(Ji A)
Başımdaki şiddetli ağrı gözlerimi açmama engel olurken, alarm sesi uyanmam gerektiğini söylüyordu.
Bir dakika! Bu benim alarmımın sesinden oldukça farklıydı!
''Hangi psikopat alarm sesini korku filmi jeneriği yaptı?''
Kimseden ses gelmeyince yastığa biraz daha gömüldüm. Büyük ihtimalle bunu Namjoon'dan başkası yapmazdı.
''Alarm sesi kesildikten sonra uyumaya devam edebileceğimi düşünüp yüzümde oluşan gülümseme duyduğum en erkeksi ses yüzünden silindi.
''Artık kendine gelmişsindir diye düşünüyorum.''
Gözlerimi korkarak açtığımda bana yabancı gelen bir odanın kapısında elinde kahve kupası ile duran Yunan Heykeline takıldı. Erkeksi yüz hatlarını, eşsiz bakışları, biçimli dudakları ve biçimli burnu süslüyordu. Saçları dağınıktı ve siyah jean üzerine gri bir gömlek giyinmişti.
''Yok artık!'' diye histerik bir şekilde gülüp kendimi yatağa geri bırakıp gözlerimi kapattım.
''Uyanmak için birkaç dakikan var. Acilen çıkmam gerekiyor.''
Aynı ses kulaklarımda yankılanmaya devam ederken, dün gece banyoda ''çok yakışlısın'' diye hıçkıra hıçkıra ağlayıp sarıldığım yüzün aynı kişiye ait olmasını fark etmemle birlikte yataktan fırladım. Oysa rüya gördüğümü sanıyordum.
Üzerimdeki battaniyeyi hızla geri iterken, üzerimdeki şifon gömleğin aklıma gelmesiyle birlikte battaniyeyi geri üzerime örttüm.
''Ben ne yapıyorum burada? Sen kimsin?''
Hayati değer taşıyan soruları sormayı henüz akıl edebildiğimde karşımda duran varlık, dilini dudağının üzerinde gezdirdikten sonra gülümsedi.
''Dün gece çok sarhoştun ve ben seni Han Nehri'nden sarkmaya çalışırken buldum. Yürürken ayağını incittiğinden ve yolda sızıp kaldığından kendi evime getirmek durumunda kaldım.''
Kaşlarımı çatıp hatırlamaya çalıştım fakat bu kısmı kesinlikle hatırlamıyordum. Hangi aptal Han Nehri'nden sarkmaya çalışırdı ki?
Ben düşünmeye devam ederken, montum ve ceketim yatağın üzerine konuldu.
''Hadi giyin de gidelim. Seni bir durakta indiririm.''
''Çık o zaman, üstümü giyineyim.''
''Alt tarafı ceketini giyineceksin. Seni zaten böyle gördüm.''
Yüzündeki munzur ifade yüzünden kaşlarımı çatıp elime geçirdiğim yastığı onu fırlattığımda söylenmeye devam etti.
''Çabuk ol kapıda bekliyorum.''
Odadan çıkar çıkmaz, içimden salaklığıma saydırırken bir yandan da giyinmeye devam ediyordum. Ayağımın bir miktar sızlıyor olması da ayrı bir talihsizlikti. Tüm gün ayakta durmam gereken bir işim vardı.
Montumu da seri bir şekilde üzerime geçirirken, bakışlarım bileğindeki bandaja takıldı sanırım bununla yürümek pek kolay olmayacaktı. Daha mühim olan şey ise anneme ve kardeşlerime haber vermem gerektiği ile ilgiliydi.
Ağır adımlarla kapıda bekleyen adını bilmediğim kişiye yaklaştım.
''Yürüyemiyorsan yine kucağıma alabilirim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards ❧ V
Fanfiction'Bir kez randevuya çıktıktan sonra peşimi bırakacak mısın?'' Taehyung başını olumsuzca salladı. ''Hayır, sonra birden fazla kez randevuya çıkacağız!'' Her güzel şeyin bir sonu olduğu bilincinde olduğumdan aklıma gelen bir diğer soruyu yönlendirdi...