin profilini çıkarıyorum," dedim bilmişçe.
"Gelecekteki eşim mi?" diye sordu şaşkınca. Gözlerindeki ifadeye baktım. Beğenmiş miydi yoksa hoşuna gitmemiş miydi? Nötrdü ve duygusuz kalmayı başardı. Kaşlarını kaldırdı sadece. Sonra da gülümseyerek "Bana daha çok benim profilimi çıkarıyormuşsun gibi geldi de," dedi.
"Tabii, önce seninkini çıkarmalıyım ki sonra eşininkini çıkarabileyim. Bir yerde okumuştum, eşler birbirinin aynısıdır ve aynasıdır. Yani karşında sanki senin dişi ya da erkek versiyonun var gibidir. İşte bu yüzden birbirlerine benzerler. Yüz olarak benzemekten bahsediyorum ama. Hani kardeşler anımsatır ya birbirini öyle bir şey. Yani doğal olarak sen nasılsan eşin de senin gibi olacak," dedim.
"Hadi ya!" dedi heyecanla.
"Senin öyle yeteneklerin de mi vardı? Müneccim misin kız sen?" Heyecanlı falan değildi dostlarım. Belli etmemeye çalışsa da bu fiziksel olarak benzemeden rahatsız olmuştu. Ses tonundan bunu gayet net bir şekilde anlayabilmiştim."Dalga geçme Selim! Bu zamana kadar hangi arkadaşımın eşinin profilini çıkardıysam hepsi doğru çıktı. Üç aşağı beş yukarı eşler birbirine benziyor işte."
"Peh!" dedi gözlerini devirerek. "Arkadaşın olmadığını sanıyordum."
Aman bir şeyi de hatırlama zaten!
Gözlerimi devirerek kollarımı önümde bağladım. "Yani eski arkadaşlarım, arkadaş olmayan arkadaşlarım," gibi saçma bir düzeltme yaptım. Hatırlıyor. Her ne dersem her şeyi ezberlemiş gibi her şeyi hatırlıyor. Hayır ben ona eşten bahsediyorum o gitmiş arkadaştan bahsediyor. Konuyu mu değiştiriyor bana nispet mi yapıyor belli değil.
"E hadi söyle bakalım, nasılmış gelecekteki eşimin profili," dedi eş kelimesinin üstüne bastırarak.
"İlk önce," dedim derin bir nefes alarak. "sen uzun boylu olduğun için o da uzun boylu olacak.''
"Olmaz!" dedi. "Kız dediğin erkekten az kısa olur, sonra topuklu ayakkabı giymek isterse benden uzun mu olacak yani? Hayır, istemiyorum. Senin boyun gayet uygun."
Gözlerimi devirdim.
"Ben bitirene kadar karışma Selim ya! Dikkatim dağılırsa yapamam ama."
"İyi iyi, devam et hadi."
"Sonra," dedim saçlarını göstererek "büyük ihtimalle saçları açık renk olacak. Hem senin şu sarı saçlı prenses isteğine de uyar."
"Yuh! Asla ama asla sarı saçlı bir eş istemiyorum. Benimkiler sarı işte, yeterli. Benim eşim siyah saçlı olacak, o kadar! Hem benim saçlarımın sarısı kızıma da geçer zaten. Eşim siyah saçlı olsun kafi."
"Karışma demiştim," dedim kaşlarımı çatarak. Dudaklarını tatlıca büzerek sustuğunu göstermeye çalıştı.
"İngilizcesi de iyi olacak büyük ihtimalle," dedim. "Sonuçta sen eşinin de İngilizce bilmesini istemiştin. Elbet ona göre birini ayarlayacaksın. Yani sonuçta eşler isteğimize göre de şekillenirler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELEFERİK
RomanceHayal ve Selim tek kişilik ücret ödedikleri teleferikte mahsur kaldıklarında planları alt üst olur. Kurtarma ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen uzun süre aşağı inemeyen ikili için yapılacak pek fazla bir şey yoktur. Yalnız işler ikisinin de umduğ...