(Özel Bölüm) Sammy Kayıp!

844 46 24
                                    

Iki defa bırakılan boşluk ve hatalar için özür dilerim, aptal telefon halleri. Iyi okumalar dilerim :*

Sabah kalktığımda pazar günüyle ilgili güzel planlarım vardı aslında. Bugün talim yoktu. Ne Pegasusların saldırılarıyla uğraşacak, ne de Henry'ye yenilmekle uğraşacaktım.

Benden daha mutlusu olamazdı!

Bu yüzden sabah erkenden kalktım-ki bunun için Alecto'ya yanağımı yalamasını tembihlemem gerekmişti- ve hazırlandım. Saçlarım bayağı bir uzamıştı. En son, Dünya Canavar Akınları Günü'nden bir canavarım omzuma kadar kısalttığı saçlarım eski boyuna ulaşmıştı neredeyse. Bugüne özel kabarmış saçlarımı suyla ıslatıp kendine getirdim. Kabarıklığı geçince daha insani duran saçlarımı tarakla ortadan ikiye ayırdıktan sonra örüp sağ omzumdan bıraktım.

Evet! İşte şimdi, en azından bir miktar kendime gelmiş gibiydim.

Dişlerimi fırçalayıp saçlarımla uğraşırken unuttuğum yüz yıkama fasini da bitirdikten sonra kot kaprimi altıma geçirip üstüne de kamp tişörtümü giydim.

Şimdi sırada sevgili erkek kardeşim Nico'yu uyandırmak vardı.

Biz Hades melezlerinin ortak özelliği şudur: Hepimiz ölü gibi yatarız. Zaten ten rengimiz solgun olduğundan bizi tanımayan kişiler korkup öldüğümüzü zanneder. Haksız da sayılmazlar, ben bile hala Nico'yu böyle görmeye alışkın değildim.

"Nico," diye seslendim yastığa sarılmış kardeşime. Cevap gelmeyince yavaşça dürttüm. "Nico! Kahvaltıyageç kalıyoruz."

"Daha kahvaltıya çok var Myleen." diye cevapladı Nico. Bunu söylerken gözlerini bile açmamıştı.

Kaşlarını çattım. "Nereden biliyorsun? Belki geç kaldık?"

"Çünkü her sabah kahvaltıya uyanan benim, seni uyandıran da. Senin rlerden uyandığın tek gün pazar. Bugün de pazar olduğuna göre beni uyandırmanın tek sebebi bugün aklında çılgın fikirlerin olması."

Kaşlarını mümkünmüş gibi iyice çattım. "Eskiden böyle değildin sen."

"Git başımdan Myleen." Nico yorganını başına kadar çekti ve sırtını bana döndü.

Bir kenara not edin: Uykulu Hades melezleri hiç çekilmez.

Sonunda Nico'dan bana hayır gelmeyeceğini anladığımda kendime yeni bir uğraş buldum. Annemi arayacaktım. Zaten aramıyorum diye bana yıllık grip atan annemle boş vaktimi geçirmek en eğlenceli iş olmasa da halletmem kulak sağlığım için daha iyi olabilirdi.

"Hadi Alecto," dedim eliyle kapıyı gösterirken. "Biraz kamptan uzaklaşmamız gerek."

Kimseye gözükmeden Alecto'yls gökyüzüne yükselmek zor olmadı. Gün daha yeni doğuyordu. Tamamı 12-17 yaş grubundan oluşan -yani tabiri caizse bir grup ergenden- bu kampta sabah beşte kalkmak kampa bir Minotor girmesi kadar garip bir olaydı.

Sonunda ağaçların arasında, telefonun çektiği bir yere geldiğimde Alecto'ya durmasını emrettim. Alecto tabii ki hiç de nazik olmayan bir şekilde beni yere indirdi.

Yüzümü buruşturdum. "Hani hayvanlar sahiplerine aşıktı? Bu n-"

Kırdığım potu anladığımda özür bile dileyemeden Alecto kuyruğunu bacaklarıma vurup beni k*ç üstü yere oturttu.

"Of Alecto, özür dilerim tamam! Sen çok nazik, zarif ve güzel bir bayansın! Ben hayvanı içindeki vahşi kadına söyledim."

Bu sefer kuyruğunu örgüme dolayıp beni yere çekti. Iki seksen yere kapaklandığımda öfkeyle soludum.

Skinny (Percy Jackson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin