(Taehyung)
Elimdeki bardağa şişenin dibinde kalan sojuyu da doldurduktan sonra tek seferde içtim ve bardağı sertçe masaya bıraktım.
''Taehyung, yeter artık kalkalım.''
Yoongi'ye karşılık olumsuzca başımı iki yana salladım ve bakışlarımı sahile doğru çevirdim. Eve ya da herhangi bir yere gitmek istemiyordum. Beynim düşünmeyi bırakana kadar içmek istiyordum.
''Choon Hee'yi annem ile tanıştırmaya götüreceğim. Artık kalkmamız gerekiyor.''
Derin bir nefes aldıktan sonra nefesimi bıkkınlıkla dışarıya verdim.
''Sen git, ben burada kalmak istiyorum.''
Yoongi cebinden telefonunu çıkarıp birilerine mesaj atmaya başladığında yapmaya çalıştığı şeyi az çok kavrayabiliyordum. Muhtemelen Jungkook ya da Jimin'e buraya gelmesi ve bana eşlik etmesi için haber veriyordu.
''Jungkook ve Jimin birazdan burada olur. Ben Choon Hee'yi almaya gidiyorum.''
Başımla Yoongi'yi onayladıktan sonra bakışlarımı yeniden sahile yönelttim.
Tam bir haftadır Ji A'nın yüzünü bile görememiştim. Koskoca bir haftada onu deliler gibi özlediğimi fazlasıyla hissedebiliyordum. Ona özlemim yüzünden bazen nefes almakta bile zorlanıyordum.
Gözlerimi kısa süreliğine kapatıp derin bir iç geçirdim.
Mi Rae ile konuşup sık sık Ji A hakkında bilgi almaya çalışıyordum. Kendini eve kapatan Ji A'nın günün büyük bir kısmını evde ağlayarak geçirdiğini biliyordum ve bu durum benim içimdeki sıkıntıyı daha da katlanılmaz bir hale getiriyordu.
Ji A ile tanıştığımız ilk günleri düşündüğümde, Le Chamber Bar'da silahlı çatışmanın ortasında kaldığında hareket bile edemediği, tüm vücudunun titrediği, kulaklarını kapatıp olduğu yerde ağladığını hatırlıyordum. O zaman neden bu kadar etkilendiğini bilmesem de şimdi bunun sorumlusunun ben olduğumu biliyordum. Onu iki yıl önce o silahlı çatışmanın orta yerinde bırakmış, psikolojisinin kabullenemediği zor durumlar yaşatmıştım.
Ji A hakkındaki tüm gerçekleri kendisinden dinledikten sonra hiçbir şey diyemeden yanından ayrıldığımda ilk işim Jimin ile bu olayı konuşmak olmuştu.
Jimin bana iki yıl önceki Kuzey Kore Sınır Operasyonu'nda Ji A'yı çatışmanın olduğu yerde bir ağacın arkasına sinmiş ağlarken bulduğunu anlatmıştı. Tıpkı Le Chamber Bar'da olduğu gibi kulaklarını tıkayarak saklandığı ağacın ardında ağlamaya devam ederken Jimin onun gözlerinde gördüğü korku dolu ifadeye yenik düşüp onu bizim aracın arkasında bulunan cephane olarak kullandığımız yere Ji A'yı yerleştirdiğini, Seoul'de durakladığımız bir yerde indirdiğinden bahsetmişti.
Elbette bunu yaparken Ji A'nın suçsuz olduğunu, yanında bize karşı kullanabileceği bir silah varken şarjörlerin tamamen mermi ile dolu olmasından anladığını söylemişti.
Ji A o operasyonda ailesini öldüren kişilere bile ateş etmemişti. Tamamen suçsuzdu. Neler olup bittiğini bile anlayamamıştı muhtemelen. Çünkü ailesinin yaptığı korkunç şeylerden bile bihaberdi.
Derin bir iç geçirip ''Bir şişe soju daha alabilir miyim?'' diye seslendiğimde yeni bir şişeyi önüme bırakan kadına teşekkür ettim.
Şişeyi açıp bardağa biraz daha soju doldurduktan sonra beynimi uyuşturması adına yeniden kafama diktim.
Choi Shik davasının en önemli sanığı, Choi Shik'in karısı Choi Rim'in tutuklu olarak hastaneye kaldırılmasının üzerinden birkaç gün geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards ❧ V
Fanfiction'Bir kez randevuya çıktıktan sonra peşimi bırakacak mısın?'' Taehyung başını olumsuzca salladı. ''Hayır, sonra birden fazla kez randevuya çıkacağız!'' Her güzel şeyin bir sonu olduğu bilincinde olduğumdan aklıma gelen bir diğer soruyu yönlendirdi...