Bölüm 26 İper sarayında konaklıyoruz

1.2K 73 14
                                    

Şu anda hikayenin finalini yazıyorum, çok fena duygusallaştım yav. Neyse, iyi okumalar :*

Multi Leydi Grentsank

- - -

XVI

İper Sarayı'nda konaklıyoruz.

Annem, küçükken beni bir kiliseye götürmüştü. Birlikte şarkı türü bir şey söylemiş, bir adamın konuşmalarını dinlemiştik. Sonra annem beni herkesin 'Peder' diye seslendiği adamın yanına götürmüş, beni onunla tanıştırmıştı.

''Şans nedir?'' diye sormuştum adama. 

''Hayatta kalabilme şartın.'' demişti adam, yüzündeki tatlı gülümsemeyle yanağımı okşamıştı. Annemle ikisi konuşurken tabiri caizse 'geri basıp' konuşmanın dışında kalmıştım. 

Evet, o kadar şanssızdım ki beni hayatta tutan tek şey elimde kalan son şans damlalarımdı. 

Şanssız şanslı.

Bazen öyle bir anda, öyle bir şey söylerler ki neye uğradığını şaşırırsın. Böyle boş gözlerle söyleyene bakar, olanları idrak etmeye çalışırsın. Evet, benimki de öyle bir durumdu.

''Siz beni birisiyle karıştırdınız sanırım.'' dedi gülerek.''Benim annemin adı İsobel Rank. Ve Manhattan'te. O bir insan. Yani bu imkansız.''

Kadın dudağını ısırıp eliyle yüzümü okşadı.''Sana nasıl bir yalan söylemişler bilmiyorum fakat senin annen o. Malvine Grentsank. Ve ben de senin teyzenim. Adım Amy.''

''Bakın, gerçekten, eğer bu bir şakaysa, hiç ama hiç komik değil. Siz benim teyzem olamazsınız. Benim teyzem yok. O da benim annem olamaz. Bir yanlışınız olmalı.''

Kadın bileğini açıp gösterdi. Bileğinde siyah renk, yuvarlak bir işaret vardı. İçine doğru küçülen yuvarlaklar , her seferinde daha da koyulaşıyor gibiydi. Ve ortası simsiyahtı. 

''Benim bileğimde öyle bir şey yok.'' dedim sinirle.

''Var.'' dedi.''Aç ve bak.''

Tereddütle tişörtümü geriye çektim. Kadın haklıydı. Bileğimde onunki gibi bir işaret vardı. Korkuyla bileğime baktım. 

''Bu, soy işaretidir. İper'in Leydi'si  her kimse, onun ailesi bu işarete sahip olur. Elysa, sana bunu kim yaptı bilmiyorum fakat... buradasın işte. Benim minik-Semertha.''

Bu sefer gözleri benim arkamdaki Sophie'ye döndü. Yüzü titredi ve resmen ağlamaya başladı. Kadın Sophie'ye sarılırken Sophie de ağlamaya başladı. Ve şunu dedi.

''Anne.''

O kadar şaşırmıştım ki sadece ağzım açık kaldı.

''Minik bebeğim benim,'' dedi kadın ağlarken.''Buradasın. Aman tanrım. Gerçekten buradasın.''

''Ama sen Hekate melezisin.'' dedi Luke, o da en az benim kadar şaşkındı. 

''Be-ben, annemin Hekate olduğunu zannetmiştim. Bu yüzden söylemedim.'' dedi Sophie.

''Hekate, ikincil nesil melezleri de kızı gibi kabul eder.'' dedi annesi. Son kez Sophie'ye sarıldıktan sonra ileriye, Leydi Grentsank'a seslendi.

''Malvine!'' dedi gülümseyerek. Genç kadın-benimle yaşıt olsa gerekti- renkli gözlerini bize çevirdi. Kısa bir an ona baktıktan sonra gözleri bana kilitlendi. Yanındakilere eliyle işaret edip yanımıza geldi. O ve arkasındakiler.

''Elysa, buradasın.'' dedi kadın.  Yakınıma geldiğinde kadını daha da yakından inceledim. Simsiyah saçları vardı. Başında örük olarak topuz yapılmıştı. Gözleri mavi-yeşilimsi bir renkteydi. Teni Amy gibi bembeyazdı. Dudaklarında koyu kırmızı bir ruj vardı. Gözlerindeyse siyah bir kalem. Çok sert bakıyordu. Buz gibi elleriyle ellerimi sardı. Ürperdim.

Skinny (Percy Jackson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin