İyi okumalar :)
- -
O olaydan sonra hayatımda görülür bir değişim vardı. Hayatımın en güzel aylarını geçirmiştim. Leo Valdez'le iyi bir arkadaşlık kurmuştum. O beni ünlü 9.Depo'suna yanında götürüyor, hem o hem de ben yalnız kalmıyorduk. Arizona'yla ise tam bir yakın arkadaş statüsündeydik. K ve Henry birlikte takılmadıklarında birlikte oturup sohbet ediyorduk, kitap karıştırıyorduk. Annabeth genelde kendi halindeydi, onunla da gezdiğim konuştuğum olsa bile üzerine fazla gitmiyordum. Yalnız kalmak ona iyi geliyor gibi gelmişti bana. Oysa kardeşleri bunun onu mahvettiğini düşünüyorlardı.
Luke ayda yılda bir olsa bile bana kılıç talimi yaptırıyordu. Ben daha çok kukla gibiydim. Luke bir şekilde beni istediği yöne kaçırıyor ya da istediği şekilde kesmeye teşebbüste bulunabiliyordu. Yine de çok çok iyi bir öğretmen olduğu kesindi. Yaralarım iyileşip bedenip kendini toparladıktan sonra-yaklaşık bir ay her şey yasak gibi bir şey şeydi- hızla beni düzene sokmuştu. O olmasa ciddi anlamda yerlerde sürünüyor olurdum herhalde.
Piper da iyi birisiydi. Afrodit kızlarına hiç benzemiyordu. Saçımı örmesi için güvendiğim tek Afrodit kızı da diyebilirdim. Diğerlerinin şaşalı hallerine göre Piper eksilerdeydi. O kadar sade ve basit giyiniyordu ki aşırı güzelliği ve renk değiştiren gözlerini saymadığımızda Afrodit kızı olduğuna dair en ufak bir belirti bulunamazdı.
Bir de Piper'ın erkek arkadaşı vardı: Romalı, Percy'nin takastaki Yunan tarafına yollanan Jason Grace. Onunla da birkaç kılıç talimi yaptığım olmuştu fakat Romalı üslübünün kafamı karıştırdığını fark ettiğimde bu işi bıraktık. İyi birisi oldupu doğruydu fakat onun dışında pek yakın bir arkadaşlığımız olduğu söylenemezdi.
Yılın olayı diyebileceğimiz şey ise aylar sonra geldi: Hades, doğum günümü unutmamıştı!
Bu, bende direk ne tür bir hediye olacak düşüncesi uyandırırken aklımda çok garip bir düşünce belirdi. Bu, babamın bana ilk doğum günü hediyesiydi. Ne olduğuna değil, göndermiş olmasına takılmış olmalıydım. Demek ki eğer bir şansı olsaydı bana babalık yapmak isteyebilirmiş. Bu, o an için çoğu şeyden daha önemliydi.
Ben, Arizona, Henry ve Leo hediye paketimi almak için gittiğimizde hediyenin bir pakette olmadığını, zaten bir pakete de sığamayacağını öğrenmiş olduk. Üç furiadan birisi-iyi kimseler deniyordu onlara- olan Alecto, dev bir yarasadan inip yanımıza geldiğinde ağzımdan çok garip bir inilti çıktı. Alecto homurdanarak üstünü silkeledi.
"Sen Hades'in kızı, bana büyük bir eziyet çektirdin!" Kaşlarımı çatıp tam bir cevap verecekken Arizona koluma dokundu. Başımı ona çevirdiğimde dudaklarıyla bana "Yapma." dedi. Dişlerimi sıkıp cevap vermedim. Alecto homurdanarak söylediklerini bitirdiğinde öylece bana bakmaya başladı.
"Şey... Az önce kağıdını gönderdiğiniz hediyemi verecek misin, yoksa biz mi gidip alıyoruz?" Alecto sanki bariz bir şey söylemişim gibi gözlerini devirdi.
"Hediyei göremiyor musun?" ded cırtlak bir sesle."Neden çoğu Hades melezi bu kadar salağ-sakin olmak zorunda ki?" Sonra eliyle arkasındaki dev yarasayı gösterdi."İşte hediyen. Tartarus'ta yaşayan azınlıktaki canavarlardan birisi. Bir dev-yarasa."
"Şaka yapıyorsun." Leo gözlerini kocaman açmış mustakbel doğum günü hediyeme bakıyordu. Diğerleri de ondan farksız gözükmüyordu. Ben ise ağzımda bir şeyler gevelemekle meşguldüm. Sonunda ağzımdan şunlar çıkıverdi:"O şey benim doğum günü hediyem mi?"
"Şunu tekrar tekrar söyletmeye bayılıyorsun, değil mi? Evet, senin! Bence yolculukta kullanmak için çok hızlı-üstelik hiç de konforlu değil. Ama birini öldürmek istiyorsan-ki bence bu çok kötü bir ölüm olur-tam da adamını buldun. O bir dişi, ismini ona göre versen iyi olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skinny (Percy Jackson Fanfiction)
FanfictionTamam, tam bir baş belası olduğumu biliyorum. Fakat bu kadarını ben bile tahmin edemezdim.