L
Öz kardeşimle hasret gideriyoruz.
Bardan içeri girerken Luke'un elini sıkıca tuttum. Burada isteyeceğim en son şey kaybolmak olurdu. O ağır ter, içki ve sigara kokusu arasında kafayı bulanlardan birine rastlamak istemiyordum.
Hadi ama, ilahi bronzlar insanlara işlemiyor. Kas gücümün de iyi olduğu söylenemez. Diğer elimle de Arizona'nın elini tuttuğumda hafifçe gülümsedi. Martin fazla kalmış oluyordu ama zaten kadim yasalarca üç kişiden fazlaydık.
Tamam, bu bir bahane değildi. Sadece aklıma geliverdi işte.
''Bu Jade'i nerede arıyoruz acaba?'' diye sordu Luke gözleriyle etrafı tararken. Martin de aynı şeyi yaptı. Ardından gözleri bir noktada duraksadı.
''Sanırım aramamız gerekmedi.'' dediğinde baktığı noktaya baktım. Arkası dönük bir kız. Yanındaki iki adam-ikisi de devasa duruyordu- korumaları gibiydi.
Hayır, kesinlikle korumalarıydı. Yanında koruma mı taşıyordu yani?
Tamam, işimiz çok kolay olacaktı canım.
''O zaman direk gidip konuşuyor muyuz?'' diye sordum ve adım atmaya kalkmıştım ki Martin beni durdurdu.
''Fazla kolay oldu.'' dedi kaşlarını çatarak.''Sanki...''
''Onu bulmamızı istiyor gibi.'' diye sözünü tamamladı Luke ve ofladı.''Şimdi ne yapacağız.''
''Gidip konuşacağız.'' dedim kendimden emin bir şekilde.
''Olmaz.'' dedi Martin.''Tehlikeli olabilir.''
Gözlerimi devirdim.''Her ne kadar tanımasam da o benim ikiz kardeşim. Güçlerin yüzde ellisi ondaysa kalan yüzde ellisi de bende. Yani o on hayalet çağırabiliyorsa ben de çağırabilirim.''
Martin Luke'tan yardım ister gibi bakınca araya girdim.''Bakın, bugün onunla konuşmam gerek, anlıyor musunuz? Bekleyemem. Eğer rahatsız oluyor ya da korkuyorsanız geride kalabilirsiniz. Ben gidiyorum.''
Ve onları beklemeden yürümeye başladığımda üçünün de arkamdan geldiğine emindim. Başka çarem yoktu. Onunla konuşacaksam önümde sadece bugün vardı.
Diğer günler onun karşısında durabilecek kadar güçlü olabileceğimden şüpheliydim.
Yanına geldiğimde başını çevirmedi. Üstünde siyah mini bir elbise vardı. Benimkinden çok hafif koyu teni, açık bırakılmış, dalgalı saçları. Keşke bir de yüzünü görebilseydim dediğim sırada yüzünü çevirdi ve kalakaldım.
O kadar benziyorduk ki. Gözlerimiz aynı gibiydi hatta. İkimizinkiler de Hades'inki gibi kötü parıldıyordu. Bir an kendime bakıyormuş gibi hissettim. Sonra asla bu kadar ciddi ve asil bakamayacağımı hatırladım.
Jade tıpkı Leydi Grentsank gibi asildi. Her yanından güç fışkırıyormuş gibi gözükmesinin yanında bakışlarıyla beni olduğum yere mıhlayıvermişti.
Ve bu benim ikiz kardeşimdi.
''Evet?'' dedi soğuk bir sesle. Ama bir şeylerden şüphelendiği belliydi. Beni ilk gördüğünde hafifçe kaşlarını çattı, sonra hemen toparlayıp eski ciddi duruşuna döndü.
''Jade?'' Sesim fazla titrek çıkmıştı. Luke, Martin ve sesi çok az çıkan Arizona arkama geldiğinde Jade gözlerini kısıp bizi inceledi.
''Neden direk gelme sebebini açıklamıyorsun?'' dedi buz gibi bir sesle. Bu asabi hali sinirimi bozmuştu. Omuzlarımı dikleştirip sertçe baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skinny (Percy Jackson Fanfiction)
FanfictionTamam, tam bir baş belası olduğumu biliyorum. Fakat bu kadarını ben bile tahmin edemezdim.