(Ji A)
Taehyung'un gidişini izlerken hızla çarpan kalbime neden söz geçiremediğimi anlamaya çalışıyordum. Daha önce bunu defalarca yapmıştım. Benimle tanışmak isteyen kişileri reddetmiş ve yoluma bakmıştım. Neden aynısını Taehyung için yapamıyordum? Neden hislerimi kontrol edemiyordum?
Suratım asılıp, yatağıma doğru ilerlerken yere düşen ayıcığımı da kolundan kavrayıp benimle birlikte sürükledim.
Yatağa sırt üstü uzanırken, bakışlarımı da tavana diktim. Son zamanlarda bunu alışkanlık haline getirmiştim. Tavanımla aşk falan yaşıyor olmalıydım.
Derin bir iç geçirip yanıma aldığım ayıcığa doğru döndüm. Karamel tüyleri ve kahverengi gözleri yüzünden Taehyung'a benziyor gibiydi. Ya da ben aklımı falan kaçırıyordum.
''Sen benden azıcık uzaklaş!''
Ayıcığı usulca ters çevirip benden biraz daha uzağa koydum. Taehyung ve türevlerine karşı önlem almalıydım. Aklımı karıştırmasına müsaade etmemeliydim.
''Bir de kendisini sevgilim ilan ediyor! Özgüvene bak! Şımarık, egosit, pis yakışıklı!''
İçimden geçenleri kendime saklamak yerine söylendiğimi Ae Cha şaşkın bakışlar eşliğinde içeri girdiğinde fark ettim.
''Hmm bir düşünelim. Şımarık, egoist, pis yakışıklı dediğin Taehyung olabilir mi?''
Taehyung kafeye geldiği günden sonra, Ae Cha benimle sürekli bu konuda konuşmak istiyor fakat ben konuyu değiştiriyordum. Bundan daha ne kadar kaçabileceğimi bilmesem de mümkün olduğunca konuşmamayı tercih edecektim. Zaten hislerimi kontrol altına alamıyordum. Birine anlatırsam daha da şiddetleneceğinden korkuyordum. Birine anlatmak demek, bunu kabul ettiğimin de bir göstergesi olurdu.
''Boşver Taehyung'u. Sen nereden geliyorsun?''
Ae Cha yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle birlikte yatağımın bir köşesine oturdu.
''Jin ile yemek yedik.''
''Sevgili misiniz şimdi?''
Sorduğum soru ile birlikte düşünceli bir hal alan Ae Cha başını hafif yana yatırdı. Henüz bu sorunun cevabını bilmiyor gibiydi. Neredeyse sürekli buluştukları halde sevgili olma kısmına geçememişlerdi belli ki.
Ae Cha'ya bunun zamanla gelişeceğini söylemek için hazırlandığım sırada kapı tıklatıldı.
''Gel!''
Kapıdan içeri usulca süzülen Namjoon, bakışlarını ikimizin arasında gezdirdi.
''Mühim bir mesele mi vardı?''
Aynı anda başımızı olumsuzca iki yana salladığımızda, Ae Cha ile konuşması gereken bir şeyler olduğunu söyleyen Namjoon onu odasına çağırdı. Neden Ae Cha'ya anlatıyor da bana anlatmıyordu?
İkisinin odadan çıkışını izledikten sonra telefonuma gelen bildirimle birlikte telaşla telefonu elime aldım.
''Merakta kalma sakın. Eve geldim ben.''
Gözlerimi devirip, omuz silktim.
''Neden merak edecekmişim?''
Telefonu bir köşeye koyup, yüzümde istemsizce oluşan aptal gülümsemeyi silmeye çalıştım fakat sadece çalışıyordum.
İkinci bir bildirim geldiğinde ise yatakta usulca ilerleyen elime telefonumu aldım. Ardından mesajı açmadan önce numarayı kaydetmeye koyuldum.
Şımarık, egoist,pis yakışıklı!
''Şimdi oldu.''
''Ne yapıyorsun?''
Buna bir cevap vermeli miydim?
Yanıt kısmına ''Uyuyacağım'' yazacağım anda vazgeçtim.
''Sanane!''
Gönder seçeneğine bastıktan sonra beklemeye koyuldum. Fazla mı kaba bir yanıt olmuştu diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.
''Pekala, sana da iyi uykular Ji A-shii <3 ''
O bana kalp mi göndermişti?
Telefonu bir köşeye atıp, alev alan yanaklarıma ellerimi götürdüm. Ardından sırtımı yatağın başlığına dayadım. Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı etrafına sardım. Şu an çizgi karakter olsam gözlerinden kalpler fışkıran tiplerden olacağımdan emindim.
Hayır, şu sevimli kalpten neden bu kadar etkilenmiştim?
Usulca kollarımı çözüp yatağın ucundaki telefona ilerledim ardından mesajı yok sayarak ''Naver'' arama butonuna girdim.
Konuşmalarına kalp emojisi ekleyen biri size ne anlatmak istiyordur?
Aynı sorunun, forum sitelerinden birindeki yorumlarını açtım.
*Sizi sevdiğini dile getirmesinin başka bir yoludur.
Yüzümde oluşan gülümseme eşliğinde diğer bir yoruma geçtim.
*Çok abartmanın lüzumu yok. Arkadaşlarıma bile aynı emojiyi gönderiyorum.
Ben bunu yapmıyordum!
Yoruma göz devirip bir diğerine geçeceğim sırada çalan telefonumla birlikte irkildim. Arayanın Mi Rae olması beni korkutsa da aramaya yanıt verdim ve korktuğum şey başıma geldi.
Mi Rae benden, haftasonu çalışacağı otelde, birlikte çalışmak için teklifte bulunmuştu ve bilin bakalım ben ne yanıt vermiştim?
Tabii biricik arkadaşımı kıramayıp onunla birlikte çalışmayı kabul etmiştim ve böylece dinlenmeden geçecek bir haftasonuna daha girecektim!
Her seferinde birilerini reddetmeyi düşünüp bunu yapamıyor olduğumu henüz fark ediyordum.
Mi Rae'nin söylediğine göre, önemli bir davet için otelde günlük çalıştıracakları eleman arıyorlardı ve Mi Rae ücreti yüzünden buna çok sıcak bakmıştı. İşte beni korkutan da buydu. Mi Rae ne zaman bir şeylere sıcak baksa altından tuhaf bir şeyler çıkıyordu.
Derin bir iç geçirip, gözlerimi kapatacağım sırada Ae Cha içeri girdi.
Yüzü beş karış asık mıydı? Bana mı öyle geliyordu?
''Bir şey mi oldu?''
Ae Cha yüzüne sahte bir gülümseyiş yerleştirdi.
''Hayır, önemli bir şey yok.''
Kaşlarımı çatsam da bunun üzerinde durmamaya karar verdim. Belli ki Namjoon ile aralarında tuhaf bir konuşma geçmişti ve istediği zaman anlatabilirdi.
Merhabalar 😍
Geçiş bölümü ile geldim ama içinde önemli detaylar barındıyor !
Gelecek bölümün olaylı olacağını hissetmişsinizdir 🤗
Yarın yayımlamaya çalışacağım diğer bölümü
Yeni bölüm için;
Vote sınırı:100
Yorum sınırı:200
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards ❧ V
Fanfiction'Bir kez randevuya çıktıktan sonra peşimi bırakacak mısın?'' Taehyung başını olumsuzca salladı. ''Hayır, sonra birden fazla kez randevuya çıkacağız!'' Her güzel şeyin bir sonu olduğu bilincinde olduğumdan aklıma gelen bir diğer soruyu yönlendirdi...