"Valla acayip güzel yaparım he, görsen bayılırsın.""Amin, inşallah, estağfirullah, tövbe."
Omzuma hafifçe vurdu. Gülümsedim.
"O ne kız? Gören de cenaze var sanır, maazallah."
İnşallah cenazem çıkmaz dostlar. Bunaldığım için saçlarımı toplamasını istedim, o da bana daha güzel bir fikrinin olduğunu, azıcık uçlarından alırsa çok daha rahat edeceğimi söyledi. Eh ben de inandım ne yapayım? Birkaç saat önceki tartışmadan sonra bu hale geldiğimize ben de şaşırıyordum doğrusu. Başka ne yapalım, sonsuza kadar küs kalacak değiliz ya. Zaten iki kişilik bir şehiriz. Onda da birbirimize küsersek şehir yıkılır enkaz altında kalırız.
Bu arada Allah görevlilerden de razı olsun, her şeyimiz tastamam. Başladı kesim işi. Kesim için her türlü malzemeyi getirdikten sonra bir de bol bol şekerleme getirdiler ki üstüne yiyip mutlu olursunuz diye.
"Tekbir getirdin mi Selim?" diye sordum.
"Ah doğru ya," deyip makası bırakarak getirmeye başladı.
"Allahü ekber, Al..." yarıda kesti. Bir kere daha vurdu omzuma. "Hayal sen de beni iyice saflaştırdın he, kurban mı kesiyoruz burada? Alt tarafı saçlarının ucundan alacağım."
Kıkırdayarak omuzlarımı silkeledim "Eh kurban sayılırım. Elinde makas var mı var. Yani doğal olarak."
"Git gide bana mi benziyorsun bana mı öyle geliyor? Bi an mundar olup gideceksin diye korktum. Neyse başlıyorum. Bismillah."
Ve başladık dostlar. Biliyorum kesim bitince kabak gibi çıkacağım ortaya. Saçlarım yere düştükçe endişem arttı, belki de maydanoza dönerim. Saçlarım dökülüyor, mango olmam herhalde. Peki ya ananas? Selim'in elindeki makas kırt kırt başımın üstünde dolanırken endişe ile önünde beklemeye devam ediyordum. O benim koltuğumda oturuyordu ben de yerde onun önünde. Gözüm şekerlemelerdeydi ama endişem geçmek bilmiyordu. Bu saçları uzatmak için de yıllarımı vermiştim. Kolayca uzanıyorlardı da hani. Birkaç dakika sonra omzuma vurdu yine.
"Hadi aç gözlerini, bitti."
"Korkuyorum, açmasam daha iyi."
"Hadi Hayal hadi."
Eh ne yapalım dostlar, başa gelen çekilir. Yavaşça araladım gözlerimi ve aynadaki yansımama baktım. Yeni bir kakül, kenarlardan hafif kısaltılan güzel şekilli bir saç kesimi. Yüzüme yakışan uzunluk ve göze hoş gelen farklı bir aura. Selim'in elinden çıktığı belli olan bir manzara. Hayranlıkla baktım saçlarıma.
"Nasıl? Beğendin mi?"
"Harika olmuş. Enfes olmuş. Muhteşem."
Elindeki makası ustalıkla çevirip, gururla kabarttı göğsünü.
"Eh ne sandın kızım?"
"Yeminle harika olmuş, çok beğendim. Ben de sanmıştım ki, hadi iste benden ne istersen," dedim aynaya bakıp saçlarımı elimle düzeltmeye devam ederken.
"Merak etme isteğim hazır," deyip tıraş takımını ve uzamış olan sarı sakalını gösterdi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Tıraş mı yapmamı istiyordu, ama ben... Kaşları ile bir kez daha işaret etti. "Hadi başla," diyordu. Eh ne yapalım verdik bir söz. Hem o benim saçlarımı keserken iyi ben de mecbur onun sakallarını kesmek zorundayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELEFERİK
Roman d'amourHayal ve Selim tek kişilik ücret ödedikleri teleferikte mahsur kaldıklarında planları alt üst olur. Kurtarma ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen uzun süre aşağı inemeyen ikili için yapılacak pek fazla bir şey yoktur. Yalnız işler ikisinin de umduğ...