Sitede okuyorsanız lütfen üşenmeyip bir yorum bırakın. Gerçekten hiç yorum gelmiyor ve giderken üzgün gitmek istemiyorum. Tekrardan teşekkürler, iyi okumalar.
---
XXIII
Orjinal versiyonla tanışıyorum.
Uyandığımda, kendimi yine o ormanda, orada otururken buldum. Karşımda da güneş kadar parlak saçlarıyla Elpis.
''Demek, başa döndük.'' dedim cüretkar bir ifadeyle.''Ya da önceki sefer söylemeyi unuttuklarını mı ekleyeceksin?''
''Bana kızgınsın,'' dedi kırgın bir sesle.
''Rüyama girip bana bir kırlangıç kolye veriyorsun, umut için buna tutun diyorsun, sonra başıma gelmeyen kalmıyor. Hayatıma ne kadar umut kattın anlatamam, umut tanrıçası!'' diye bağırdım. Elpis gök mavisi gözlerini yere çevirdi.
''Başına gelenler için özür dilerim, Myleen. Fakat sana bu yolda öncülük etmek benim görevim. Onun kazanmasına izin veremeyiz.''
''Sanırım beni öldürme yolunda öncülük ediyorsun, değil mi?''
''Myleen, şuanda bilmemen gerekenler var. Ve sana söy-''
''Bak,'' dedim kesin bir sesle.''Ben sizin oyuncağınız değilim. Zaten yeteri kadar hırpaladınız beni. Rahat bırakın artık beni.''
Elpis gözlerini kapatıp başını salladı.''Beni anlamıyorsun Myleen. Bu küçük bir oyun değil.''
''Küçük veya büyük,'' dedim hiddetle.''başkasını bulun. Okul otobüsüm uçtu, peşime bir ton canavar takıldı, şelaleden düştüm, kurtlara yem olmaktan kılpayı kurtuldum fakat bu sefer de beş metreden yere çakıldım. Hala yaşıyorsam şanslı olduğumdan. Şimdi neden seni anlamak istemediğimi anlıyor musun? Daha bu rüyayı görmeden önce biri beni sırtımdan bıçakladı.'' Sonra durdum.''Ama sen bunu biliyorsun zaten, değil mi? Ne de olsa bir tanrıçasın.''
''Sana sadece tek bir şey söyleyeceğim Myleen. İtiraz etme, ve sessizce dinle.'' dedi Elpis. Kaşlarımı çattım fakat itiraz etmedim.
''Yeni tanıyacağın ve güvenmek istediğin birisi olacak. Ona güveneceksin, bunu engelleyemem. Ama lütfen, tetikte ol, Myleen. Canını verecek kadar güvensen bile, tetikte ol.''
İşte gizemli bir şey daha.
''Neden bunu biraz daha açmıyorsun?'' dedim, sesim düşündüğümden de sinirli çıkmıştı.
''Çünkü bunu yapamam,'' dedi Elpis, başını öne eğdi. ''Bunu-y-a-''
Elpis bir görüntü misali titredi. Belki de o da bir görüntüydü, Annabeth ile gördüğümüz Percy Jackson gibi.
Neden bilmiyorum, yerimden kalkıp Elpis'in yanına gittim. Kollarından tutup onu sarstım fakat o engelleyemediğim bir şekilde iyiden iyiye silikleşiyordu. Sonunda, ellerim bomboş kaldığında, Elpis'le beraber o insanın içini ısıtan güneş, hasır sandalyeler ve o tatlı meltem de gitmişti. Şimdi hava buz gibiydi, yapayalnızdım ve korumasızdım. Ondan sonrası uzun sürmedi. Bir şey üstüme atlayıp beni yere devirdi ve irkilerek gözlerimi açtım.
Tam olarak nerede olduğumdan emin değildim. Burnuma hafif bir küf kokusu geldi. Gözlerimi ilk açtığımda gördüğüm tavan ahşaptan yapılmıştı, evin diğer kısımları gibi. Hayır, burası bir ev değildi, kocaman bir odaydı. Hemen önümde küçük bir mutfak vardı, onun tam karşısında da tuvaletin olduğunu düşündüğüm kapı.
Yavaşça yerimden doğruldum. Başım fena halde ağrıyordu, bu da yetmezmiş gibi ağrı kulaklarıma vurmuş, onlarda çınlamaya başlamıştı. Elim refleks olarak başıma gitti. Kafamı birinin kafama vurduğuna emindim. Gerçekten çok sert bir şekilde vurduğuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skinny (Percy Jackson Fanfiction)
FanfictionTamam, tam bir baş belası olduğumu biliyorum. Fakat bu kadarını ben bile tahmin edemezdim.