(Ji A)
Renkli minderlerden birinde oturmuş, camla kaplı duvarın bahçeye bakan kısmından dışarıyı seyrediyordum. Kaşığımı daldırdığım kavanozun dibini sıyırmaya çalıştığımı fark edip, boş bakışlarımı boş kavanoza yönelttim.
''Sen de bittin yani.''
Derin bir iç çekip yaklaşık on beş dakika öncesine kadar dolu olan kavanoza umutsuzca baktım.
''Şimdi nasıl mutlu olacağım?''
Kavanoza bakışlarımı devirip sağ tarafıma, parkenin üzerine bıraktığımda içimin müthiş bir susuzlukla kavrulduğunu hissetsem de aldırmadım. Yerimden kalkmaya mecalim yokmuş gibi hissediyordum.
Taehyung ile konuştuktan sonra geçen birkaç gün boyunca kendimi dört duvar arasına kapatmıştım. Her hatırladığımda kalbimi yerinden söken ''arkadaş'' kelimesinin anlamını bile bile onunla arkadaş olmayı kabul etmiştim. Çünkü onu bir daha görememekten, ona bir daha yakın olamamaktan korkuyordum.
Sol tarafıma oturttuğum ayıcığa baktığımda derin bir iç geçirdim.
''Sence Taehyung bana nasıl geri döner?''
Bir süre bekledikten sonra bakışlarımı yeniden dışarıya yönlendirdim.
''Dönmez tabii, aptal Ji A!''
Kendi kendimi cevaplayıp, alt dudağımı dişlerimin arasına alıp işkence etmeye başladığım sırada kapının çalmasıyla birlikte başımı omzumun üzerinden geriye çevirdim.
''Gelebilir miyim?''
Usulca başımı salladığımda Bay So içeri girdi ve kapıyı kapatıp bana doğru ilerlemeye koyuldu. Her adımında yüzündeki endişeli ifade artıyordu ve yanımdaki ayıcığı kaldırıp oraya kendisi geçtiğinde merakla bakışlarını yüzümde gezdirdi ardından bakışları sağımda duran kavanoza kaydı.
''Hepsini tek seferde mi yedin?''
Yine başımı sallamakla yetindiğimde Bay So bakışlarını benim gibi dışarıya yöneltti. Derin bir iç geçirdiğine tanık olmamın ardından üzgün olduğunu düşündüğüm bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
''Yıllar önce seni annenden ve benden aldıklarında, kanlı kıyafetlerini kapının önünde buldum ama biliyor musun hiçbir zaman öldüğüne inanmadım. Senin yaşlarında bulunan her kayıp kız ya da ceset olduğunda DNA testi yaptırılmasını istiyordum. İçimde hep seni bulacağıma dair bir umut vardı. Bir süre sonra Taehyung birimimize atandığında, benim bu konuda fazla hassas olduğumu ve bulunan her kız çocuğunda seni aradığımı bildiğinden DNA testlerinin sorumluluğunu almak istedi. Jin ile birlikte her kayıp kızın örneklerini karşılaştırdılar ve seni mucizevi bir şekilde buldum.''
Bay So sesli bir şekilde yutkunduktan sonra yeniden derin bir iç geçirdi. Yaşadıkları hala kalbini acıtıyor olmalıydı.
''Şimdi seni buldum ama mutsuzluğun beni paramparça ediyor. Annene de bana da soğuksun. Bir yabancı gibi davranıyorsun. Kızıma dilediğim gibi sarılmama, yaralarını iyileştirmeme izin vermiyorsun.''
Bakışlarım yavaşça yanımda bana endişeyle bakan Bay So'ya kaydı.
Bayan So, Bay So'yu görmek bile istemezken sırf ben ikisiyle de birlikte kalmak istiyorum diye Bay So'nun evine yerleşmişti. Geceleri bazen üzerimi örtmeye geldiğini biliyordum. Sevdiğim yemekleri, Bayan Kim'den öğrenip onları yapmaya çalıştığını, sürekli sorular sorup hakkımda bir şeyler öğrenmek istediğini fark edebiliyordum. Aynı şekilde Bay So'nun işe gitmeden önce odama gelip beni kontrol ettiğini, benimle konuşmak için fırsat aradığını da fark ediyordum. Fakat alışamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards ❧ V
Fanfiction'Bir kez randevuya çıktıktan sonra peşimi bırakacak mısın?'' Taehyung başını olumsuzca salladı. ''Hayır, sonra birden fazla kez randevuya çıkacağız!'' Her güzel şeyin bir sonu olduğu bilincinde olduğumdan aklıma gelen bir diğer soruyu yönlendirdi...