Bölüm 25 Sophie'nin eski akrabalarımla tanışıyoruz

1.3K 81 10
                                    

Selamlar! Ama sen tatildeydin!

Evet, hala öyleyim. Hatta bugün klorlu havuzda ilham avındaydım. Günün özeti; İki işe yaramaz boğulma, 288627624861 ölüm kurgusu ve iki tane yazılmış ölüm. Devam eden iki hikayemin Finali yakın, o hikâyelerin finali için iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Şimdiden özür dilerim, bedava internetin yararlarıyla aynı şekilde destekleriniz için de teşekkür ederim. İyi okumalar

---

XXV

Sophie'nin eski akrabalarımla tanışıyoruz.

Martin yanımda götürmek iyi bir fikir miydi, bilemiyorum. Ama onu arkamda bırakamazdım. Geçmişimi bilen tek kişi oydu. Geçmişim bilmem gerekiyordu.

Tren istasyonuna Alecto'yla gittik. Dört kişiydik ama aramızda kilolu kimse yoktu, özellikle Sophie kürdan gibiydi. Hem Alecto itiraz etmedi. Aksi halde zaten üstüne binemezdik.

İstasyon, sanki asırlar öncesinden  kalmış gibiydi. Ama Luke burayı eviymiş gibi kolayca buldu. Alecto'yu nazikçe aşağı yönlendirdi. İstasyonun biraz uzağına, boş bir tarlaya indik. Luke Alecto'nun başını okşayıp teşekkür edip  Alecto'nun sırtından indi. Biz de onun arkasından indik. Alecto'yu boynundaki tasmadan yavaşça çektim. İstasyonda nizden başka kimse yoktu. Bilet alacağımız yere gelince Alecto'yu bir köşe bulup sakladım. Gişedeki yaşlı adam kim olduğumuza bile bakmadı. Luke ona biraz insan parası verdi. Adam Luke'un eline biletleri koydu, ardından treni gösterdi.

''Tek yolcular sizsiniz.'' Adam cebinden bir sigara çıkartıp yaktı.''Uzun zamandan beri ilk yolcusunuz...''

Daha fazla konuşulmadı. Ben Alecto'yu alıp geldiğimde diğerleri çoktan trenin yanına varmıştı bile. Sabırsız olduklarıyla ilgili bir şeyler mırıldanıp yanlarına gittim.

''Ee, koca tren sırf bizim içi-''

''Sizden başka kimse kullanmıyor bunu demiştim size. Son durak, değil mi?'' Bu, gişedeki adamdı.

Alecto'yu arkama sakladım. Tabi ne kadar saklayabilirsem. Sonuçta Alect birazcık devasa bir canavardı.

''Sırayla lütfen,'' dedi adam, sanki yirmi beş kişiymişiz gibi.''Önden bayanlar, evet, hadi bakalım...''

''Bizi havadan takip et, tamam mı?'' Alecto tama diye başını salladı ve havalandı. Adam hiçbir şey anlamadı. En son olarak ben de bindiğimde adam en baştaki vagona bindi. Birkaç dakika sonra tren hareket etti. Martin'i buldum ve kolundan tuttuğum gibi bir koltuğa oturttum.

''Oraya gitmeden önce bana anlatman gerekenler var.''

''O-pekala, ne bilmek istiyorsun?''

Evet, harika bir soruydu.

''Ha-hafızamın silindiğini nerden anladın?''

''Her şey, sana melez olduğumu söylediğimde başladı.'' dedi Martin.''Sana söylediğim anda sanki...sanki delirmiş gibiydin, beni tanımıyordun. Sonraki sabah uyandığımda evimde değildim. Kolonilerinden birindeydim. Geri döndüm. Ama ne annen, ne de başkası beni tanıyordu. Seni buldum ve sen de beni hatırlamıyordun. Ve tabi sonra bunu da unuttun.''

''Sen nasıl hatırlıyordun?''

''Melezlere işlemiyordu. Yapılan her neyse senin üzerinde yapıldığı için sen unutmuştun.''

''Sophie niye hatırlamıyor peki?''

''Onunla şahsen tanışmadık. Ama ona Enzo'yu sorarsan eminim tanır. İkinci adım. Martin Enzo Niam.''

Skinny (Percy Jackson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin