Bölüm 49 Annemin Planını Uyguluyorum

649 57 16
                                    

XLIX

Annemin planını uyguluyorum.

Sabah olduğunda  kulübeme göz gezdirdim. Burada en uzun süre konaklayan melezdim. Burası benim evim olmuştu. Kaybettiğim, gitmek zorunda olduğum evlerin aksine, burası hep benimdi. Görevlerden döndüğümde o sıcacık denilen ama buz gibi olan yatağım beni orada bekliyordu. Bedava yemekler, dilediğim içecekler...

Evet, ama o kadar baş belasısın ki buraya da sahip çıkamadın, dedi iç sesim. Aferim sana!

Bu sıralar fazla negatiftim. Bir piskologa görünsem kesin bana depresyonda olduğumu söyler, antidepresan ilaçları aldırtırdı. 

Annem kesin benimle bütün gün ilgilenme seansı başlatır, ilaçlarımı her öğün aldığımdan emin olmak için başıma Maria'yı diker, yemekleri de ona yedirtirdi. Daha sonra arkadaş edineyim de aile yemeklerine görürdü falan.

Bu görev bitince onları ziyaret edeceğimi aklımın bir köşesine not ettim. Normal bir şeyler görmek benim için iyi olurdu.

Herhalde.

''Hazır mısın?'' Arizona'nın sesini duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim. Yanında Alecto vardı. Kaşlarımı çattım.

''Hazırım ama, sen-''

''Seninle geliyorum.'' dedi Arizona.''Sen baş belası, Luke Martin'i öldürme niyetinde-aynısı Martin için de geçerli- iken, sizi orada yalnız bırakamam. Üzgünüm.''

İtiraz etmedim. Haklıydı. Luke ve Martin birbirine girse onları ayırabilecek son kişi ben olurdum. Ayırmak için de kendimi boğuyormuş gibi numara yapmam gerekirdi herhalde.

Gide gide keçi inadı olan gençler mi bulman gerek, dedi iç sesim. Sonra ona itiraz eden diğer iç sesim konuştu. 

Ama yakışıklılar.

''Sanırım delirdim,'' diye mırıldanıp kulübemden dışarı çıktığımda Arizona'nın arkasından Luke ve Martin'in geldiğini gördüm. 

Bir dakika. Yan yana?

Belki de durum o kadar vahim değildir, diye düşünmüştüm ki geldikleri gibi ikisi de farklı köşelere gitti. Luke sahiplenircesine elini benime koyduğunda hafifçe dudağımı ısırdım. Martin bakışlarını yere çevirdi.

Bakın, iki erkeği birbirine düşürmek benim fikrim değildi. Bir yanda yeni yeni hatırladığım eski hayatımın aşkı, bir yanda da her şeyiyle hatırladığım yeni hayatımın aşkı.

Sonuç? Hayatımı karıştıran iki aşık erkek.

Ama ikisinde de böyle bir şey hedeflememiştim. Gerçekten!

''Hazırsanız, nasıl gidiyoruz?'' diye sordu Arizona.''Ölümlü yolları mı kullanacağız, Alecto'yu mu?''

''Gölge yolculuğu da yapabiliriz. Bu bize çok zaman kazandırır ama bana çok zaman kaybettirir.'' dediğimde Arizona kaşlarını çattı. Açıklamaya koyuldum.''Ee, öyle yapınca bayağı bir yoruluyorsun da.''

''Alecto dördümüzü de taşıyabilir mi?'' diye sordu Martin. Evet anlamında başımı salladım.

''Eni küçük gözükebilir, ama boyu uzun. Hem... Bakmayın kız olduğuna, bir erkek kadar da güçlü.''

Alecto bir şeyler gevelerken başını bacağıma sürttü.''Ve evet. Çok da güzel.''

''Peki biz nereye gidiyoruz?'' diye sordu Arizona. Martin yamukça gülümsedi.

''Hiç New Jersey'ye yolunuz düşmüş müydü?''

- - -

Alecto, fazla sakindi. En önde oturan Luke, onun arkasında oturan ben, benim arkamda oturan Arizona ve en arkada oturan Martin. 

Olabilecek en uygun oturuş buydu. Diğer türlerde asla New Jersey'ye varamayacağıma emindim. Luke ve Martin'i birbirinden uzak tutmak, en mantıklı yoldu.

''Çok mu yolumuz var diye sordum?'' uykulu gözlerle.

''Aslında bana bıraksaydınız daha kolay olurdu ama.'' diye homurdandı Martin.

