(Ji A)
Taehyung'un peşinden gitmem için odasına çekilmiş olduğunu düşünsem de bundan pek emin değildim. Gerçi bu yüzden olsa bile bana iyi şeyler söylemeyeceğini tahmin edebiliyordum. En azından beni bir kez olsun görmek isteyeceğini düşündüğüm her gün hayalkırıklığına uğradığımdan beklentilerimi yüksek tutmuyordum.
Odanın kapısının önünde durup bir süre bekledim fakat kapıyı çalamadım.
''Geri dön Ji A'' diye kendi kendime mırıldanıp gitmeye hazırlandığım sırada kapı açıldı ve kolumdan yakalayan Taehyung beni odasına çekti. Kapıyı ardımızdan kapatan Taehyung, yatağının bir köşesine oturup bana baktığında oturmamı istediğini düşünüp yanındaki boşluğa usulca geçtim.
Bir süre aramızda oluşan sessizliğin ardından Taehyung bakışlarını bana yöneltti ve yüzümde uzun süre oyalandı.
''Nasıl hissediyorsun kendini? Daha iyi misin?''
''İyiyim'' dedim fakat samimi değildim. Onsuz yapamadığımı söyleyemediğimden iyiyim diyordum işte.
''Ji A, bana söylemek istediğin bir şey mi var?''
Taehyung bana doğru dönüp bakışlarını yüzümde gezdirmeye başladığında derin bir iç geçirdim ve ''seni çok özledim'' dedim fısıltıyla.
Elimi avuçları arasına alan Taehyung yüzünde buruk bir gülümseme eşliğinde bana baktığında yine o boğazımı düğümleyen hisle karşılaştım. Bu bakışı biliyordum. Ayrılmak zorunda olduğumuzu söylediği gün de bana aynen böyle bakmıştı.
''Birçok şey yaşadın ve bunların hepsinin yalan olduğunu bir anda öğrendin. Ne hissettiğini ne düşündüğünü tam olarak bilmiyorsun. Yanında olmama alıştığın için belki de yanında olmamı istiyorsun.''
Aklım ve duygularım karmakarışık olabilirdi fakat hislerimi nasıl bilmezdim? Yanımda olmadığı her an kalbimde hissettiğim o sızı nasıl yalnızca alışkanlığın bir getirisi olabilirdi?
''Kalbimi bildiğini söylemiştin Taehyung, ama belli ki sen de benim kalbimi bilmiyorsun.''
Taehyung avuçlarındaki elimi daha sıkı kavradı ve dudaklarını birbirine bastırıp bir süre bekledi.
''Ayrılmamızın yanlış bir karar olduğunu mu düşünüyorsun?'' diye sorduğunda ''En azından benim için öyle'' diye yanıt verdim.
''Ji A, seni ilk gördüğüm gün hayatımda gördüğüm en güzel kadın olduğunu düşündüm fakat benim senin peşine düşme sebebim tavırlarındı. Her ne kadar bana karşı ters biri olmaya çalışsan da, bakışlarında o ışıltıyı hep gördüm. Zamanla seni tanımaya başladım, geçmişin hakkında bildiğim en ufak şey bile yoktu, anlatmıyordun ve ben buna saygı duyuyordum fakat içinde kırılgan bir çocuk taşıdığını çok iyi biliyordum. Sana geçmişinle ve seninle ilgili sorduğum her soruda güzel yüzün düşüyordu, huzursuz oluyordun, seni rahatsız eden bir şeylerin olduğunun farkındaydım fakat hep kendin anlatmak istediğin zaman anlat diye bekledim ki anlatmasan da olurdu. Ben senin gizemini değil ruhunu, kalbini çözmeye çalıştım. Sana sonsuz güvendim, anlatmadığın her neyse sırf seni üzdüğü için anlatmadığını biliyordum. Altında en ufak şüpheli bir şey aramadım.''
Taehyung yutkunup duraksadığında sessizce onu dinlemeye koyuldum. Söylediği her şeyde haklıydı ki bu durum onu dünyanın en anlayışlı insanı yapıyordu.
''Benim ilişkimize dair de en ufak şüphem olmadı Ji A. Anlatmadığın şeylerin sebebinin güvensizlik olduğunu düşünmemiştim. Ayrılmak istemeni anlayabilirdim, inan ailen sandığın insanların ölümüne sebep olan biri olduğumdan, haklı da olsam ayrılmak istemeni kabullenirdim. Fakat sen hiç benim nedenlerimi merak etmedin, sormadın. Bir kağıt parçasına sığdırdın ayrılmak isteyişini, şimdi kalbine sığdıramadığını söyleme lütfen.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards ❧ V
Fanfic'Bir kez randevuya çıktıktan sonra peşimi bırakacak mısın?'' Taehyung başını olumsuzca salladı. ''Hayır, sonra birden fazla kez randevuya çıkacağız!'' Her güzel şeyin bir sonu olduğu bilincinde olduğumdan aklıma gelen bir diğer soruyu yönlendirdi...