(Ji A)
Çantamın kulpunu sıkıca kavrayıp, Namjoon'un beni beklediği kafeye giriş yaptığımda iki kişilik masada oturmuş, gergin bir şekilde ellerini birleştirmiş olduğunu gördüğüm Namjoon'a doğru ilerlemeye başladım.
Beni fark eder etmez oturduğu yerden kalkan Namjoon ile bakışlarımız buluşunca daha önce hissetmediğim bir şekilde gerildiğimi hissettim. Daha önce bir abi, bir arkadaş olarak gördüğümden şimdi nasıl davranmama gerektiğini pek bilmiyordum.
''Merhaba Ji A.''
Nasıl davranması gerektiğini Namjoon da bilmiyor olmalı ki karşısındaki sandalyeyi işaret etti ve ben de ona uyup karşısındaki boş yere geçip oturdum.
''Muhtemelen seni buraya neden çağırdığımı tahmin edebiliyorsundur.''
''Eve dönmemi mi isteyeceksin?''
Namjoon usulca başını salladığında derin bir iç geçirdim. Her şeyi bilmeme rağmen o evde kalamazdım.
''Namjoon ben yapamam, yani o evde kalam...''
Sözlerimi bitirmeme müsaade etmeden Namjoon elimden tutup beni durdurdu.
''Ji A, önce sana kendimi anlatmama izin ver lütfen.''
Elimi yavaşça kendime doğru çektim ve konuşması için ona fırsat verdim.
''Seni sahil kenarında öylece dururken bulduğum ilk gün, ilk görüşte sana aşık oldum. Hiçbir şekilde konuşmuyor olman, hiçbir söylediğime tepki vermiyor olman senin hakkında meraklanmama sebep oldu. O gün orada ne işin vardı ve başına neler gelmişti hiçbiri hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Seni alıp önce hastaneye götürdüğümde Kuzey Kore vatandaşı olduğun öğrendiğim ilk şey oldu ve biliyorsun sonrasında karakola götürüldüğünde senin Güney Kore vatandaşı olabilmen için evlatlık alınman ya da evlenmen konusunda net bilgiler verildi. O an aklıma gelen ilk şey seninle evlenmek olsa da annem buna karşı çıktı. Hem seninle alakalı hiçbir şey bilmediğimi hem de hiçbir şekilde konuşmuyor olduğun için psikolojin düzelene kadar bunun oluru olmadığını söyledi ve seni evlatlık olarak almak için kendisi bizzat başvuru yaptı. Sana olan duygularım sonradan gelişmedi. Aksine seni gördüğüm ilk andan beri başlayan duygularım seni tanıdıkça arttı ve ben seni hiçbir zaman kardeşim gibi göremedim.''
Namjoon'un anlattıkları ile birlikte Jimin'in beni Seoul sokaklarından birinde bıraktığı o ilk gün aklıma geldi. Jimin'in de ailemi öldüren polislerden biri olduğunu bile bile beni orada öylece bırakmaması için ona sarılıp, ağladığım günün akşamında kendimi bir sahilde banklardan bırakmıştım ve nihayetinde Namjoon beni bulmuştu.
O gün yaşadıklarım yüzünden konuşamaz, tepki veremez bir haldeydim. Bu halim aylarca devam etmişti ve bu süreçte Namjoon bana oldukça yardım etmişti. Aylar sonra ilk kez konuştuğum kişi Namjoon olmuştu. Kendisi psikiyatr olmaya hazırlandığından beni defalarca dinlemek zorunda kalmış, acılarımı paylaşmaya çalışmıştı. Böyle düşününce beni evlat edinen Bayan Kim de dahil olmak üzere Namjoon'a ve Ae Cha'ya çok şey borçluydum.
Namjoon acılarımı paylaşırken, Ae Cha benimle odasını, en sevdiği kıyafetlerini ve sevgisini paylaşmıştı. Bayan Kim de kendi evlatlarından ayırt etmeden bana çokça ilgi göstermişti.
Derin bir iç geçirip bakışlarımı Namjoon'a yönelttiğimde içimde büyük bir suçluluk duygusu baş gösterdi. O benim iyi olmam için elinden geleni yapmıştı fakat ben onun duygularını incitmekten başka bir işe yaramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards ❧ V
Fanfiction'Bir kez randevuya çıktıktan sonra peşimi bırakacak mısın?'' Taehyung başını olumsuzca salladı. ''Hayır, sonra birden fazla kez randevuya çıkacağız!'' Her güzel şeyin bir sonu olduğu bilincinde olduğumdan aklıma gelen bir diğer soruyu yönlendirdi...