''Ama Alecto senden hoşlanmadı, değil mi kızım?'' dedi Luke Alecto'nun başını okşarken. Alecto da onu onaylarca sesler çıkarınca Luke sırıttı.

Arizona gözlerini devirirken hafifçe sırıttım. Kafamı Luke'un sırtına yaslayıp kollarımı onun beline sımsıkı sardıktan sonra gözlerimi kapattım. 

Uzun zamandır ilk defa böyle bir rüya görmüştüm. 

İper sarayındaydım. Orada kaldığım kasvetli odada, yatağımda uzanırken buldum kendimi. Mahrur gözlerle yattığım yerden doğrulup etrafıma baktım. 

Aynıydı. Kimsecikler de yoktu.

Ağır adımlarla ayağa kalktım ve kapıya yöneldim. Kapıyı açıp koridor boyunca yürümeye başladığımda bir takım sesler duydum.

Ayak sesleri ve iki kişinin konuşması.

''Öylece yapamazsınız, anlaşılır.'' dedi genç bir kız sesi.

''Umurumda mı sanıyorsun?'' Bu sesi duyunca tüylerim diken diken oldu. Bütün bedenim baştan aşağı titriyordu. Hızla odama girip kapının arkasına geçtim. Sesin sahibi Leydi Grentsank'tı. 

''Hades'i düşmanınız almak akıllıca bir fikir değil, leydim.'' dedi kız endişeli bir sesle.''O bir tanrı.''

''Bende de bir tanrının gücü olacak.'' dedi.''Kızı öldürdüğümde.''

Yine beni öldürmeyi planlıyordu. Zaten başka ne yapardı ki! Kadının bütün hayatı ölümsüz olup İper'e sonsuza kadar hükmetmekti.

''Kız kamptan ayrılmış.'' dedi genç kız.''Şu anda o ve üç arkadaşı New Jersey'ye doğru yol alıyor. Amaçlarının ne olduğunu bilmiyorum, fakat ciddiler.''

Leydi Grentsank'ın kahkahası duyuldu.''Kardeşini bulmaya çalışıyor. Bana onunla beraber saldırmak istiyor.''

''Ama...O, onu bulabilirler mi?'' diye sordu genç kız. 

''Ben şimdiye kadar bulamadım.'' dedi Leydi Grentsank sakin bir sesle.''Bırakalım da kızımı bana getirsin.''

Gözlerimi açtığımda yere inmiştik. Gözlerimi kırpıştırıp etrafıma baktım. Luke hafifçe arkasını döndüğünde yüzümdeki ifadeyle kaşlarını çattı.

''Myleen, iyi misin?'' 

''O, buraya geldiğimizi biliyor.'' dedim titrek bir sesle.''B-bizim buraya ikizimi bulmak için geleceğimizi biliyor. Ona götürmemizi istiyor.'' Rüyamı onlara anlattım.

''Bir planı var.'' dedi Martin.''Ve biz de adım adım onun planını uyguluyoruz.''

''Ama başka ne yapabiliriz ki?'' diye sordum endişeyle.''Şu anda her şeyi silip yeni bir plan yapamayız.''

Arizona başını iki yana salladı.''Bu, bizden istemediği plan. İstediği, bizim bu planı yaptığımızı bildiğini anladıktan sonra başka plan yapmamız. Son dakikada yapacağımız hatayı bekliyor. Yani şu anda yapmamız gereken, aynen planı uygulamak.''

''Arizona.'' dedim gözlerimi büyüterek.''Bir dahi olduğunu söylemiş miydim?''

''Hayır, ama söylemiş oldun.''

''O zaman sizi bir bara götürüyorum. Yaşı tutmayan var mı?'' diye sordu Martin. Arizona gözlerini devirdi.

''Bara mı?'' diye sordum.''Niye ki?''

''Çünkü Jade oralarda takılıyor.'' dedi Martin.

''Bir dakika.'' dedim şaşkınlıkla.''A-adı Jade mi?''

Martin evet anlamıyla başını salladı. 

''Jade. Canavar avcılarının New Jersey başı o. İkiz kardeşin bizim grupta bayağı bir ünlü.''

Buna oturup kahkahalarla gülebilirdim. Ama...

Tabi ki yapmadım. Çünkü olay ciddiydi.

''O zaman bana bir bira ısmarlar, değil mi?'' diye sordum masumca. Martin omuz silkti. 

En azından hayır demesinden iyidir, diye düşündüm. Çok daha iyidir.

Skinny (Percy Jackson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin