XLIII
Katliyamlanıyoruz.
Kötünün kötüsü. Luke ölmüştü ve geri dönmüştü. Boğazımdan daha önce parçaladığım kırlangıç kolyesi çıkmıştı. Leydi Grentsank geri dönmüştü. Kamp kırmızı alarm durumundaydı ve her an Romalılar saldırıya geçebilirdi. Yedilerden haber yoktu.
Yaşasın! Dünyanın en güzel haftası!
''Myleen?''
Yattığım yerden aceleyle kalkarken camdan bana seslene baktım. Luke'tu. Hafifçe gülümsüyordu.
Hiç yoktan iyidir canım, gülümsemediği zamanki gibi değil en azından.
''Luke!'' dedim hızla ayağa kalkarken. Tişörtümü düzeltip kapıya koşturdum.
Kapıyı açtığımda Luke tam anlamıyla gülümsüyordu. Kızgın ya da kırgın gözükmüyordu. Ben de hafifçe gülümsedim.
''İçeri girebilecek miyim acaba?'' diye sordu alaycı bir edayla.
''Ta-tabi.''
Luke içeri girince kapıyı kapattım. Luke içeriye doğru yürüdü fakat bir yere oturmadı. Bir şey konuşmak için mi gelmişti?
Karşı karşıya geldiğimizde ikimizden de ses çıkmadı. İlk birkaç saniye için. Gözlerimi yere çevirdim.
''Boğazın nasıl?'' diye sordu.
''İyi. Artık kanamıyor. Yara da kapanmak üzere.''
''Hımm, iyi o zaman.''
Başımı kaldırıp ona baktım. Benden en az beş-altı santim uzundu. Düzgün, kaslı bir vücudu vardı. Sarı, birbirine karışmış saçları ve mavi gözleri. Ne kadar sadeydim?
Bir an kendime bakma ihtiyacı duydum. Saçımı beceriksizce topuz yapmış, üstüme bir tişörtle tayt giymiştim. Aman ne kadar güzelim! Çocuk ergen kızların 'Taş' diye nitelendirdiği çocuklara bin basardı, benim tipimse...
Helal olsun Myleen. Sonra da niye bir türlü çıkamıyoruz biz?
''Gene neye takıldın Myleen?'' dedi Luke(Yine alaylı bir ifadeyle.)
''Hiç.''
''Bazen dalıp gidiyorsun. Kaşlarını çatıp öylece bakıyorsun.''
''Öyle mi?''
''Aynen öyle. Şu anda da kaşlarını çatıyorsun. Acaba neden?''
Kaşlarımı çattım. Güldü.
''İşlerini her zaman yalnız yapmaya çalışıyorsun. Oysa yardım alsan işin çok kolay olacak.''
''Yardım alıyorum ya.''
''Her şeyi kendi başına yapmaya çalışıyorsun.''
''Çünkü her zaman bir baş belası olmak istemiyorum.'' diye cevapladım.''Her zaman sorun yaratan, problem olmak istemiyorum.''
''Anlamıyor musun?'' dedi Luke.''Böyle yaparak kendini tehlikeye atıyorsun. Asıl sana bir şey olursa problem olursun.''
Tatlı sözdü yani.
Gülümsedim. O da gülümsedi.
''Sana kızdığım için özür dilerim.'' dedi. Yüzündeki gülümseme silinmişti. Bana doğru yaklaşırken kalp atışlarımın hızlandığını hissettim.''O an sana bir şey olacak diye o kadar korktum ki...''
''Beni azıcık dinlesen korkmana gerek kalmadığını anlardın.''
''Gerek kalabilirdi diyerek konuyu uzatmayacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skinny (Percy Jackson Fanfiction)
FanfictionTamam, tam bir baş belası olduğumu biliyorum. Fakat bu kadarını ben bile tahmin edemezdim.